نماز جمعه

Hüccetül  İslam  Dr. Muhammed Hadi Mufettih

 

HAZRETİ MUSA’NIN  HAYATI 8

Hamd Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah’a olsun. Bizi doğru yola hidayet eden odur. Eğer O’nun hidayeti olmasaydı doğru yola gelmiyecektik. Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz. Ona ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet talebinde bulunuyoruz. Salat ve selam ise kalblerimizin mahbubu,nefislerimizin munisi günahlarımızın şefaatçısı ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz Hatemul Enbiya, Rahmetenlilalemin Hz.Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin varisi ve sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-i Beyti ile   mucadele ve dava arakadaşlarından seçkin Ashabının üzerine olsun. Allah’ın rahmeti ve bereketi ise tüm müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan muhterem bacılar ve değerli kardeşlerin üzerine olsun.

 

  1. MUSANIN HAYATINDA  DÖRDÜNCÜ  DÖNEM.

                                                FİLİSTİNE  HİCRET

Firavunilerin  zulmünden  sabrı ve  gücü  tükenmiş  olan Hz  Musa ve  taraftarları, sonunda Allahın  Musaya  vahiy  yoluyla emretmesinin ardından Mısırı terk edip  gece  Filistine  doğru  hareket etme  kararı aldılar. Hz. Mûsâ’nın duası üzerine başlarına gelen son musibet de kaldırılınca, Firavun ve adamları daha önce Mûsâ ve İsrâiloğulları’nın Mısır’ı terketmelerine izin vermiş olmalarına rağmen yine sözlerinden döndüler. Ne var ki Hz. Mûsâ ve kavmi, bütün hazırlıklarını tamamlayarak geceleyin yola çıkmışlardı. Durumu öğrenen Firavun askerleriyle birlikte onların peşine düştü (bk. Tâhâ 20/77-78).

Tevrat’ta ayrıntılı bir şekilde anlatıldığına göre (bk. Çıkış, 14/1-31) Firavun kuvvetleri onlara yetişmişti. Allah’ın buyruğu uyarınca Hz. Mûsâ’nın, asâsını denize uzatması üzerine sular sağlı sollu iki duvar teşkil edecek şekilde yarıldı ve bir koridor halinde yol açıldı. Bu suretle Hz. Mûsâ ve beraberindekiler boğulmaktan korkmaksızın (Tâhâ 20/77) hızla ilerlemeye başladılar. Peşlerinden Firavun ve yanındakiler de aynı yola girdiler. Hz. Mûsâ, kendi topluluğunun karşı tarafa geçmesi üzerine asâsını yine denize doğru uzattı ve suların tekrar eski halini almasıyla yol kapandı; böylece Firavun ve askerleri Kızıldeniz’de boğuldu. “Onlardan bir nefer bile kalmadı” (Çıkış, 12/28).

Firavun vre  askerleri Beni  israilin Mısırı  tarkettiğini  haber alır almaz. Daha  önce  çıkışlarına  izin   vermiş  olmalarına  rağmen ani  bir   tavır  değişikliği ve kararla  onları takibe  kalkıştılar. Konuyla ilgili  olarak Yüce  Allah   Şuera  suresi 52.60. ayeti  kerimelerde  şöyle  buyurmaktadır.

 

  • وَاَوْحَيْنَٓا اِلٰى مُوسٰٓى اَنْ اَسْرِ بِعِبَادٖٓي اِنَّكُمْ مُتَّبَعُونَ فَاَرْسَلَ فِرْعَوْنُ فِي الْمَدَٓائِنِ حَاشِرٖينَۚ اِنَّ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ لَشِرْذِمَةٌ قَلٖيلُونَۙ وَاِنَّهُمْ لَنَا لَـغَٓائِظُونَۙ وَاِنَّا لَجَمٖيعٌ حَاذِرُونَؕ فَاَخْرَجْنَاهُمْ مِنْ جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۙ
  • وَكُنُوزٍ وَمَقَامٍ كَرٖيمٍۙ كَذٰلِكَؕ وَاَوْرَثْنَاهَا بَنٖٓي اِسْرَٓائٖلَۚ فَاَتْبَعُوهُمْ مُشْرِقٖينَ

“Mûsâ’ya, “Kullarımı geceleyin yola çıkar, çünkü takip edileceksiniz” diye vahyettik. Firavun da asker toplamak üzere şehirlere adamlar gönderdi.  (Adamlarına) “Bunlar, sayıları az, önemsiz bir topluluk; Fakat bize karşı nefretle doludurlar. Biz de kuşkusuz tedbirli, tek vücut bir topluluğuz” (dedi). Daha sonra onları (Firavun ve topluluğunu) bahçelerden, pınarlardan, hazinelerden ve değerli bir konumdan mahrum ettik. İşte böyle. Bu nimetleri onların yerine İsrâiloğulları’na verdik.  (Olaya gelince) Arkadan Firavun ve adamları gün doğarken onlara yetiştiler.”

 

Firavun ve kavmi, Hz. Mûsâ’ya iman edenlere uyguladıkları haksızlıklar sebebiyle birçok felâket ve musibete uğratıldılar; Mısır’da yıllarca kuraklık ve kıtlık oldu, büyük sıkıntılar çektiler. Hz. Mûsâ’ya başvurarak sıkıntılar kaldırıldığı takdirde İsrâiloğulları’na Mısır’dan çıkış izni vereceklerini söylediler. Mûsâ’nın duası üzerine Allah sıkıntıları giderdikçe sözlerinden döndüler (bk. A‘râf 7/130-135). Allah Teâlâ Hz. Mûsâ’ya İsrâiloğulları’nı Mısır’dan geceleyin gizlice çıkarmasını vahyetti. Mûsâ geceleyin kavmi ile birlikte yola çıktı. Durumu haber alan Firavun ve adamları İsrâiloğulları’nı takip edip imha etmeye karar verdiler. Firavun, İsrâiloğulları’nı rahatlıkla ezebileceğini ifade ediyordu. Çünkü onların düzenli orduları ve yetişmiş askerleri yoktu. Şehir ve kasabalara görevliler göndererek asker toplayıp harekete geçti. Filistin’e gitmek üzere yola çıkmış olan İsrâiloğulları Kızıldeniz’e gelmişlerdi. Güçlü ordusuyla onları takip etmekte olan Firavun bir gün sabahleyin güneş doğarken onlara yetişti.

Muhammed Esed 57 ve 58. âyetleri Firavun’un sözlerinin devamı gibi düşünerek onun İsrâiloğulları’nı Mısır’dan çıkardıklarını anlatan bir ifadesi olarak yorumlamışsa da, klasik müfessirler bu âyetleri bizim de tercih ettiğimiz anlamda, yani Allah’ın Firavun ve kavmi hakkındaki kelâmı olarak değerlendirmişlerdir.

“Firavun ve adamları gün doğarken onlara yetiştiler” diye tercüme ettiğimiz 60. âyete, “Firavun ve adamları onları doğu yönünde takip ettiler şeklinde de mâna verilmiştir (bk. Şevkânî, IV, 98). Bu durum İsrâiloğulları’nın Mısır’ın doğusunda yer alan Kızıldeniz’e doğru gittiklerini, Firavun’un da bu istikamete yönelerek onları takip ettiğini ifade eder.

  • فَلَمَّا تَـرَٓاءَ الْجَمْعَانِ قَالَ اَصْحَابُ مُوسٰٓى اِنَّا لَمُدْرَكُونَۚ قَالَ كَلَّاۚ اِنَّ مَعِيَ رَبّٖي سَيَهْدٖينِ فَاَوْحَيْنَٓا اِلٰى مُوسٰٓى اَنِ اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْبَحْرَؕ فَانْفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرْقٍ كَالطَّوْدِ الْعَظٖيمِۚ  وَاَزْلَفْنَا ثَمَّ الْاٰخَرٖينَۚ   وَاَنْجَيْنَا مُوسٰى وَمَنْ مَعَهُٓ اَجْمَعٖينَۚ   ثُمَّ اَغْرَقْنَا الْاٰخَرٖينَؕ نَّ فٖي ذٰلِكَ لَاٰيَةًؕ وَمَا كَانَ اَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنٖينَ وَاِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزٖيزُ الرَّحٖيمُࣖ

 

“İki topluluk birbirini görünce, Mûsâ’nın adamları, “İşte yakalandık!” dediler.

Mûsâ, “Hayır! Eminim ki rabbim benimledir, bana bir çıkış yolu gösterecektir” dediBunun üzerine Mûsâ’ya, “Asân ile denize vur!” diye vahyettik. Deniz derhal yarıldı, her parça koca bir dağ gibi oldu. Ötekilerini de oraya getirdik. Mûsâ ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardıktan sonra ötekilerini suda boğduk. Şüphesiz bunda inandırıcı işaretler vardır; ama çokları imana gelmiş değildir. Şüphesiz rabbin, işte O, mutlak güçlüdür, engin merhamet sahibidir”.

İsrâiloğulları, mûcize eseri olarak denizden açılan yollardan geçip Sînâ yarımadasına çıktılar. Bunları izlemekte olan Firavun da açılmış olan bu yollara ordularıyla birlikte girdi. Ancak yüce Allah, Mûsâ ve beraberindeki müminleri kurtardı, Firavun ve beraberindekileri ise denizde boğdu (Hz. Mûsâ ve Firavun hakkında bk. Bakara 2/49-59; A‘râf 7/103-141; Tâhâ 20/9-80; Kasas 28/3-46).

FİRAVUNUN AKİBETİ

Bu  konuda Yunus suresi 90-92. Ayeti  kerimelerde  şöyle denilmektedir:

  • وَجَاوَزْنَا بِبَنِي إِسْرَائِيلَ الْبَحْرَ فَأَتْبَعَهُمْ فِرْعَوْنُ وَجُنُودُهُ بَغْيًا وَعَدْوًا، حَتَّى إِذَا أَدْرَكَهُ الْغَرَقُ قَالَ: آمَنْتُ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا الَّذِي آمَنَتْ بِهِ بَنُو إِسْرَائِيلَ وَأَنَا مِنَ الْمُسْلِمِينَ ﴿یونس:۹۰﴾

: « آلْآنَ وَقَدْ عَصَيْتَ قَبْلُ وَكُنْتَ مِنَ الْمُفْسِدِينَ؟ فَالْيَوْمَ نُنَجِّيكَ بِبَدَنِكَ لِتَكُونَ لِمَنْ خَلْفَكَ آيَةً، وَإِنَّ كَثِيرًا مِنَ النَّاسِ عَنْ آيَاتِنَا لَغَافِلُونَ

“Derken İsrâiloğulları’nı denizin öteki yakasına geçirdik. Firavun ve ordusu da haksız yere onlara saldırmak üzere peşlerine düşmüştü. Sonunda Firavun boğulmak üzereyken şöyle dedi: “Elhak inandım ki, İsrâiloğulları’nın iman ettiğinden başka tanrı yokmuş! Ben de artık kendini O’na teslim edenlerden biriyim.”

Şimdi mi? Halbuki daha önce hep baş kaldırmış ve bozguncular arasında yer almıştın.

İşte bugün senin cesedini kurtaracağız ki, senden sonra gelenler için bir ibret olsun! İnsanların pek çoğu gösterdiğimiz delillerin bilincinde değildirler.

 

Andolsun biz İsrâiloğulları’nı seçkin bir yere yerleştirdik ve onları güzel nimetlerle rızıklandırdık. Kendilerine ilim gelinceye kadar da ayrılığa düşmediler. Ayrılığa düştükleri konularda rabbin kıyamet günü aralarında hükmünü elbette verecektir.”

 

 

İsrâiloğulları’nın ilâhî bir emir uyarınca Mısır’dan ayrılmaları zamanı gelmiş ve bu amaçla yola çıkmışlardı. Zalimliğinden ve inadından ödün vermek istemeyen Firavun ve adamları da hışımla onların peşine düşmüşlerdi. İşte bu sırada bir mûcize gerçekleşti: Deniz yarıldı, İsrâiloğulları Allah’ın yardımıyla denizin öteki yakasına geçmeyi başardılar, Firavun ve taraftarları ise boğuldular .

Boğulacağını anlayan Firavun’un o esnada iman sözcüklerini söylemiş olması, 91. âyetteki ifade ve diğer deliller ışığında geniş biçimde tartışılmış ve farklı kanaatler ileri sürülmüş olmakla birlikte, İslâm âlimlerinin çoğunluğu Firavun’un bu imanının geçerli olmadığı sonucuna ulaşmışlardır.

Mısır’da firavunların cesetleri mumyalanarak koruma altına alınıyordu. 92. âyetten Hz. Mûsâ’ya karşı direnen ve denizde boğulan bu Firavun’un cesedinin mumyalanmadığı halde korunmuş olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Cebelein mevkiinde, mumyalanmadığı halde hiç bozulmamış bir ceset bulunmuştur. British Museum’da muhafaza edilen bu cesedin en az 3000 yıllık olduğu tesbit edilmiştir. 93. âyette İsrâiloğulları’nın Firavun’un zulmünden kurtarıldıktan sonra seçkin, güzel ve emin bir yere yerleştirildikleri, nimetlerle donatıldıkları ve ancak ilim geldikten sonra ayrılığa düştükleri belirtilmektedir (bu yerin neresi olduğu hakkındaki görüşler için bk. A‘râf 7/137; “ilmin gelmesi” ve “ihtilâfa düşmeleri”nin anlamı hakkında bk. Âl-i İmrân 3/19).

Tevratta  ise hikaye  şöyle anlatılmaktadır.

Daha  sonra   Musa  asasını  denize  doğru  uzattı. Allah deniz  suyunu  yardı. Suyun arasından  israil  oğullarına  geçit  verdi. Tüm  gecede  maşriqten ( doğudan) bu  yolu  kurutan ve    geçişe  hazır  hale  getiren sert  bir  rüzgar  esmeye  başladı.

Böylece  İsrailoğulları  o kuru  yoldan  karşı tarafa  geçtiler. Deniz  suyu   yolun  iki  tarafında iki  duvar  gibi  yükselmiş  dik  duruyordu. Bu  arada Fıravunun  tüm  savaş arabaları, atları, suvari ve  piyade askerleri denize girdiler. Şafak  vakti  Allah ateş ve  bulutlar arasından  mısır  ordusuna  bir  baktı ve  onları  sersem  kıldı. Bütün  savaş arabalarının  çarkları  yerinden oynamaya  başladı Arabalar  zorla  hareket ediyordu.  Mısırlılar  gelin  kaçalım, çünkü  Allah  israiloğulları yüzünden  bizimle  savaşıyor  diye  feryad ediyorlardı..

 

Tüm  israıloğulları  karşı  taraf  geçince.  Allah  Musaya  şöyle  emir  buyurdu: “ Tekrar ellerini suya  uzat  ki, mısırlılar  atları ve  arabalarıyla  sular altında  kalsınlar. Musa   elini  uzattı şafak  vakti  deniz  tekrar eski  halini  aldı.  Mısırlılar   kaçmak  için  çokca  çırpındılar.  Ancak Allah  hepsini  denizde  boğdu.  Öyleki   Musa  ve  halkını  kovalayan  Firavun  ordusunun piyade  ve  suvarilerinden hiç   kimse   geride kalmadı.”

Tevrat Çıkış sıfrı, bab  14. Ayet 21.28

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment