نماز جمعه

Hüccetül  İslam  Dr. Muhammed Hadi Mufettih

HAZRETİ NUH (A.S)’IN HAYAT HİKAYESİ 5

Hamd Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah’a olsun. Bizi doğru yola hidayet eden odur. Eğer O’nun hidayeti olmasaydı doğru yola gelmiyecektik. Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz. Ona ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet talebinde bulunuyoruz. Salat ve selam ise kalblerimizin mahbubu, nefislerimizin munisi,günahlarımızın şefaatçısı ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz Hatemul Enbiya, Rahmetenlilalemin Hz.Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin varisi ve sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-i Beyti ile   mucadele ve dava arakadaşlarından seçkin Ashabının üzerine olsun. Allah’ın rahmeti ve bereketi ise tüm müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan muhterem bacılar ve değerli kardeşlerin üzerine olsun.

NUH  KAVMİNİN AZABININ  SON BULMASI

Kafirler ve  muannitlerin boğularak  ölmesinden ve  müminlerin kurtulmasından    sonra  Hz. Nuh kavmine  yönelik azap  son  bulmuş  oldu.  Konuyla  ilgili  olarak Hud suresi  44. ayeti  kerimede  Yüce  Allah  şöyle  buyurmaktadır:

  • وَقٖيلَ يَٓا اَرْضُ ابْلَعٖي مَٓاءَكِ وَيَا سَمَٓاءُ اَقْلِعٖي وَغٖيضَ الْمَٓاءُ وَقُضِيَ الْاَمْرُ وَاسْتَوَتْ عَلَى الْجُودِيِّ وَقٖيلَ بُعْداً لِلْقَوْمِ الظَّالِمٖينَ 

“(Sonra) “Ey toprak suyunu yut! Ey gök sen de tut!” denildi. Su çekildi; hüküm yerini buldu; gemi Cûdî’nin üzerine oturdu; “Zalimlerin topunun canı cehenneme!” denildi.” 

Hz. Nûh’un gemisi dalgalar arasında ne kadar zaman kaldı? Bu sorunun cevabı da kesin olarak bilinmemektedir. Ancak bu konuda da en güvenilir yol Kur’an’ın verdiği bilgilerle yetinmektir. Nûh’un gemisi Allah’ın dilediği kadar su üzerinde kaldıktan sonra yüce Allah göklere suyunu tutmasını, yerlere de suyu çekmesini emretti. Böylece sular çekildi, hüküm yerini bulmuş oldu, gemi Cûdî dağında karaya oturdu, Hz. Nûh’un duasında istediği gibi yeryüzünde yürüyen bir tek kâfir kalmamak üzere tamamı yok olup gitti. Âyetteki zalimler ifadesinden kavmin helâk oluş sebebinin zulüm yani Allah’a ortak koşup putlara tapmak ve peygambere isyan etmek olduğu anlaşılmaktadır. 

Üzerinde Nûh’un gemisinin oturduğu bildirilen Cûdî dağı Güneydoğu Anadolu bölgesinde Türkiye-Irak sınırına 15 km. uzaklıkta, Dicle ırmağının kıyısında bulunan Cizre’nin 32 km. kuzeydoğusunda, Şırnak il merkezine 17 km. mesafededir. Gerek Cûdî dağının yapısı gerekse konuyla ilgili tarihî bilgi ve rivayetler, âyette geminin “üzerine oturduğu” bildirilen Cûdî dağının bu dağ olduğu şeklindeki kanaati destekler mahiyettedir. Kitâb-ı Mukaddes’e göre gemi Ararat (Ağrı) dağına oturmuştur (Tekvîn, 8/4). 

Öte  yandan Allah  Nuh ve  beraberindekilerin selametle  bereketli  bir  toprağa indiğini  beyan  buyurmaktadır. Bu  hususta  Rabbimiz   Hud suresi 48. Ayeti  kerimede  şöyle  buyurmaktadır:

  • قٖيلَ يَا نُوحُ اهْبِطْ بِسَلَامٍ مِنَّا وَبَرَكَاتٍ عَلَيْكَ وَعَلٰٓى اُمَمٍ مِمَّنْ مَعَكَؕ وَاُمَمٌ سَنُمَتِّعُهُمْ ثُمَّ يَمَسُّهُمْ مِنَّا عَذَابٌ اَلٖيمٌ 

“Denildi ki: “Ey Nûh! Sana ve seninle beraber olan gruplar üzerine bizden selâm ve bereketlerle gemiden in! İleride, bir süre faydalandıracağımız, sonra tarafımızdan can yakıcı bir azapla cezalandırılacak topluluklar da olacaktır.” 

Hz. Nûh’un gemisi Cûdî dağında karaya oturduğu zaman yeryüzü inkârcılardan temizlenmiş; sular da çekilmeye başladığı için artık gemidekilerin yeryüzüne inme zamanı gelmişti. Nûh ve yanındakiler Allah’ın emrine uyarak bereketli topraklara inip orayı yurt edindiler. Âyetin ifadesinden anlaşıldığına göre Hz. Nuh’a, kendi soylarından, Allah’ın lutuf ve ihsanlarına mazhar olacak dindar milletler geleceği gibi, dünya nimetlerinden “bir süre” faydalandırılıp arkasından inançsızlık ve kötülüklerinin cezasını görecek olan inkârcı toplulukların geleceği de bildirilmişti. 

HAZRETI  NUH’UN CİHANŞUMUL  DUASI

Hazreti  Nuh  Allahın  mesjının  insanlara  ulaşması  için  katlanmış olduğu  tüm  zahmet  ve  sıkıntılardan,  inatçı ve serkeş olan  halkına  karşı verdğı  soluk  kesen  uzun ve  çetin  mücadeleden  sonra  yine de  Rabbine  karşı kendisni  medzun, borçlu bilmektedir. Hazreti  Nuhun  bu  tavır  ve  yaklaşımından şunu  anlamalıyız  ki; Allah  yolunda  ne  kadar  çaba  gösterirsek  gösterelim, ne  kadar  iyi işler  yaparsak  yapalım, amma  hiç  bir  şekilde ve  surette  gurura  kapılmamalıyız. Her  daim  Allaha  karşı  minnetdar  olmalı ve  dinin  hıfzı  ve  yücelmesi  için  elimizden  geleni  yapmalıyız. Hzreti  Nuh  bütün    katlandığı zorluk ve  sıkıntılara  ve  geceli  gündüzlü  tebliğ ve  irşad  çalışmalarına  rağmen, varsa  kusur ve  ekskliği  Rabbin  bunu  rahmetiyle  bağışlamasını talep  etmektedir.

  • رَبِّ اغْفِرْ لٖي وَلِوَالِدَيَّ وَلِمَنْ دَخَلَ بَيْتِيَ مُؤْمِناً وَلِلْمُؤْمِنٖينَ وَالْمُؤْمِنَاتِؕ وَلَا تَزِدِ الظَّالِمٖينَ اِلَّا تَبَاراً 

“Rabbim! Beni, annemi babamı, inanmış olarak evime girenleri, mümin erkekleri ve mümin kadınları bağışla, zalimleri ise daima helâk et.” 

Kaynaklar Hz. Nûh’un anne ve babasının mümin olduklarını, bu sebeple onlar için dua ettiğini kaydetmişlerdir. “İnanmış olarak evime girenleri” ifadesiyle mümin olmayan karısı ve oğlunu duasının dışında tuttuğu anlaşılmaktadır. Nûh aleyhisselâmın duasının kıyamete kadar gelecek olan bütün müminleri kapsadığı, aynı şekilde zalimler aleyhindeki bedduasının da kıyamete kadar gelecek olan bütün zalimler hakkında geçerli olduğu kabul edilir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment