Muttakiler: Allah’tan başka her şeyi küçük görürler

 

Hamburg İslam Merkezi Başkanı

Hüccetül İslam Dr. Muhammed Hadi Müfettih

 

 

 

Hamd Alemlerin Yüce Rabbi olan
Allah’a olsun. Bizi doğru yola hidayet eden odur. Eğer O’nun hidayeti olmasaydı
doğru yola gelmeyecektik. Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül
ediyoruz, Ona ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet talebinde bulunuyoruz.
Salat ve selam ise kalplerimizin mahbubu, nefislerimizin munisi, günahlarımızın
şefaatçisi ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz Hatemul Enbiya,
Rahmetenlilalemin Hz. Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin varisi ve
sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-i Beyti ile mücadele ve dava arkadaşlarından
seçkin Ashabının üzerine olsun. Allah’ın rahmeti ve bereketi ise tüm Müslümanların
ve bilhassa burada hazır bulunan muhterem bacılar ve değerli kardeşlerin
üzerine olsun

 

 

Allah onların gözünde büyük ve
O’nun dışında her şey küçüktür

Dini metinlerimizde ve büyüklerin sözlerinde dünyanın
ve lezzetlerinin basit ve geçici olduğu ve küçük sayılması defaatla vurgulanmıştır.
Emiru’l Müminin gözünde oldukça büyük olan Allah Resulünün ashabından biri hakkında
şöyle diyor: “Eskiden ilahi bir kardeşim vardı. Gözünde dünyanın küçüklüğü
onu benim gözümde büyütmüştü. Karnının esaretinden kurtulmuş, ulaşmayacağı şeyi
arzu etmiyor. Ulaştığı şeyde de aşırı gitmiyordu.” Nehcu’l Belağa hikmet
289 Bu dostun ya Ebu Zer veya kendi tabii ölümüyle ölen ilk sahabe Osman bin Mez’un
olduğu rivayet edilmiştir.

 

İmam Ali dünyayı küçük görmeyi ve kendini dünyaya ve lezzetlerine
kaptırmamayı, peygamberlerin özelliği olarak tanımlamaktadır. O büyük ilahi Peygamberler
hakkında şöyle buyurmaktadır:

 

Allah’ın Resulü; dünyanın
çirkinliklerine ve alçaklıklarına, dünyaya düşkünlüğün ayıplığına ve kötülüğüne
karşı sana güzel bir örnek ve delil olarak yeter. Çünkü dünya etrafıyla Peygamberden
alınmış, bütün yönleriyle başkası için hazırlanmıştır. Peygamber onun sütünden kesilmiş
ve süslerinden yüz çevirmiştir.

 

Eğer istiyorsan, Musa
Kelimullah’ın şöyle dediğini ikinci örnek olarak sunabilirim. “Ya Rabbi! Bana
indireceğin iyiliklere ihtiyacım var.” Hz. Musa Firavunun zulmünden çöllere kaçtığı
zaman yerin bitirdikleri dışında hiç bir şey bulamayınca, bir ağacın altına oturup
yukardaki duayı etti. İmam da ayeti bu şekilde tefsir etmiştir. Allah’a yemin olsun
ki o, yiyeceği ekmekten başka bir şey istemedi. Çünkü yerin bitirdiklerinden
yiyiyordu.

 

Eğer istersen üçüncü olarak Zeburlar
sahibi ve cennet ehlinin karisi okuyucusu Davud’u örnek gösterebilirim. Çünkü
o kendi eliyle hurma liflerinden örgü örüyordu da arkadaşlarına şöyle diyordu.
“Kim bana bunu satar” onun satışından elde ettiği parayla arpa ekmeği yiyiyordu.

 

İstersen İsa b. Meryem hakkında
söz edeyim O da taşı yastık yapıyor, sert şeyler giyiyordu ve katıksız kuru
yiyecekler yiyiyordu. Azığı açlık, gece lambası ay, kışın barınağı yeryüzünün
doğusu ve batısıydı. Meyveleri ve sebzeleri, yeryüzünde canlıları için biten şeylerdi.
Ne onu fitneye düşürecek bir hanımı, ne hüzünlendirecek bir çocuğu, ne kendisini
meşgul edeceği bir malı ve ne de kendisini hor kılacak bir tamahı vardı. Bineği
iki ayağı, hizmetçisi de iki eliydi.

 

Öyleyse tertemiz olan
peygamberine s.a.a uy. Çünkü onda uyacak kimse için güzel örnekler, yaşlanacak
kişiye yaslanacak yerler vardır. Allah katında kullarının en sevgilisi nebisine
uyup onun yolunu izleyen kimsedir. Dünyada ağız dolusu bir lokma yemediği gibi,
gözünün ucuyla bile bakmadı ona. Peygamber yerde yemek yer, kul gibi otururdu,
Ayakkabısını kendisi tamir eder, elbisesini kendisi yamardı, çıplak merkebe
biner, birisini de arkasına bindirirdi” Nehcu’l
Belağe Hutbe 160

 

Allah’ın Peygamberleri ve veli kullarının dünyaya itinasız
davranması, ilgi göstermemesi ve uzak durmasının sırrını, Onların Allah’ın
sevgisi, zikri ve fikriyle dolup taşmış olmasında aramak gerek. Allah bir insanın
kalbinde yer alınca dünya sevgisi başta olmak üzere diğer sevgiler küçülmeye ve
önemini yitirmeye başlar. Diğer sevgilerden uzaklaşmak için daha önemli olan bir
sevgiyle donanmak gerek. Aynı şekilde ahlaki rezaletlerden uzaklaşmak isteyen kimse
ahlaki erdem ve faziletlerle donanmalıdır. Bir sevgiyi başka bir sevgi
götürebilir. Bunun için neyi sevdiğimizi ve hangi sevginin ağır bastığına dikkat
etmeliyiz. Bir kalpte Allah sevgisi hakim oldu mu, alan diğer hususlar için daralır.
Allah sevgisi Allah’ın dediğin yapmak, nimetlerini takdir etmek veli kullar ile
oturup kalkmak yoluyla artar ve bu vesileyle ahlaksızlığın ve gafletin kaynağı olan
menfi maddi sevgiler yok olur.

 

Kimin elbisesi bir aşk yüzünde
yırtıldıysa

Hırstan ayıptan tamamen arındı
o

Allah ile birlikte olmak isteyen

Allah’ın dostlarıyla oturup
kalksın

 

Övülmüş dünya ve yerilmiş dünya

Dünya kelimesi Kur’an ve Hadis literatüründe dört anlamda kullanılmıştır.

1- Dünya sözcük anlamıyla dişi olarak yakın olan anlamına gelmektedir. Ayeti kerimede bu anlama işaret edilmiştir. “Hani siz vadinin yakın yakasında idiniz, onlar da uzak yakasındaydılar. Enfal 42

2- Dünya ölümden önceki yaşam anlamına gelmektedir

3- Ölümden önceki hayatın imkânlarından maddi, manevi, dünyevi ve uhrevi ihtiyaçların temini için yararlanma anlamına gelir.

4- Dünya, ölümden önceki hayatın imkânlarından tüm insani değerleri ve ahireti feda etme pahasına yararlanma anlamına da gelir.

Emiru’l Müminin dünyayı tanımlarken bakın ne diyor:

“Dünya beka yurdu değil, geçiş yurdudur. Orada iki tip
insan vardır. Biri kendisini nefsi isteklere satarak helak eder, Diğeri ise kendi
nefsini Allah’a satarak kendini azaptan kurtarmış olur.” Nehcu’l Belağa 133

 

Dünya kavramı ile ilgili ifade ettiğimiz dört manadan
üçü bu rivayette yer almaktadır. “Dünya geçiş yurdudur, kalış yurdu değil”
Burada dünyadan maksat doğum ile ölüm arasındaki yaşam ve bir geçiş olarak
nitelendirilmiştir.

Bu dünyada bazıları kendi nefsini, geçici isteklere ve
ihtiraslara satarak helak ederler. Maddi arzularına kavuşurlar, ancak ahiret
yurdunu ve Rıdvan cennetini elden vermiş olurlar. Bu dünya yerilmiştir.

 

Bir grupta kendilerini Allaha satarak maddi lezzetler
ve nefsani istek ve ihtirasların tuzağından kurtulurlar. Özgürce davranırlar. Bunların
dünyası övülmüş dünyadır.

 

Dünya malı ile ilgili olarak Peygamberimizden şöyle bir
hadis varit olmuştur.

“Salih bir insanın elinde olan mal ne güzel maldır”.
İhya Gazali c 2. S162

 

Mevlana dünya ve malın hakikati konusunda şöyle
demektedir.

 

Bu dünya zindan ve bizde tutsaklar

Zindandan bir delik açıp kendini kurtar.

Dünya nedir, Allahtan gafil olmak

Altın gümüş, kadın ve çocuk değil

Mala eğer din için sahiplenirsen

Salih bir mal tanımlamıştır bunu peygamber

Su geminin içinde olursa batmasına sebeptir

Altında olursa su gemi için bir yastıktır

 

İnsan, malı yüksek ideallere ve hedeflere ulaşmak için
kullanırsa yükselir, faydalanır ve dünya ile ahiret saadeti için bir vesile haline
getirir. Ancak mal sevgisini kalbine yerleştirirse suyun geminin içine sızıp batmasına
vesile olduğu gibi dünya ve mal sevgisi de helakte vesile olabilir.

Dünyayı kınayan ve yeren bir İnsana bakın İmam Ali ne buyuruyor
ve dünyanın hakikatı hususunda onu nasıl aydınlatmaktadır.

 

“Ey dünyayı kötüleyen, aldatıcılığına kanan, boş şeylerine
kanan, boş şeylerine kapılan kişi, Dünyaya aldandıktan sonra mı onu kötülüyorsun?
Sen mi dünyayı suçluyorsun, yoksa o mu seni suçluyor. O seni ne zaman azıttı,
aldattı!

 

Dünya, ona doğru davranana
doğruluk yurdu, ondan bir şey anlayana afiyet yurdu, ondan azık toplayana
zenginlik yurdu ve onunla öğüt alana öğüt yurdudur. Dünya, Allah dostlarının
secde yeri mescidi, meleklerinin namazgahı, vahyinin iniş yeri ve dostlarının ticaret
yurdudur.

 

Onlar, orda çalışmalarıyla rahmeti
elde ettiler, cenneti kazandılar. Dünya, ayrılacağını bildirdiği, uzaklaşacağını
ilan ettiği, kendisinin ve ehlinin faniliğini anlattığı halde onu kınayan
kimdir?

 

 

 

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment