نماز جمعه

Hüccetül  İslam  Dr. Muhammed Hadi Mufettih

 

HAZRETİ YUSUFUN HAYATI 10

Hamd Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah’a olsun. Bizi doğru yola hidayet eden odur. Eğer O’nun hidayeti olmasaydı doğru yola gelmiyecektik. Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz. Ona ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet talebinde bulunuyoruz. Salat ve selam ise kalblerimizin mahbubu,nefislerimizin munisi günahlarımızın şefaatçısı ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz Hatemul Enbiya, Rahmetenlilalemin Hz.Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin varisi ve sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-i Beyti ile   mucadele ve dava arakadaşlarından seçkin Ashabının üzerine olsun. Allah’ın rahmeti ve bereketi ise tüm müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan muhterem bacılar ve değerli kardeşlerin üzerine olsun.

Hazreti  Yusuf  kıssasından dersler  17.

Tebliğden  önce  insanlara    yardımcı  olmak, sevgi ve  empati  göstermek

Hazreti  Yusuf kendisini  günah ve  hatalardan  muhafaza etmek  için  Rabden  hapisin  kendisi  için daha  sevimli  olduğunu ve  bilvesile   hapse  girmeyi  yeğlediğini dua  diliyle ifade edip, duası  kabul edildikten  sonra, ve  Mısırın  idarecileri  de Azizin  onur  ve  haysiyetini   korumak ve   ğailenin   yatışmasına  kadar  belli  bir  süre  için  Yusufu  saraydan  uzaklaştırıp  cezaevine  atma  kararı  aldılar.

فَاسْتَجَابَ لَهُ رَبُّهُ فَصَرَفَ عَنْهُ كَيْدَهُنَّ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ؛ ثُمَّ بَدَا لَهُمْ مِنْ بَعْدِ مَا رَأَوُا الْآيَاتِ لَيَسْجُنُنَّهُ حَتَّى حِينٍ

  1. 34. Rabbi, onun duasını kabul etti ve kadınların tuzaklarını ondan uzaklaştırdı. Şüphesiz ki O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.35. Sonra onlar, Yûsuf’un suçsuzluğunu ortaya koyan delilleri gördükten sonra yine de mutlaka onu bir süre zindana atmayı uygun buldular.

Hazreti  Yusuf   cezaevine   girdikten  sonra, mahkumlarla  çok  güzel  bir  ilişki   geliştirti. Onlara sevgi  gösterdi. Kendisine  gelen  yemekleri onlara  verip  duygularını  okşayıp  kalplerini  fethettikten  sonra   yavaş yavaş  onların aklına  hitap  edip onları  tevhide  çağırarak  eğitmeye  başladı. Kur’an  Yusuf   ile  birlikte iki  gencin  hapse  gönderildiğini,  ikisinin de  birer  rüya  gördüğünü ve  rüyanın    tabirini  Hazreti  Yusuftan  öğrenmek istediğini  haber  vermektedir.

وَدَخَلَ مَعَهُ السِّجْنَ فَتَيَانِۜ قَالَ اَحَدُهُمَٓا اِنّ۪ٓي اَرٰين۪ٓي اَعْصِرُ خَمْرًاۚ وَقَالَ الْاٰخَرُ اِنّ۪ٓي اَرٰين۪ٓي اَحْمِلُ فَوْقَ رَأْس۪ي خُبْزًا تَأْكُلُ الطَّيْرُ مِنْهُۜ نَبِّئْنَا بِتَأْو۪يلِه۪ۚ اِنَّا نَرٰيكَ مِنَ الْمُحْسِن۪ينَ ﴿٣٦﴾

36: Onunla beraber hapse iki genç daha girmişti. Bunlardan biri: “Ben rüyâda kendimi şarap yapmak için üzüm sıkarken görüyorum” dedi. Diğeri de: “Ben de rüyâda başımın üstünde ekmek taşıdığımı ve kuşların bunu gagalayıp yediğini görüyorum” dedi. Sonra ikisi birlikte: “Ne olur! Bize bunun tâbirini haber ver; doğrusu biz senin bu işi iyi bilen kimselerden olduğunu görüyoruz” dediler.

Bu iki gencin zindana atılmaları husûsunda şöyle bir rivayet vardır:

Mısır’ın ileri gelenlerinden bir kısım insanlar, Melik Reyyân b. Velid’i zehirleterek öldürmek ve yerine aralarından belirledikleri bir kimseyi getirmek istiyorlardı. Bunun için Melik’in sofrasını hazırlayan biri aşçı biri şerbetçi olan iki kişiyi çeşitli vaatlerle kandırdılar. Onları, Melik’in yemeğine ve içeceğine zehir katmaları hususunda iknâ ettiler.

Şerbetçi bu işin kötülüğünü anladı, zehir katmaktan vazgeçti. Aşçı ise bu kötü fiili irtikâb etti. Vaktâki sofra konup Melik elini uzatınca şerbetçi:

“−Ey Melik! Sakın yeme, çünkü o yemek zehirlidir” dedi. Aşçı da:

“−Ey Melik! Sakın içme, çünkü o içecek zehirlidir” dedi.

Bunun üzerine Melik şerbetçiye sofradaki içeceği içmesini emretti. O da tereddüt etmeden içti. Sonra aşçıya dönüp yemekten yemesini emretti. Fakat aşçı yemedi. Yemeği bir hayvana yedirdiklerinde hayvan hemen orada ölüverdi. Bunun üzerine ikisi de hapse atıldılar.

Hapisteyken bunlardan biri rüyasında şarap yapmak için üzüm sıktığını; diğeri ise başında ekmek taşıdığını ve kuşların gelip o ekmekten yediğini gördü. Kendileriyle birlikte hapiste bulunan Hz. Yûsuf’un iyilik sever, herkese iyilik yapmaya çalışan güzel bir insan olduğunu görünce, ona kanları ısındı ve rüyalarının tâbir etmesini ondan istediler.

Rivayete göre Hz. Yûsuf hapishanede hastaları ziyaret eder, onları tedaviye çalışır, bakımlarını yapar; üzüntü ve kederli olanları teselli eder; darlığa düşenlerin sıkıntısını giderir; muhtaç olanlara yardım ederdi. (Kurtubî, el-Câmi‘, IX, 190)

Hz. Yûsuf, aynı hapishaneyi paylaştığı bu iki gence öncelikle tevhîd akîdesini tebliğ etmek istedi:

قَالَ لَا يَأْت۪يكُمَا طَعَامٌ تُرْزَقَانِه۪ٓ اِلَّا نَبَّأْتُكُمَا بِتَأْو۪يلِه۪ قَبْلَ اَنْ يَأْتِيَكُمَاۜ ذٰلِكُمَا مِمَّا عَلَّمَن۪ي رَبّ۪يۜ اِنّ۪ي تَرَكْتُ مِلَّةَ قَوْمٍ لَا يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَهُمْ بِالْاٰخِرَةِ هُمْ كَافِرُونَ

 

“Yûsuf şöyle dedi: “Yiyeceğiniz yemek daha önünüze gelmeden önce ben o gördüğünüz rüyâların tâbirini size haber vereceğim. Bunlar, bana Rabbimin öğrettiği ilimlerdendir. Ancak tâbire başlamadan önce şunları söylemek istiyorum: Şu bir gerçek ki benim, Allah’a inanmayan ve âhireti de inkâr eden bir kavmin diniyle ve yoluyla hiçbir ilgim olmadı.”

 

ذَلِكُمَا مِمَّا عَلَّمَنِي رَبِّي إِنِّي تَرَكْتُ مِلَّةَ قَوْمٍ لَا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَهُمْ بِالْآخِرَةِ هُمْ كَافِرُونَ؛ وَاتَّبَعْتُ مِلَّةَ آبَائِي إِبْرَاهِيمَ وَإِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ مَا كَانَ لَنَا أَنْ نُشْرِكَ بِاللَّهِ مِنْ شَيْءٍ ذَلِكَ مِنْ فَضْلِ اللَّهِ عَلَيْنَا وَعَلَى النَّاسِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَشْكُرُونَ ﴿یوسف:۳۷-۳۸﴾

Size yedirilecek yemek, size gelmezden önce, yani kısa bir zaman içerisinde, o rüyaların yorumunu mutlaka size haber vereceğim. Bu Rabbimin bana öğrettiği şeylerdendir. Öncelikle bilin ki, ben Allah’a inanmayan ve ahiret gerçeğine inanmayıp tüm bu gerçekleri örtbas eden bir toplumun izlediği yolu kabul edenlerden değilim.

Size yedirilecek yemek, size gelmezden önce, yani kısa bir zaman içerisinde, o rüyaların yorumunu mutlaka size haber vereceğim. Bu Rabbimin bana öğrettiği şeylerdendir. Öncelikle bilin ki, ben Allah’a inanmayan ve ahiret gerçeğine inanmayıp tüm bu gerçekleri örtbas eden bir toplumun izlediği yolu kabul edenlerden değilim.

Size yedirilecek yemek, size gelmezden önce, yani kısa bir zaman içerisinde, o rüyaların yorumunu mutlaka size haber vereceğim. Bu Rabbimin bana öğrettiği şeylerdendir. Öncelikle bilin ki, ben Allah’a inanmayan ve ahiret gerçeğine inanmayıp tüm bu gerçekleri örtbas eden bir toplumun izlediği yolu kabul edenlerden değilim.

Size yedirilecek yemek, size gelmezden önce, yani kısa bir zaman içerisinde, o rüyaların yorumunu mutlaka size haber vereceğim. Bu Rabbimin bana öğrettiği şeylerdendir. Öncelikle bilin ki, ben Allah’a inanmayan ve ahiret gerçeğine inanmayıp tüm bu gerçekleri örtbas eden bir toplumun izlediği yolu kabul edenlerden değilim.

Size yedirilecek yemek, size gelmezden önce, yani kısa bir zaman içerisinde, o rüyaların yorumunu mutlaka size haber vereceğim. Bu Rabbimin bana öğrettiği şeylerdendir. Öncelikle bilin ki, ben Allah’a inanmayan ve ahiret gerçeğine inanmayıp tüm bu gerçekleri örtbas eden bir toplumun izlediği yolu kabul edenlerden değilim.

Size yedirilecek yemek, size gelmezden önce, yani kısa bir zaman içerisinde, o rüyaların yorumunu mutlaka size haber vereceğim. Bu Rabbimin bana öğrettiği şeylerdendir. Öncelikle bilin ki, ben Allah’a inanmayan ve ahiret gerçeğine inanmayıp tüm bu gerçekleri örtbas eden bir toplumun izlediği yolu kabul edenlerden değilim.

Size yedirilecek yemek, size gelmezden önce, yani kısa bir zaman içerisinde, o rüyaların yorumunu mutlaka size haber vereceğim. Bu Rabbimin bana öğrettiği şeylerdendir. Öncelikle bilin ki, ben Allah’a inanmayan ve ahiret gerçeğine inanmayıp tüm bu gerçekleri örtbas eden bir toplumun izlediği yolu kabul edenlerden değilim. “Ben dâimâ atalarım İbrâhim, İshâk ve Yâkub’un dînine uydum. Bizim asla hiçbir şeyi Allah’a ortak koşma hakkımız yoktur. Bu dupduru tevhid inancı, bize ve bütün insanlara Allah’ın bir lutfudur. Ne var ki, insanların çoğu şükretmez.”

Hazreti  Yusuf davetinin devamında,tevhid  hakkında akli  bir delillendirmede bulunmaktadır.

يَا صَاحِبَيِ السِّجْنِ أَأَرْبَابٌ مُتَفَرِّقُونَ خَيْرٌ أَمِ اللَّهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ

Ey zindan arkadaşlarım! Çeşitli tanrılar mı daha iyi, yoksa gücüne karşı durulmaz olan bir tek Allah mı?

مَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِه۪ٓ اِلَّٓا اَسْمَٓاءً سَمَّيْتُمُوهَٓا اَنْتُمْ وَاٰبَٓاؤُ۬كُمْ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ بِهَا مِنْ سُلْطَانٍۜ اِنِ الْحُكْمُ اِلَّا لِلّٰهِۜ اَمَرَ اَلَّا تَعْبُدُٓوا اِلَّٓا اِيَّاهُۜ ذٰلِكَ الدّ۪ينُ الْقَيِّمُ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ

“Allah’ı bırakıp da kendilerine taptığınız şeyler, sizin ve atalarınızın uydurduğu içi boş birtakım isimlerden ibarettir. Allah onların tanrı ve mabud olabileceklerine dair hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm verme yetkisi yalnız Allah’a aittir. O da, kendisinden başka hiçbir varlığa kulluk yapmamanızı emretmiştir. İşte doğru olan tek din budur; fakat insanların çoğu bunu bilmez.”

Hazreti  Yusufun zindandaki  mahkumlara  karşı  sergilediği tavırdan  anladığımız  şudur. Davet  ehli  ilk etapta  muhatabının   duyguları ve  kalbine  hitap  etmelidir. Başkalarından  iyilik ve  muhabbet  gören  kimse  ister  istemez. İyilik  sahibi  muhsin  insanın  etkisinde  kalır.

الإنسان عبد الإحسان  İnsan  ihsanın  kuludur.

İnsanları  dalalete  sürükleyen  batıl  ehlinin  kullandığı  en yaygın taktik  budur.   Bilhassa  gençlere  yönelik olarak.  Saf ve  temiz  olan ve  tecrubesi  olmayan  gençlere duygusal  yaklaşıp,  kendi  etkilerine  aldıktan  sonra sapıklık ve  delalete  yönelik  telkinlerde  bulunurlar. Alkolizm,   uyuşturucu veya   fuhuş  bataklığına  düşmüş  olan  insanların ve  bilhassa  gençlerin  hayat  hikayeleri  tahlil  edildiğinde  duygusal  suistimalin  saptırmada  ne  kadar  etkili  olduğu  anlaşılmış  olacaktır. Dolayısıyla   anneler ve  babalar  her  şeyden  önce  duygusal  olarak  evladının  ihtiyacını  temin etmeli.  Çocukları eğittiklerinde de  duygusallık ve  muhabbet ( sevgi)  unsurundan azami derecede  yararlanmalıdırlar. Evlerinde  yeterince  sevgi ve  saygı  gören çocuklar, sapık aldatıcıların   duygusal  sömürüsünden  fazla etkilenmezler.

İhtiyacımızı  sadece  Allaha  arzetmeliyiz. 18

 

 Hazreti  Yusuf  akli bazı  istidlallerle tevhide  davetten  sonra iki  gencin  ruyasını  tabir  etmektedır.

 

يَا صَاحِبَيِ السِّجْنِ أَمَّا أَحَدُكُمَا فَيَسْقِي رَبَّهُ خَمْرًا وَأَمَّا الْآخَرُ فَيُصْلَبُ فَتَأْكُلُ الطَّيْرُ مِنْ رَأْسِهِ قُضِيَ الْأَمْرُ الَّذِي فِيهِ تَسْتَفْتِيَانِ ﴿یوسف:۴۱﴾

“Ey benim hapishane arkadaşlarım! Rüyâlarınızın tâbirine gelince; biriniz eskiden olduğu gibi efendisine şarap sunmaya devam edecek; diğeriniz ise asılacak ve kuşlar başından gagalayıp yiyecek. Açıklanmasını istediğiniz konu, böylece cevaplandırılıp kesin sonuca bağlanmıştır.”

Burada  hazreti  Yusuf  bir  hata da  bulundu, Oda  şudur.  Yakında  Mısır  fravununa  hizmatkarlık yapacak  olanın,   firavun  yanında  kendisinden  bahsetmesini ve  kendisini  hatırlatmasını  talep  etti. Yani  haksız  yere  cezaevinde  bulunduğunu  ve  serbest  bırakılması  için  arabuluculuk   yapmasını  istedi. Kur’an,  şeytanın   Yusufun  bu  isteğini  o adama  unutturduğunu  bildirmektedir..  İhtiyacını  Allahtan başkasına  arzettiği  için   Yusuf  bir  kaç sene  daha   cezaevinde  kalmakla   cezalandırıldı. Yusuf  suresi 42. Ayeti  kerimede  şöyle  denmektedişr:

وَقَالَ لِلَّذِي ظَنَّ أَنَّهُ نَاجٍ مِنْهُمَا اذْكُرْنِي عِنْدَ رَبِّكَ فَأَنْسَاهُ الشَّيْطَانُ ذِكْرَ رَبِّهِ فَلَبِثَ فِي السِّجْنِ بِضْعَ سِنِينَ ﴿یوسف:۴۲﴾

Yûsuf, o iki arkadaştan kurtulacağına inandığı kişiye: “Efendi­nin yanında benden söz et” dedi. Fakat şeytan ona, efendisinin yanında Yûsuf’tan söz etmeyi unutturdu. Bu yüzden Yûsuf birkaç yıl daha hapiste kaldı.

Bu olaydan  şunu  öğreniyooru. İşler  Allahın  elindedir.. çözüm anahtarı ondadır.  Kalbleri  eviren ve  çeviren  odur..  Ondan  başkasına arzı  hacet  etmek ve  güvenmek  yanlıştır.

Şairın dediği  gibi,

E y   Allahım   Lütfunla  ihtıyaçlar  ber  taraf  olur.

 İsminin  yanında   başka ismi anmak yanlış olur  

 

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment