Hamd Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah’a olsun. Bizi doğru yola hidayet eden odur. Eğer O’nun hidayeti olmasaydı doğru yola bulamızacaktık. Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz. Ona ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet talebinde bulunuyoruz. Salat ve selam ise kalblerimizin mahbubu, nefislerimizin munisi günahlarımızın şefaatçısı ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz Hatemul Enbiya,RahmetenlilaleminHz.Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin varisi ve sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-i Beyi ile mucadele ve dava arakadaşlarından seçkin Ashabının üzerine olsun. Allah’ın rahmeti ve bereketi ise tüm müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan muhterem bacılar ve değerli kardeşler ile ğaib olan ve bu hutbeleri okuyan herkesin üzerine olsun
Kur’anın bildirdiğine göre Hazreti İsa peygamberliğine ve mesajının tebliğine mucizlerle başladı. Hazreti İsanın mucizleri de diğer peygamberlerin mucizleri gibi, peygamberlik konusunda şübheleri olan kimseleri ikrara ve kabule davet amacı taşıyordu. Mucizler muarızları kahretmek amacına matuftur. Bunu da hemen hatırlatalım ki, İsa aleyhi selamın hayatı baştan sona mucizlerle doludur. Doğum öncesinden tutun, doğumu ve doğum sonrası, urucu ve tekrar yeryüzüne gelişi hepsi mucizedir. Tabiki peygamberlik dönemi başlayınca mucizleri daha bir artmış oldu.
Peygamberlikten önceki mucizeler.
- Bakire bir kız olarak Meryemin hamileliği
- İnsanların normal doğumunun aksine, İsa‘nın harikulade doğumu
- Beşikte konuşması
Bahsettiğim bu mucizlere Kur’anın farklı ayetlerinde işaret edilmiştir. Enbiya suresi 91. Ayeti kerimede hazreti Meryemin İffet ve pakizeliği konusunda Yüce Allah şöyle buyurmaktadır.
- وَالَّتٖٓي اَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا فٖيهَا مِنْ رُوحِنَا وَجَعَلْنَاهَا وَابْنَهَٓا اٰيَةً لِلْعَالَمٖينَ
﴿٩١﴾
“İffetini korumuş olan kadını da an! Ona ruhumuzdan üfledik; onu ve oğlunu cümle âlem için bir işaret kıldık„
İffetini koruduğu bildirilen kadın Hz. Meryem, oğlu da Hz. Îsâ’dır. Âyet-i kerîme Hz. Meryem’e atılan zina iftirasından onun uzak olduğunu; iffetini, namus ve şerefini korumuş bulunduğunu ifade eder. Allah Teâlâ ihtiyar bir erkek olan Zekeriyyâ ile yaşlı ve kısır olan eşinden mûcize olarak Yahyâ peygamberin doğduğuna işaret ettikten sonra, onların durumuna benzeyen hatta onlardan daha da şaşırtıcı bir mûcize olan Meryem ile oğlunu zikretmiştir (krş. Meryem 19/16-17). Îsâ’nın durumu Yahyâ’nın durumundan daha büyük bir mûcizedir. Bu sebeple Allah Teâlâ Meryem’in oğlunu âlemlere işaret kıldığını ifade buyurmuştur. Şüphe yok ki Yahyâ ve Îsâ, Allah’ın hem kulu hem de peygamberidir.
Bu âyetin tefsirinde deyimsel olarak, “yasak ve kınanmış olan şeyden kaçınma” anlamına gelen ihsân kelimesinden hareketle şöyle demektedir: “Burada yasak ve kınanmış olan şeyden kasıt, özellikle meşrû olmayan cinsel ilişkidir ve hem kadın hem de erkek için söz konusudur; bu itibarla, söz gelimi ‘muhsan’ ve ‘muhsane’ tabirleri Kur’an’ın başka yerlerinde, sırayla, ‘iffetsizliğe karşı (evlilikle) korunan’ erkek ve kadın anlamında kullanılmaktadır” (II, 663). Ancak Hz. Meryem’in Îsâ’yı dünyaya getirişinin meşrû bir cinsel ilişkinin sonucu olmadığını da belirtmemiz gerekir. Zira Meryem’e çocuğunun olacağı müjdelendiğinde, “Rabbim! Bana bir erkek eli değmediği halde nasıl çocuğum olur? Ben iffetsiz de değilim” (Âl-i İmrân 3/47; Meryem 19/20) diyerek meşrû veya gayri meşrû herhangi bir insan ile cinsel ilişkide bulunmadığını açıkça ifade etmiştir (Meryem ve Îsâ hakkında bilgi için bk. Âl-i İmrân 3/37, 42-59; Meryem 19/16-36).
Ali İmran suresi 46. Ayeti kerimede beşikteki konuşmasına işaret ediliyor.
- وَيُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلاً وَمِنَ الصَّالِحٖينَ
O hem beşikte iken hem de yetişkin halinde insanlarla konuşacak ve sâlih kişilerden olacak.”
Hz. Îsâ’nın beşikte iken konuşacak olması olağan üstü bir olay olmakla beraber, yetişkinlik çağında konuşacak olması doğal bir durum olduğu halde âyet-i kerîmede bundan niçin söz edildiğine değişik açıklamalar getirilmiştir:
- a) Beşikte iken de yetişkinliğindeki gibi yani gerek içerik gerek üslûp olarak peygamber tavrıyla konuşacağına işaret
- b) Hz. Îsâ’nın yetişkinlik çağına kadar yaşayacağı annesine bildirilmiş olmaktadır. Kehl kelimesinin Arap dilinde taşıdığı anlamlara göre bu çağın başlangıcı genellikle otuz yaş veya birkaç yıl sonrası şeklinde belirlenmiştir.
- c) Hz. Îsâ’nın değişik dönemlerden geçmesi, bu dönemlerde farklı haller sergilemesi onun tanrı olarak düşünülemeyeceğinin açık bir belgesidir ve bu yolla hıristiyanların sakat inançlarına reddiyede bulunulmaktadır
HAZRETİ İSANIN PEYGAMBERLİKTEN SONRAKİ MUCİZELERİ
Hazreti İsa peygamberliğine amelen başladıktan sonra. İsrail oğullarına hakkaniyetini kanıtlamak üzere onlara hitaben şöyle dedi. Ali İmran suresi 49. Ayeti celile
- وَرَسُولاً اِلٰى بَنٖٓي اِسْرَٓائٖلَ اَنّٖي قَدْ جِئْتُكُمْ بِاٰيَةٍ مِنْ رَبِّكُمْۙ اَنّٖٓي اَخْلُقُ لَكُمْ مِنَ الطّٖينِ كَهَيْـَٔةِ الطَّيْرِ فَاَنْفُخُ فٖيهِ فَيَكُونُ طَيْراً بِاِذْنِ اللّٰهِۚ وَاُبْرِئُ الْاَكْمَهَ وَالْاَبْرَصَ وَاُحْـيِ الْمَوْتٰى بِاِذْنِ اللّٰهِۚ وَاُنَبِّئُكُمْ بِمَا تَأْكُلُونَ وَمَا تَدَّخِرُونَۙ فٖي بُيُوتِكُمْؕ اِنَّ فٖي ذٰلِكَ لَاٰيَةً لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنٖينَۚ
﴿٤٩﴾
Onu İsrâiloğulları’na elçi olarak gönderecek ve o şöyle diyecek: “Kuşkuya yer yok, işte size rabbinizden bir mûcize ile geldim; size çamurdan kuş biçiminde bir şey yapar ona üflerim, Allah’ın izni ile derhal kuş oluverir; yine Allah’ın izniyle körü ve cüzzamlıyı iyileştirir, ölüleri diriltirim; ayrıca evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer inanan kimseler iseniz elbette bunda sizin için bir ibret vardır.
Hz. Îsâ tarafından gösterileceği bildirilen mûcizelerin Hz. Îsâ’nın muhatapları açısından önem taşımasının yanı sıra, daha sonra Hıristiyanlıkta bunlara bağlanan sonuçlar bu dinin mensuplarını çok tehlikeli bir mecraya sevketmiş olduğundan gerek burada gerekse Mâide sûresinin 110. âyetinde, bunların yüce Allah’ın iznine bağlı olduğuna sık sık dikkat çekilmiştir. Bu husus öylesine önemlidir ki, peygamberin bir beşer olduğu ve gösterdiği bütün olağan üstü hallerin Allah’tan mesaj getirdiği iddiasını desteklemek için yine O’nun tarafından sağlandığı göz ardı edilirse, peygambere iman etmenin hiçbir değeri kalmaz ve dalâlete düşülmüş olur. Nitekim hıristiyanlar bu olağan üstü durumları bütün evrenin yaratıcısı olan yüce Allah’ın mutlak kudretine bağlamak yerine, Hz. Îsâ’yı tanrılaştırma yoluna girmişler, böylece dinî hayatlarını çürük bir zihniyet üzerine bina etmişlerdir. Bu ağır hatayı Allah’ın vahyine mazhar olmuş bir peygambere yüklemenin dayanaktan yoksun ve O’nun elçisine iftira olduğunu gözler önüne sermek üzere Mâide sûresinin 110-118. âyetlerinde karşılıklı konuşma üslûbu içinde Hz. Îsâ’nın insanlara “Beni ve annemi tanrı edinin” demiş olamayacağı ortaya konur. İşte burada da özelde Necran heyetine, genelde Allah’a ortak koşma unsuru içeren bütün inançların savunucularına, Hz. Îsâ’nın getirdiği mesajın da tevhid inancına dayalı olduğu hatırlatılmaktadır.
“Cüzzamlı” şeklinde tercüme ettiğimiz abras kelimesi, bir tür cilt hastalığını ifade eder. Yaygın sözlük anlamı esas alınarak bu kelimeyi “alacalı, alaca hastalığına tutulmuş” şeklinde çevirmek mümkündür. Fakat bazı sözlüklerdeki bilgiler (Butrus el-Büstânî, Muhîtü’l-muhît, “brs” md.) ve tarihî veriler burada cüzzam veya cüzzam başlangıcı bir hastalığın kastedildiği görüşünü destekleyici niteliktedir. Bu illet, o dönemde toplumda büyük tedirginlik yaratan, Tevrat’ın da ayrıntılı hükümler getirerek özel bir biçimde ilgilendiği bir hastalık türü olduğundan, Hz. Îsâ’nın özellikle bu hastaları iyileştirme mûcizesi ayrı bir önem taşıyordu
İsa (a.s) ın mucizlerinin başında aşağıdaki hususlar gelmektedir.
- Topraktan yapılan fİgurlara can bağışlamış olması
Yani mucizem olmadan peygamberlik iddiasında bulunmuyorum. Ben Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberim ve iman ehli iseniz, hakk arayışında iseniz, hakkaniyetin alamet ve işaretleri bu mucizlerde mevcut bulunmaktadır. Topraktan heykel ve fıguru bir çok insan yapabilir. Ancak heykele can bağışlamak ancak Allahın güç ve kudretiyle ve onun izniyle olabilir. أنّی أَخْلُقُ لَکمْ مِنَ الطِّینِ کهَیْئَةِ الطَّیْرِ فَأَنْفُخُ فِیهِ فَیَکونُ طَیْراً بِإِذْنِ اللَّهِ
işte size rabbinizden bir mûcize ile geldim; size çamurdan kuş biçiminde bir şey yapar ona üflerim, Allah’ın izni ile derhal kuş oluverir
Ayetin bağlamından anlaşılan şudur: İsa a.s döneminde heykeltraşlık oldukça yaygın idi. Hatta yahudiler meleklerin. Peygamberlerin ve başka önem atfettikleri kimselerin heykellerin taş ve topraktan yapıyorlardı. İsa a.s kuş figurlarına can başışlamakla ilahi kudretin desteğine haiz olduğuna dikkatleri çekip Allahın elçisi olduğu konusunda şüphesi ve tereddüdü olanların kuşkularını bertaraf etmek istiyordu.
- Körü ve Alaca Hastasını İyileştirmesi
“Körü ve alacalıyı (ebras) iyileştiririm.” âyetinin açık ifadesine göre Hz. İsa körleri görür hale getirir ve alaca hastasını iyi ederdi.
Hz. İsa’nın ölüleri diriltmesi, körleri ve alaca hastalarını iyileştirmesi olaylarını Allah’ın Hz. İsa’nın elinde izhar ettiği mucizeler olarak görür.
- Ölüleri Diriltmesi
“Allah’ın izniyle ölüleri diriltirim.” âyetinin açık ifadesine göre Hz. İsa ölüleri diriltirdi.Kur’an’da kaç kişiyi nasıl dirilttiği konusunda herhangi bir açıklama yoktur. İncil’e göre on ikiyaşındaki bir kızı, dul bir kadının oğlunu ve Lazar adında bir adamı diriltmiştir.
- İnsanların Evlerinde Yedikleri ve Biriktirdikleri Şeyleri Haber Vermesi
“Evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm.” âyeti Hz. İsa’nın açık bir mucizesini haber verir. Müfessirlerin kahir ekseriyeti son dört maddede zikrettiğimiz olayların Hz.İsa’nın ayrı ayrı birer mucizesi olduğunu kabul etmişlerdir. İncillerde Hz. İsa’nın insanların evlerinde yedikleri ve biriktirdikleri şeyleri haber vermesi gibi bir mucizesine yer verilmemiş olsa da, gaybtan haber vermekle ilgili başka mucizelerine yer verilmiştir. Buna göre Hz. İsa, Sâmiriyeli bir kadının önceki yaşamından ve gelecekte meydana gelecek olan bazı olaylardan haber vermiş, din bilginlerinin ve bazı öğrencilerinin içinden geçenleri bilmiştir.
Maide suresi 110 ayette Allah, isanın peygambertlik öncesi ve sonrası mucizelerine fihristine yer vermektedir.
- إِذْ قَالَ اللَّهُ يَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ اذْكُرْ نِعْمَتِي عَلَيْكَ وَعَلَى وَالِدَتِكَ، إِذْ أَيَّدْتُكَ بِرُوحِ الْقُدُسِ تُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلًا، وَإِذْ عَلَّمْتُكَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَالتَّوْرَاةَ وَالْإِنْجِيلَ، وَإِذْ تَخْلُقُ مِنَ الطِّينِ كَهَيْئَةِ الطَّيْرِ بِإِذْنِي فَتَنْفُخُ فِيهَا فَتَكُونُ طَيْرًا بِإِذْنِي، وَتُبْرِئُ الْأَكْمَهَ وَالْأَبْرَصَ بِإِذْنِي، وَإِذْ تُخْرِجُ الْمَوْتَى بِإِذْنِي…﴿مائده:۱۱۰﴾
﴾110﴿
İşte o zaman Allah şöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu İsâ! Sana ve annene lütfettiğim nimetleri hatırla! Seni Rûhulkudüs’le (Cebrâil) desteklemiştim de hem beşikte iken hem de yetişkin halinde insanlarla konuşuyordun. Sana yazmayı, hikmeti, Tevrat ve İncil’i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan kuş biçiminde bir şey yapıp ona üflüyordun ve benim iznimle derhal kuş oluyordu. Benim iznimle körü ve cüzzamlıyı iyileştiriyordun. Yine benim iznimle ölüleri diriltiyordun. Onlara açık kanıtlar getirdiğin zaman buna karşı içlerinden inkâr edenler ‘Bu düpedüz bir büyü!’ dediklerinde İsrâiloğulları’nın sana zarar vermelerini önlemiştim.