نماز جمعه

 

Hüccetül  İslam  Dr. Muhammed Hadi Mufettih

 

HAZRETİ İLYASIN   HAYATI

 

 

 

Hamd Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah’a olsun. Bizi doğru yola hidayet eden odur. Eğer O’nun hidayeti olmasaydı doğru yola gelmiyecektik. Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz. Ona ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet talebinde bulunuyoruz. Salat ve selam ise kalblerimizin mahbubu,nefislerimizin munisi günahlarımızın şefaatçısı ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz Hatemul Enbiya, Rahmetenlilalemin Hz.Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin varisi ve sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-i Beyti ile   mucadele ve dava arakadaşlarından seçkin Ashabının üzerine olsun. Allah’ın rahmeti ve bereketi ise tüm müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan muhterem bacılar ve değerli kardeşlerin üzerine olsun.

Kur’an’da iki defa İlyâs peygamberden  bahsedilmektedir.  En’am ve  Saffat suresi.

 

  • وَزَكَرِيَّا وَيَحْيٰى وَعٖيسٰى وَاِلْيَاسَؕ كُلٌّ مِنَ الصَّالِحٖينَۙ
  • وَاِسْمٰعٖيلَ وَالْيَسَعَ وَيُونُسَ وَلُوطاًؕ وَكُلاًّ فَضَّلْنَا عَلَى الْعَالَمٖينَۙ

Zekeriyyâ, Yahyâ, Îsâ ve İlyâs’ı da (doğru yola iletmiştik). Hepsi de iyilerden idi.

İsmâil, Elyesa‘, Yûnus ve Lût’u da (hidayete erdirdik). Hepsini âlemlere üstün kıldık.”  (En’am 85)

 

وَإِنَّ إِلْيَاسَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ   “İlyas  peygamberlerden  biridir.”  ( Saffat  suresi 123)

İlyasın  Sıfatları

  1. O peygamberlerdendir. وَإِنَّ إِلْيَاسَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ
  2. Allah Ona selam  göndermektedir.  Allah  genel  olarak  seçilmiş  kullarına  ve  peygamberlere selam  göndermektedir . “ Allahın seçilmiş  kullarına selam  olsun”  سَلَامٌ عَلَى عِبَادِهِ الَّذِينَ اصْطَفَى  Neml 59.  “Peygamberlere   selam olsunسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَلِينَ    Allahın selamı  konusunda   önemli  olan  bir husus  şudur.  Allah  hazreti  Nuh, İbrahim. Musa,  Harun ve  İlyası  isimlerini zikrederek  selamlamaktadır.
  3. İlyas muhsinlerdendir.: Hazreti    ilyasın  Kur’andaki  bir  diğer  sıfatı.

سَلَامٌ عَلَى إِلْ يَاسِينَ؛ إِنَّا كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ İlyasine   selam  olsun.  Biz  muhsin  olanları böylesine  mükafatlandırırız. ( Saffat 130.131)

 

Yeri  gelmişken  İhsan  kavramı hakkında  kısa  bir  bilgi  verelim.  Sözlükte “güzel olmak” mânasına gelen hüsn kökünden türetilmiş bir masdar olup genel olarak “başkasına iyilik etmek” ve “yaptığı işi güzel yapmak” şeklinde kısmen farklı iki anlamda kullanılmaktadır. İhsanda bulunan kişiye muhsin denir. Bir insanın gerçekleştirdiği işin ihsan seviyesine ulaşabilmesi için hem neyi nasıl yapması icap ettiğini iyi bilmesi hem de bu bilgisini en güzel biçimde eyleme dönüştürmesi gerekir. İmam Ali, “İnsanlar işlerini ihsanla yapmalarına göre değer kazanır” derken bunu kastetmiştir. Allah’ın yarattığı her şeyi ihsanla yarattığını bildiren âyette de (es-Secde 32/7) ihsan kavramı bu anlamdadır. Ahlâk literatüründe ihsan genellikle, “iyiliklerde farz olan asgari ölçünün ötesine geçip isteyerek ve severek daha fazlasını yapmak” mânasında kullanılır. Râgıb el-İsfahânî’nin diğer İslâm âlimlerince de paylaşılan düşüncesine göre ihsan adaletin üstünde bir derecedir; adalet borcunu vermek, alacağını almak, ihsan ise üstüne düşenden daha fazlasını vermek, alması gerekenden daha azını almaktır. Bundan dolayı adaleti gözetmek vâcip, ihsanı gözetmek mendup ve müstehaptır.

