نماز جمعه

Tarih: 25.09.2015
Hatip: Hamburg İslam Merkezi Başkanı Ayetullah Ramazani

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah’a olsun.
Bizi doğru yola hidayet eden odur. Eğer O’nun hidayeti olmasaydı doğru yola gelmiyecektik.
Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz, Ona
ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet
talebinde bulunuyoruz. Salat ve selam ise kalblerimizin mahbubu,
nefislerimizin  munisi, günahlarımızın şefaatçısı ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz
Hatemul Enbiya,  Rahmetenlilalemin Hz.
Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin varisi ve
sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-i Beyti ile   mucadele
ve dava arakadaşlarından seçkin Ashabının üzerine olsun.
Allah’ın rahmeti ve bereketi ise tüm
müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan muhterem
bacılar ve değerli kardeşlerin üzerine olsun.

 Başta kendi nefsim
olmak üzere hepinizi İlahi takvaya, Allah’ın emirlerine sarılmaya
ve yasaklarından ise kaçınmaya davet ediyorum.
Takva en iyi azık 
cennetin anahtarı ve cehennem 
ateşine  karşı  ise 
koruyucu  siperdir.

 

Allah’ın  insanlar
üzerindeki  hakkı  en 
büyük  haktır. Şöyleki  insan önce 
Allahı  hakkıyla  tanımalı, ona 
itaat etmeli ve kulluğu  yanlızca  Allaha 
mahsus  bilmeli ona  karşı 
huşu ve  tazarru  içinde 
olmalı ibadet ve  kulluk  ile 
ona  yaklaşmaya  çalışmalıdır. Bu durum  insan 
için  en büyük  kemal ve 
olgunluk  sayılmaktadır.
Aslında  ibadetin  ruhu ve 
maksadı da  Allaha  yaklaşmak 
ve  onun  rızasını 
tahsil etmek  ve  ilahi  
sıfatlarla   donanmış  olmaktır. Buna  bianendir 
ki  insanlar tekamul  basamaklarını 
birbir  katetmek  için Hakk 
Teala  tarafından  sürekli 
olarak  imtihandan  geçmekteler ve bu  hedefe 
matuf olarak  İmam  Zeyn-ul Abidin  ibadeti 
Allah’ın  hakkı  bilmektedir. Kişi ibadet ve  kulluğunda 
Allaha  ortak  koşmamalı. Çünkü  şirkin 
her  türlüsü  insanın rüşdü ve    tealisi 
önünde  bir  engeldir. Şirk te  iki 
çeşittir  ya  gizli 
veya  açık.

Açık  şirkten  maksat, 
açıktan  Allah  için 
şerik ve  ortak  koşmaktır.. 
Bu tür  şirkin    tevhidi 
düzenin  tersine  bir 
durum  olduğu apaçıktır.
Çünkü  varlığın  yaratıcıs 
tektir ve  birdir. Bütün  peygamberlerin  öğretilerinde   her 
türlü  şirk   nefyedilip 
insanlar   tevhide  davet edilmişlerdir.  Bakara 
suresi  163  ayeti 
kerimede    Yüce  Allah 
konuyla  ilgili  olarak 
şöyle  buyurmaktadır.

 

“ Sizin  ilahınız  tek 
bir  ilahtır. Ondan  başka 
ilah yoktur, O  Rahman ve  Rahimdir. merhameti  her 
şeyi  kapsayan ve sürekli
merhamet  edendir. ”  Bu cümle 
tüm  Peygamberlerin    davetini 
ilk ve  temel  prensibini 
oluşturmaktadır. Peygamber 
Efendimiz de  şu  cümleyi 
davetinin  parolası  kılmıştır. “Allah’tan  başka 
ilah  yoktur   deyip, kurtulun” İlahi ayetlerde  şirk 
affedilmiyecek  bir   günah 
olarak  tanımlanmıştır.  “Muhakkak  ki 
Allah  kendisine  ortak 
koşulmasını  affetmez. Bunun
dışındaki  günahları  affeder”

 

Şirkin  diğer  çeşidi 
ise  ameli  şirktir. 
Yani  insan  ibadetinde ve amellerinde  başkalarının rıza ve  teveccühünü 
kastederse veya  bağışlanma ve
hidayeti  yakalama  konusunda    
Allah  ile  birlikte 
başkasından yardım  talep ederse,
şirke  bulaşmış  olur. Böylesi 
bir  şirk  her 
yönüyle  zararlı ve insanın  tekamulü 
önündeki    ciddi bir  engel 
niteliği  taşımaktadır. Bunun
için  insanlar  sürekli 
olarak bu  tür  gizli 
şirkten  sakındırılmaktalar.

Buna  binaendir  ki  
Rabbul Alemin  Kehf  suresi 110. 
Ayeti  kerime de  şöyle  
buyurmaktadır.  De  ki: “Ben ancak  sizin 
gibi bir beşerim.  Sadece
bana  sizin ilahınız  tek 
bir  ilahtır  diye vahyediliyor. Artık  kim 
Rabbine kavuşmayı  umuyorsa, salih
amel  işilesin ve Rabbine ibadette
hiç  bir 
kimseyi ortak  koşmasın.”

Bu  ve  benzeri ayetler   şiddetli 
bir  dil ile  insanları 
ibadi  şirkten  sakındırmaktalar. Allah  Resulüne “ Kim  Rabbine 
kavuşmayı  umuyorsa”  ayeti 
hakkında  sorulduğunda, şöyle  buyurdular: “Kim  insanlara 
gösteriş  yapmak  için namaz 
kılarsa  o  müşriktir. Kim  insanlara gösteriş yapmak  için 
zekat  verirse o  müşriktir. Kim  insanlara 
gösteriş  yapmak  için 
oruç  tutarsa o  müşriktir. Kim  insanlara 
gösteriş yapmak  için  hacca 
giderse o  müşriktir. Kim
Allahın   emrettiği  amelleri 
başkalarına  gösterişte  bulunmak 
için  yaparasa o kimse  müşriktir. Allah riyakar  insanların 
amellerini  kabul etmez.”

 

Kur’anı  Kerimde  de müşriklerin   şirkalud, riyakarane  amelleri 
bir    örnekle  şu 
şekilde  izah edilmektedir.  “Allah’a  ortak koşmadan  ona 
yönelin   haccın  vecibelerini  
halisen  muhlisen  onun  için yerine 
getirin.  Allah’a  ortak koşan 
gökten  düşüpte kuşların kaptığı
veya  rüzgarın kendisini uzak  bir 
yere  attığı  bir 
şey  gibidir.”  Hacc 
31.

 

Bu  ayeti  kerimede 
gök  yüzü  ifadesi 
tevhid  hakikatı  için 
bir  kinaye  olarak 
kullanılmıştır..  Şirk  ise   
gökyüzünden  yere  düşmeğe  
yani  tevhid  hakikatından 
uzaklaşmaya  benzetlmiştir.
Yani  insan   yüksek 
olan  bir  yereden  
aşağıya  düşerse  şu iki 
tehlikeden biriyle  karşılaşır. Ya  yer 
ile  gök arasından   leş 
yiyen  yırtıcı kuşların  yemi 
olur.  Yani   ondan 
bir  şey  geriye kalmaz. Eğer bu  yırtıcıların 
elinden  kurtulursa  dahi 
yıkıcı  kasırgaya griftar  olup bilinmeyen  bir 
yere bir  köşeye   parçalanarak atılmış  olur. Bu 
tufan  şeytanın  zehirli ve 
yıkıcı  vesveselerinin  kinai 
ifadesidir. Şeytan 
veveseleriyle  insanları  hakikatten 
uzaklaştırmak  için  sürekli 
olarak  telaş ve çaba  göstermektedir.

 

Şu husus  apa  açıktır ki, 
eğer  insan şirk  hastalığını 
tanırsa ve karşı  koyarsa, bu  hastalık 
insanı  kolay  kolay  
yoldan saptırmaz.. İslam 
tarihine  baktığımızda  çoğu zamanlar 
hakimaiyetin,  halkın  bu 
hastalığı ve  afeti
tanımasını  engelleyip   ilgili öğretilere   vakıf 
olmamaları ve  böylece  insanları 
daha  fazla  bilgisizlik ve  cehaletin esaretinde  tutmaya 
ve  sömürmeye   çabalamıştır.  İmam 
Sadık  a.s   hazretleri şöyle   buyurmaktadır. Emeviler insanlara  iman esaslarını ve  ilgili 
ahklamı  öğrenmeyi   yasaklamadılar. Ancak  şirki ve 
ilgili  ahkamı  öğrenmeleri 
konusunda  insanları  özgür  
bırakmadılar.  Çünkü  şirke 
yönlendirilen  insanların
bunu  farketmemelerini  istiyorlardı. Büyük  alim  Feyzi
Kaşani  bu  rivayetin 
şerhinde şöyle  diyor.
Emeviler  insanların  kayıtsız 
şartsız  onalara  itaat etmeleri  husussunda 
çok  hırslıydılar. Bunun  için 
iman ve  tevhidi  öğrenme 
hususunda  insanları özgür  bıraktılar, ancak  şirk 
,ile  ilgili  ahkam 
ve  hususların  talimim 
konusunda  kısıtlama  getirdiler. Çünkü  insanlar 
gizli ve  aşikar  şirke 
örnek  teşkil  eden 
hususları  tanımadıklarında  onları 
daha  kolayca  kabul 
edebiliyorlardı. Aksine  eğer  şirki ve 
ona  örneklik  teşkil eden 
hususları  anladıklarında
onlara  itaat etmiyeceklerini  çok 
iyi  biliyorlardı.” Eşşafi  c 1.s 146

 Tabiki    zalim, bencil ve   diktatör yöneticilerin  başvurduğu  
alelade    metotlardan  biri 
de,  sapıklıkta  kalmaları 
için  insanları   cahil 
bırakmak ve  bu  vesileyle onları  sömürmektir.

Dini  öğretilerimizde  gizli 
şirkten  çokca söz   edlmiş 
ve  riayakarlık  bunun 
belli  başlı  örneğini 
teşkil  etmektedir.
Riayakarlık  insanın  manevi 
rüşdü  önünde  en büyük  
engel  olduğu   gibi amellerin  boşuna 
çıkmasının da  başlıca  faktörü 
sayılmaktadır. Riya  her  yönüyle 
insanın amellerini 
kırletmektedir. Kur’anda  bu  konuda 
onlarca  ayet  vardır 
ve   Sevgili  Peygamberimizden de  bir 
çok  hadis  rivayet edilmiştir.  Bizler 
bu  konuda  bir 
hadisi  nakletmekle  iktifa edeceğiz. “İmam  Sadık 
a.s   hazretlerinden   Allah 
Resulünün  şirk  gece 
karanlığında siyah  bir  taş 
üzerinde  hareket  eden 
bir  karıcanın  hareketinden 
daha  gizlidir  hadisi 
hakkkında  sorulduğunda.  İmam 
Sadık  şöyle   buyurdular: Müminler  müşriklerin  
mabutlarına  küfrediyorlardı. Bu  nedenden 
onlarda  müslümanların
ilahına   dil  uaztıyorlardı. Dolayıusıyla  Allah Resulü  
kafirlerin  böyle  bir 
davranış  sergilememeleri  için, 
müminleri onların putlarına 
dil  uzatmaktan  sakındırdı.. 
Aksi  takdirde  müslümanlar bilmeden  Allaha 
ortak  koşmuş  olacaklardı. 
En”am  suresinde  beyan  buyrulduğu  üzere:

“Allahtan  başkasına ibadet
edenlerin  mabutlarına sövmeyin
ki  onlarda  bileyerek ve 
düşmanlıktan  dolayı  Allaha 
sövmesinler.”

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment