Hatip: Hamburg İslam Merkezi Başkanı Ayetullah Ramazani
Tarih: 20.12.13
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah’a olsun. Bizi doğru yola hidayet eden odur. Eğer O’nun hidayeti olmasaydı doğru yola gelmiyecektik. Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz, Ona ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet talebinde bulunuyoruz. Salat ve selam ise kalblerimizin mahbubu, nefislerimizin munisi, günahlarımızın şefaatçısı ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz Hatemul Enbiya, Rahmetenlilalemin Hz. Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin varisi ve sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-i Beyti ile mucadele ve dava arakadaşlarından seçkin Ashabının üzerine olsun. Allah’ın rahmeti ve bereketi ise tüm müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan muhterem bacılar ve değerli kardeşlerin üzerine olsun.
Başta kendi nefsim olmak üzere hepinizi İlahi takvaya, Allah’ın emirlerine sarılmaya ve yasaklarından ise kaçınmaya davet ediyorum. Takva en iyi azık cennetin anahtarı ve cehennem ateşine karşı ise koruyucu siperdir.
Muhterem müslümanlar hatırlayacağınız üzere geçen haftalardaki hutbelerimizde, emniyet ve güvenlik konusunun İslam dininde çok kapsamlı ve farklı boyutlarıyla ele alındığını söylemiştik. Buna binaen bu gün güvenliğin çeşitlerine değineceğiz.
Can Güvenliği: Değil yalnızca İslamda, bütün dinlerde ve hukuk sistemlerinde, can güvenliği en önemli güvenlik olarak nitelenmektedir. İnsan hayatına değer verilmeli ve saygı gösterilmelidir. İnsan hayatına saygısızlık veya insan canına kastetmek öylesine kötü ve çirkin bir ameldir ki, hatta Kabil dahi haset ve çekememezlikten dolayı kendi kardeşi Habili öldürdüğünde yaptığının ne kadar çirkin ve kötü olduğunu farkedince, kendini bu iğrenç amelden ve cinayetten aklamaya kalkıştı. Haiz olduğu öneme binaen Kur’an bu kıssayı tüm insanlara ibret olması ve insan canının saygınlığının korunması için detaylı bir şekilde zikretmektedir.
İlgili ayetlerden, Habilin böylesi bir cinayetin Allah’ın öfke ve gazabını beraberinde getirecek niteliğe haiz gördüğünü anlıyoruz. Bir insanı öldürmek büyük günahtır, kim bu büyük günahı işlerse cehennem azabını tadacaktır. Dolayısıyla Kur’anı Kerim Habil-Kabil kıssasını anlattıktan sonra şöyle diyor:
‘’Bunun için İsrail oğullarına şöyle yazdık: Kim bir kimseyi, başkasını öldürmüş olmasına veya yeryüzünde bozgunculuk yapmasına karşılık olmadan öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu diriltirse bütün insanları diriltmiş gibi olur. Hiç şüphesiz peygamberlerimiz onlara belgelerle geldi, sonra buna rağmen onların çoğu yeryüzünde taşkınlık edenlerden oldular.’’ Maide 32
Bu ayetten, insan hayatının ve canının Kur’an açısından ne kadar değerli ve önemli olduğu anlaşılmaktadır. Yani bir insanı öldürmek bütün insanlığa saygısızlıkta bulunmak demektir. Bu demek değildir ki hukuki olarak haksız yere bir insan öldürüldüğünde tüm insanlar öldürülsün. Bu ifadeyle her bir insanın insaniyetin bir ferdi ve parçası olduğu küllde olan her şeyin cüzde de bulunduğu vurgulanmaktadır. Yani konunum manevi ve ahlaki değeri hatırlatılmaktadır, hukuki boyutu değil. Başka ayetlerde zaten bu boyut açıklanmıştır. Tabiki kişinin bu saygınlığı ve değeri yeryüzünde ifsat ve bozgunculuk yapmadığı ve başkalarına karşı katl ve cinayet işlemediği sürece geçerliliğini korumaktadır.
Dolayısıyla her devlet ve hükumetin kendi vatandaşlarının can ve hayat güvenliğini temin etmesi için gerekli olan hazırlıkları yapması ve tedbirleri alması lazım. Her ne şekilde olursa olsun, toplumda huzursuzluk yaratan ve asayışı bozan kimselerin gerekli kanuni ve hukuki tedbir ve mueyyidelerle önlenmesi ve kontrol altında tutulması lazım.
İnsan Onuru ve Haysıyeti: İnsanların güvenliklerinin bir diğer boyutu ise şeref ve haysiyet boyutudur. Yani kişilerin haysiyet, onur, namus ve şerefinin korunması lazım. İslam, Allah’ın en güzel ve üstün mahluku ve en büyük emanetin taşıyıcısı olması hasebiyle insanın şahsiyet ve haysiyetine oldukça büyük bir önem biçmektedir. İnsan yaratılış makanizmasında özel bir yer ve konuma haiz bulunmaktadır. İlahi hikmete binaen çok yüce ve üstün bir hedef için yaratılmıştır. Bunun için makam ve şerefi müslümanların kiblesi olan kabeden daha üstündür. Çünkü Kabe İbrahim Khalil a.s ’ ın inşasıdır. İnsan ise Allah’ın en güzel yaratığı ve sanatı. Müminin kalbi ise Celili Ekberin nazargahıdır. Buna binaen haysiyet ve onurunun hiç bir şekilde ve surette çiğnenmemesi gerek. Bunun için günlük dualarımnızda dahi onur ve haysiyetimizin muhafazasını Hakk Tealadan temenni ediyoruz. İmam Huseyinin Arafat duasında şöyle okuyoruz:
‘’Ey Rabbim kendi nefsimde beni küçük düşür ve insanların gözünde ise beni azametli kıl.’’ 1
İnsanın ve bilhassa müminin Allah nezdindeki itibar ve onuru, hatta bir an olsun dahi saygısızlık gösterilmeyecek kadar önemli ve yücedir. İnsan başkalarının ve bilhassa bir müslümanın hatasını gördüğünde bunu örtmeli ve başkalarına duyurmaktan kaçınmalıdır.
Konuyla ilgili olarak İmam Bakır Hazretlerinin şöyle buyurduğu nakledilmektedir.
‘’Mümin eğer mümin kardeşinden yetmiş büyük günah görürse bunları örtmekle yükümlüdür.’’2 Bu hadisten anlaşılan şuudur. Başkalarının hata ve günahlarından haberdar olduğumuzda bunları başkalarına anlatmamız caiz değildir. Bir başka Rivayette ise şöyle denilmiştir: Eğer her hangi bir kimse bir mümünin bir hatasını görse ve bunu gizli tutmayıp ifşa ederse ve kardeşinin bu günahının bağışlanması için dua etmezse, Allah nezdinde o günahı işleyen kimse gibi sayılır ve o günahın cezasından o da nasibini alacaktır.
İnsanların haysiyet ve onurunun saygınlığı neden bu kadar önemle vurgulanmaktadır: Çünkü bir insanın kişiliği uzun bir çaba ve gayretle ve belli disiplinlere riayet ederek şekillenir. Bunun için bazı hatalardan veya yanlışlardan dolayı insanların haysiyet ve kişilğiyle oynayamayız. Bunun için İslam insanın can ve hayat güvenliğine verdiği önem kadar onun kişilik ve şahsiyetine de bu ölçüde önem atfetmektedir. Bunun için İslamda, insanların hem canına ve hem de şahsiyetine kastetmeye ve onları terörize etmeye kalkışmaya hiç bir şekilde izin verilmemekte ve bu tür terörler kesinlikle haramdır. Ayrıca vatandaşlık hakkı sadece yaşamın fiziki ve zahiri boyutuyla sınırlı değildir. Haysiyet, onur ve namusununun da en güzel bir şekilde muhafaza edilmesi gerek. Konuyla ilgili olarak İmam Sadık Hazretleri Resulü Ekremden şöyle bir hadis nakletmektedir: ‘’ Müminin kanı, malı ve ırzı başta olmak üzere her şey haramdır’’3
Sonuç olarak İslamda insanların onur ve haysiyetinin güvenliği can ve hayat güvenliği kadar önemlidir. Hiç kimseye bu kesin hakka tecvuz etme veya bunu ihlal etme izni verilmemiştir.
1-Bihar-ul Envar c 87 bab 5
2-El-Kafi c 2, s 207
3-Müstedrek el-Vesail c 9, s137. Müminin sırlarını ifşa etmenin haram oluşu bölümü