4- Ubudiyet ( Kulluk)  Allah  nezdinde  insanlar  için en  makbul ve  üstün  sıfat  Allahın                kulu  olmaktır. Hazreti  Peygamberin, peygamberliğine tanıklık  yapıp  şehadet  kelimesini  dile  getirdiğimizde.  Onun kulluğunu  peygamberliğinden  önce  zikrediyoruz. Kur’anı  Kerim  Onu  Allahın   mumin  kullarından nitelemektedir.  أشهَدُ أنَّ مُحَمَّدًا عَبدُهُ وَ رَسُولُهbizim  mumin  kullarımızdandır  إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ؛

 

سَلَامٌ عَلَى نُوحٍ فِي الْعَالَمِينَ  Her  iki  dünyada  Nuha selam  olsun. ( Saffat 79) İbrahime  selam  olsun  (Saffat 109)  Musa  ve  Haruna  selam  olsun ( Saffat 120) سَلَامٌ عَلَى مُوسَى وَهَارُونَ. İlyasine  selam  olsun  ( Saffat  130) سَلَامٌ عَلَى إِلْ يَاسِينَ

Hazreti Yahyanın selamı ise şöyle:

  • وَسَلَامٌ عَلَيْهِ يَوْمَ وُلِدَ وَيَوْمَ يَمُوتُ وَيَوْمَ يُبْعَثُ حَياًّࣖ

“Doğduğu gün, öleceği gün ve yeniden hayata döndürüleceği gün ona selâm olsun.” Meryem 15

 

Hazreti  Yahya   ayette  beyan edildiği şekilde  kendisini  şu  şekilde selamlamaktadır.

Aynı  şekilde İsa  (a.s) ‘ın da  kendisini meryem suresi  33. Ayeti  kerimede  benzeri  şekilde  kendisini selamlamaktadır.

  • وَالسَّلَامُ عَلَيَّ يَوْمَ وُلِدْتُ وَيَوْمَ اَمُوتُ وَيَوْمَ اُبْعَثُ حَياًّ

﴿٣٣﴾

“Doğduğum gün, öleceğim gün ve yeniden hayata döndürüleceğim gün esenlik benimle olacaktır.”

Allah İlyası  ehl-i  Beyti ve  takipçileriyle  birlikte  selamlamaktadır.  Bu  durum  diğer  peygamberler  için söz  konusu değildir.

 

 

İlyâs peygamber hakkında Kur’an ve hadis dışındaki İslâmî literatürde çoğunlukla yahudi dinî literatüründen kaynaklanan pek çok rivayet yer almaktadır. Kâ‘b el-Ahbâr’ın verdiği bilgilerde Hârûn’un üçüncü batında torunu olan İlyâs’ın iri başlı, çekik karınlı, ince bacaklı bir kişi olduğu, göğsünde veya başında kırmızı bir beni bulunduğu, yedi yaşında Tevrat’ı ezberlediği ifade edilir. Hezekiel peygamberden sonra İsrâiloğulları içinde birçok bid‘at ortaya çıkmış, İsrâiloğulları Allah’a verdikleri sözü unutup başka ilâhlara tapmaya başlamışlar, bunun üzerine Allah onlara İlyâs’ı peygamber olarak yollamıştır. Bir rivayete göre küçüklüğünde vuku bulan bir hadise üzerine dağlara kaçıp ömrünün kırk yılını oralarda geçirmiş, kırk yaşında kendisine peygamberlik verilmiş, yetmiş karyeye gönderilmiştir.

İslâmî kaynaklarda da İlyâs’ın Kral Ahab ve Kraliçe İzebel’in saltanatları döneminde yaşadığı bildirilir. Kral Ahab putlara tapıyor ve kavmini de buna zorluyordu. İlyâs onları Ba‘l’e tapmayı bırakıp Allah’a kulluğa davet etti. Kral Ahab, İlyâs’ın davetine uyarak putperestliği terketti. Bir ara karısı İzebel komşusunu öldürterek bahçesini ele geçirince Allah onları ikaz etmek ve bahçeyi iade etmelerini, aksi takdirde cezalandırılacaklarını bildirmek için İlyâs’ı gönderdi. Ahab buna kızarak putperestliğe döndü ve İlyâs’ı öldürmeye kalkıştı. Bunun üzerine İlyâs yedi yıl dağlarda ve mağaralarda gizlendi. Bir ara ortaya çıktıysa da kralın düşmanlığı devam ettiği için tekrar dağa döndü.

Hazreti  İlyasın  Daveti ve  kavminin  cevabı  konusunda  Kur’an  şöyle  buyurmaktadır.

  • وَاِنَّ اِلْيَاسَ لَمِنَ الْمُرْسَلٖينَؕ اِذْ قَالَ لِقَوْمِهٖٓ اَلَا تَتَّقُونَ اَتَدْعُونَ بَعْلاً وَتَذَرُونَ اَحْسَنَ الْخَالِقٖينَۙ اَللّٰهَ رَبَّكُمْ وَرَبَّ اٰبَٓائِكُمُ الْاَوَّلٖينَ فَكَذَّبُوهُ فَاِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَۙ اِلَّا عِبَادَ اللّٰهِ الْمُخْلَصٖينَ وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْاٰخِرٖينَ سَلَامٌ عَلٰٓى اِلْ يَاسٖينَ اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنٖينَ اِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنٖينَ

“Kuşkusuz İlyâs da elçilerimizden biriydi. Kavmine, (Şirk ve günahtan) sakınmayacak mısınız? dedi;  En güzel yaratanı, sizin de geçmişteki atalarınızın da rabbi olan Allah’ı bırakıp Baal’e mi taparsınız? Ama onu yalancılıkla suçladılar. Bu yüzden, Allah’ın samimi kulları dışında, onlar mutlaka cehenneme konulacaklar arasında olacaklar.

Onun hakkında, İlyâs’a selâm olsun! ifadesini sonradan gelen nesiller arasında devam ettirdik. İşte iyileri biz böyle ödüllendiririz. Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı.

 

İlyâs aleyhisselâm Ahd-i Atîk’te İlya ismiyle geçen peygamberdir (II. Tarihler, 21/12). Bu ismin, Yunanca ve Latince’deki Elias, Etiyopya dilinde Elyas şeklinde okunduğu, bu son okunuşunun Arapça’ya İlyâs şeklinde geçtiği belirtilir. Yahudi kaynaklarında İlyâs’ın milâttan önce IX. yüzyılda yaşadığı bildirilir. İsrail Kralı Ahab’ın, Sâmiriye’de Baal adlı sözde tanrı için bir mâbed yaptırmasına İlyâs karşı çıkmış, bâtıl inançlarla mücadele etmiştir. En‘âm sûresinde (6/85) onun adı on yedi peygamberle birlikte “sâlihlerden biri” olarak anılmaktadır.

Yahudi ve hıristiyan kültüründe İlyâs’ın ölmediği, bedeni ve ruhuyla semaya yükseltildiği kabul edilmektedir. Ahd-i Atîk’in sonunda (Malaki, 4/5-6) Tanrı’nın “dünyayı lânetle vurmaması için” İlya’nın (İlyâs) tekrar dünyaya gönderileceği bildirilmektedir. Bu sebeple yahudiler ve daha sonra hıristiyanlar, semaya çekilen İlyâs’ın tekrar dünyaya döneceğine inanmışlardır. Hz. Yahyâ’nın beklenen İlyâs olduğuna inananlar da olmuştur. Ahd-i Cedîd bu konuda Hz. Îsâ’dan farklı açıklamalar aktarmaktadır (meselâ bk. Matta, 11/ 14; krş. Luka, 1/17). İlyâs’ın halen hayatta olduğuna dair Kur’an’da ve hadislerde bilgi yoktur. İsrâiliyat türü rivayetlerde bu yönde açıklamalar bulunmakla birlikte âlimlerin çoğu İlyâs’ın öldüğü kanaatindedirler. Ayrıca bazı rivayetlerde onun İdrîs peygamberle aynı kişi olduğu ileri sürülmüşse de bunlar farklı zamanlarda yaşamış iki ayrı şahsiyettir.

Baal, Başta Ken‘ânîler olmak üzere eski Yakındoğu topluluklarının çoğunda tanrı ismi olarak kullanılan bir kelimedir. Ken‘an ülkesinde bereket verme, yağmur yağdırma, verimli kılma fonksiyonlarına sahip bir tanrı olarak kabul ediliyordu. İsrâiloğulları, Yeşu isimli peygamberin ölümünden sonra Baal’e tapmaya başlamışlardı (Hâkimler, 2/11-13). İlyâs, Baal inancını ortadan kaldırarak gerçek tanrı olan Yahve inancını tekrar hâkim kılmak için mücadele vermiştir. Konumuz olan âyetlerle İlyâs’ın bu mücadelesine değiniliyor. Önceleri soyut bir tanrı olarak tasavvur edilen Baal’in, zamanla boğa şeklinde temsil edilip putlaştırıldığı bildirilmektedir.

Bu âyetlerde Hz. İlyâs’ın Baal inancına karşı çıkmasından söz edilmesinin asıl amacı, geçmişteki bütün peygamberlerin tevhid inancında birleştiklerini, bu inancı yerleştirmek ve devam ettirmek için çalıştıklarını ve bu sayede isimlerinin ebedîleştirildiğini hatırlatmaktır.

Vesselamu aleykum we rahmetullahi we  Berekatuhu

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment