نماز جمعه

 

 

Hüccetül  İslam  Dr. Muhammed Hadi Mufettih

HAZRETİ YUSUFUN HAYATI 4

İZZET  ONUR VE  YÜCELTME  ALKLAHIN ELİNDEDİR

Hamd Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah’a olsun. Bizi doğru yola hidayet eden odur. Eğer O’nun hidayeti olmasaydı doğru yola gelmiyecektik. Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz. Ona ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet talebinde bulunuyoruz. Salat ve selam ise kalblerimizin mahbubu,nefislerimizin munisi günahlarımızın şefaatçısı ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz Hatemul Enbiya, Rahmetenlilalemin Hz.Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin varisi ve sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-i Beyti ile   mucadele ve dava arakadaşlarından seçkin Ashabının üzerine olsun. Allah’ın rahmeti ve bereketi ise tüm müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan muhterem bacılar ve değerli kardeşlerin üzerine olsun.

Hazret’  Yusufun  hayatından dersler  3

Sırr  saklamanın önemi

Hazreti  Yakubunu  Yusufa yaptığı  ikinci  tavsiye sır saklama  ve  herkese  sırrın  açıklanmaması  tavsiysidir.

 

  • قَالَ يَا بُنَيَّ لَا تَقْصُصْ رُؤْيَاكَ عَلَى إِخْوَتِكَ فَيَكِيدُوا لَكَ كَيْدًا إِنَّ الشَّيْطَانَ لِلْإِنْسَانِ عَدُوٌّ مُبِينٌ ﴿یوسف:۵

“Babası, “Yavrucuğum” dedi, “Rüyanı sakın kardeşlerine anlatma, sonra sana tuzak kurarlar! Çünkü şeytan insana apaçık bir düşmandır.”

Sır, gizli kalması ve herkese söylenmemesi gereken şeydir. Başkaları duyunca, ya mahcup oluruz veya o işi başaramayız. Bu bakımdan sır saklamak, başarının önemli sebeplerinden biridir. Sır sayılabilecek işler gizli tutulmalıdır.Bir çok devlet adamı, başarılarının en mühim sebebinin sır saklamak olduğunu bildirmişlerdir.

Padişahlar daima öyle bir yol tutmuşlar ve öyle hayat sürmüşlerdir ki, sırlarını hiç kimse, hatta hanımları da bilmezdi.  Padişahın  biri “Yapacağım işleri, sakalımın bir kılı bile bilse, onu kopartırım”dediği meşhurdur. Sırrını söyleyen ekseriya pişman olur. İnsan, söylemediği sözün hakimi, söylediği sözün mahkumudur. Herkes kolay sır saklayamaz. Hikmet ehli diyor ki:Sır, insanın esiridir. Açıklayınca, insan ona esir olur.Sırrını hiç kimseye söyleme! Akıllıya söylersen, seni zelil görür. Ahmağa söylersen, başkalarına söyleyerek sana hıyanet eder.Sırrını söylersen, senin kendi gönlüne sığmadı demektir. Başkasının gönlüne sığmasını nasıl beklersin? Kendi sırrına senin gönlün dar gelirse, başkasının gönlü geniş gelir diye hiç bekleme. Otur kendini ayıpla! Akıllı kimse, sır küpüdür.Sırrını anlatmanı isteyene, sırrını söyleme, sırrını ifşa eder.Ahmağın kalbi ağzında,  akıllının dili kalbindedir. [Yani ahmak sır saklayamaz, akıllı sırrı ifşa etmez.]Bir kişiye söylenen sır, sırlıktan çıkar.Açma sırrını dostuna, [dostunun da dostu vardır] o da söyler dostuna.

Kerem sahibi ile, aran açılsa bile,

İyiliğini söyler, kötülüğünü gizler.

Kötülere gelince, dostluk sona erince,

İyiliğini gizler, kötülüğünü söyler.

Sırrı gizleyebilen insan, çok az olduğu için, sırrımızı başkalarına söylememiz uygun olmaz. Başkalarının bize söylediği gizli şeylerini de, adeta unutmalıyız, hiç kimseye söylememeliyiz! Cenab-ı Hakkın bir ismi de Settardır. Ayıpları, çirkin işleri gizler. İnsanların ayıplarını gizleyen kulunu da sever. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:(Arkadaşının aybını gizleyen, bir ölüyü diriltmiş gibi sevap kazanır. Allahü teâlâ böyle kimsenin dünya ve ahirette ayıplarını örter.) [Hakim]

Bir sözünün duyulması, o kimseye zarar verecekse, o kimse “Bunu kimseye söyleme” demese bile, o sözü gizlemelidir! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:(Bir kimse, etrafına bakınarak bir söz söylerse, o söz dinleyene emanettir.) (İki kişiden birinin, diğerinin duyulmasından hoşlanmadığı, aralarında konuştukları bir şeyi, başkasına söylemesi helal olmaz.) [Hakim]

(Allah indinde, insanların en kötüsü, birbirinin sırrını başkasına söyleyen karı-kocadır.) Konuyla  ilgili  olarak  İmam  Ali  hazretleri  şöyle  buyurmaktadır.

Sırrını saklayan  seçim  gücünü  elinde  tutar.

Akıllının  sinesi, sır  sandığıdır.

Sırrın esirindir. İfşa ettin  mi, sen esiri  olursun.

Konuyla  ilgili  olarak  bir  çok  rivayet  mevcut  bulunmaktadır.    Sevgili Peygamberimiz konuyla  ilgili olarak  şöyle  buyurmaktadır:

Meclislerde vuku bulan şeylerin emanet olduğu noktasında Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve   ala alihi  ve sellem şöyle buyurmuştur:

المجالس بالأمانة إلا ثلاثة مجالس: سفك دم حرام، أو فرج حرام، أو اقتطاع مال بغير حق

       “Meclisler(de vuku bulan şeyler) emanettir.”

 Diğer bir rivayette ise şöyle buyrulur:

 “Şu üç yer hariç meclisler(de vuku bulan şeyler) emanettir:

* Haram bir kanın akıtıldığı meclis,

* Haram olan zinanın yapıldığı meclis,

* Haksız yere bir malın alındığı meclis.

Bu haramların işlendiği meclislerde ki şeyleri anlatan birisi, emanete ihanet etmiş sayılmaz; ama bu günahların işlenmediği, aksine Müslümanların özel ve mahrem meselelerinin ele alındığı meclislerdeki şeyleri ifşâ edenler, hainlerin ve ihanet ehlinin önde gidenleridir. Hele birde bu tür gizli halleri kâfirlere ispiyonlarlarsa, onların imanından söz etmek artık mümkün değildir. Çünkü müminlerin aleyhinde kâfirlere yardım etmek tüm âlimlere göre küfürdür.

Meclislerde ve oturumlarda yapılan en büyük hatalardan ve ayıplardan birisi, eşlerin birbirleri ile olan ilişkilerini insanlara anlatmaları ve mahremlerini ifşâ etmeleridir.

Resûlullah sallallâhu aleyhi ve alihi ve sellem şöyle buyurmuştur:

إِنَّ مِنْ أَشَرِّ النَّاسِ عِنْدَ اللَّهِ مَنْزِلَةً يَوْمَ الْقِيَامَةِ الرَّجُلَ يُفْضِي إِلَى امْرَأَتِهِ وَتُفْضِي إِلَيْهِ ثُمَّ يَنْشُرُ سِرَّهَا

“Kıyamet gününde Allah katında konum bakımından en şerli insan, karısıyla mahremiyetini paylaştıktan sonra onun sırrını ifşâ eden kimsedir.”

Bu gün, müslümanlar arasında olmasa da halk arasında karakteri bozuk bazı insanlar, eşleri ile girmiş olduğu ilişkileri anlatmakta ve insanlara kadıncağızın mahrem hallerini tasvir etmektedirler. Bu, hayvanların bile yapmaktan utandığı şeni, iğrenç ve ahlaksızca bir iştir. Hayvanların idraki olsa da bu anlatılanları bir anlasalar, utançlarından dolayı bir daha insanların yüzlerine bakamazlardı herhalde. Bu işi yapan kimseler hayvanlardan bile daha aşağı bir mertebeye sahip kimselerdir. Hayâları, utançları ve edepleri yok olmuştur. Böylelerinin şerrinden Allah’a sığınırız.

Kadınlar için de aynı şey söz konusudur. Onlarında kocalarının cinsel anlamdaki mahrem hallerini arkadaşlarına anlatmaları haramdır. Belki de bu durum kadınlar arasında daha yaygındır. Çünkü kadınlar dillerine sahip olma yönünden erkeklere nispetle çok daha eksiktirler. Bu nedenle daha fazla dikkat etmeleri ve ağızlarına çok daha sıkı sahip çıkmaları gerekmektedir.

Ailevî münasebetleri anlatmaya gelince; bunda bir takım detaylar vardır. Bunların bir kısmı haram iken; diğer kısmı zaruret miktarınca caizdir. Ama bunda da asıl olan zaruret olmadığı sürece sırrı saklamak ve ailevî sıkıntılarımızı gündem yapmamaktır. Ne zaman ki mesele halledilmediğinde evliliğimiz probleme girecekse, o zaman sadece meseleyi halledebilecek kimselere, halledecekleri miktarda anlatmamız caiz olur. Meseleyi halledemeyecek insanlara veya haddinden fazlasıyla anlatmak yine caiz değildir. Ama bu gün bazı kadınlar, aralarındaki problemleri, halletmesi şöyle dursun daha da kötüye götürebilecek kadınlara anlatmaktadırlar. Eşinizin sizi ve ailevî mahremiyetlerinizi böylesi kimselere anlattığını düşünsenize? Yanlarında kaç paralık olursunuz? İtibarınız ne hale gelir? Hele birde anlattığı bu kimseler akrabaları ise onların yanında ne duruma düşersiniz?

Nitekim  Alla c.c   Kuranda  erkek ve  kadını  birbirlerinin  aybını eksikliğini ve  kusurunu  örten   örtü ve  elbise  misali  olarak  tanımlamaktadır.

هُنَّ لِبَاسٌ لَكُمْ وَاَنْتُمْ لِبَاسٌ لَهُنَّؕ

Onlar sizin için elbisedir, siz de onlar için elbisesiniz.

Yani  müslüman   ayıp  örten , sır  saklayan ve  kusurı ifşa etmeyen  olmalı.

Vesselamu aleykum we  rahmetullahı we  berekatuhu

 

 

 

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment