نماز جمعه

Muttakilerin Özellikleri (28)

Konu: Dalkavukluk ve Övgülerden Hoşlanmazlar

Hamburg İslam Merkezi Başkanı ve İmamı

Hüccetül İslam Dr. Muhammed Hadi Müfettih

Hamd Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah’a olsun. Bizi doğru yola hidayet eden odur. Eğer O’nun hidayeti olmasaydı doğru yola gelmiyecektik. Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz, Ona ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet talebinde bulunuyoruz. Salat ve selam ise kalblerimizin mahbubu, nefislerimizin munisi, günahlarımızın şefaatçısı ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz Hatemul Enbiya, Rahmetenlilalemin Hz. Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin varisi ve sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-i Beyti ile mücadele ve dava arakadaşlarından seçkin Ashabının üzerine olsun. Allah’ın rahmeti ve bereketi ise tüm müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan muhterem bacılar ve değerli kardeşlerin üzerine olsun.

Muttakilerin 25 Fazileti: Dalkavukluk ve Övgülerden Hoşlanmazlar

 إِذَا زُكِّيَ أَحَدٌ مِنْهُمْ، خَافَ مِمَّا يُقَالُ لَهُ، فَيَقُولُ أَنَا أعْلَمُ بِنَفْسِي مِنْ غَيْرِي وَ رَبِّي أَعْلَمُ بِي مِنِّي بِنَفْسِي، اللَّهُمَّ لَا تُؤَاخِذْنِي بِمَا يَقُولُونَ وَ اجْعَلْنِي أَفْضَلَ مِمَّا يَظُنُّونَ وَ اغْفِرْ لِي مَا لَا يَعْلَمُونَ،

Bir kimse içlerinden birini överse, o övülmekten korkar ve “ kendimi başkalarından daha iyi bilirim Rabbim ise beni benden daha iyi bilir„ der. Allah’ım söyledikleri sözlerden beni sorumlu tutma, beni zannettiklerinden daha üstün kıl. Onların bilmedikleri suçlarımı da bağışla, diye söylenirler.

Dalkavukluk ve yağcılık aslında bir davranış bozukluğudur. Sosyal yaşamın bir bela ve afetidir. Haklıca yapılan bir övgü dahi insan ruhunda menfi etkiler bırakabilirken birde hak edilmemiş övgüler ve medihler söz konusu edilirken bakın neler olabilir. Yani ne tür yıkıcı sonuçlar doğurabilir. İnsanın terbiye edilmemiş nefsi övgülerden hoşlanır. Övülmek üzere harcama yapanlar, mallarından verenler az değillerdir. Edebiyat tarihine baktığımız zaman kralların ve yöneticilerin huzurunda ne kadar mübalağalı, hak hakikatten uzak övgülerin yapıldığını görüyoruz. Bu haksız övgülerden dolayı ne kadar altın ve gümüşün, dinar ve dirhemin harcandığı malum. Sevgili Peygamberimiz bu haksız övgülerin yapılmasını önlemek ve yapanları da nelerin beklediğini hatırlatmak için şöyle buyurmaktadır:

Bir fasık, bir zalim övüldüğünde Rabb öfkelenir ve arşı titrer.

Mevlana da bu hususu şu şekilde manzum olarak ifade etmektedir.

Bir zalimin, kötü bir kişinin övülmesinden gökler titrer

Allah’tan korkan bu işe cüret edemez” Dalkavukluk ve yalakalık aynı zamanda bir hastalıktır, birçok hastalığı da beraberinde getiren bir hastalıktır. Dalkavukluk illetine yakalananların ar, namus, şahsiyet, şeref, itibar, iradeli duruş, ahlak, haya ve edep gibi tanımlara hasret olduklarını ve hiç tanımadıklarını görürsünüz.

Dalkavukluk öylesine bir iştir ki herkese nasip olmaz, “Eleştiremediği adamı övene dalkavuk denir” derler.

Montesquieu; “Dalkavuklar devlet adamlarının çevresini sarmış bir menfaat çemberidir” diye tarif etmiş. O öylesi bir çemberdir ki maalesef her geçen gün daha da kalınlaşır ve kolay kolay kırılmaz. Daha acısı çemberin içinde bulunduğunun farkına varamayan devlet adamları da dalkavukların elinde çember gibi çevrilir dururlarmış.

Dediğimiz gibi dalkavukluk ve yalakalık yapan hasta ve kişilik olarak zayıf bir kimsedir. Dalkavukluğa paha biçen ve ödüllendiren kimse ise kendini beğenmiş hakir ve hodperest bir kimsedir. Sevgili Peygamberimiz bu bağlamda şöyle buyurmaktadır:

إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ: «إِذَا رَأَيْتُمُ الْمَدَّاحِينَ فَاحْثُوا فِي وُجُوهِهِمُ التُّرَابَ» (صحیح مسلم، حديث ‏5434‏)

“Dealkavukların yüzüne toprak saçın” (Sahihi Müslim, H 5434)

Birinden birşey istediğinde karşısındaki kimseyi çok çok öven, dalkavukluğu kendisine meslek ve geçim vasıtası yapan, överken sözlerine yalan karıştıran kimseler vardır. İşte, Peygamberimiz böylelerini hoş karşılamıyor. Hadîste ge­çen “toprak saçma” ifâdesi, “birşey vermemekten” kinayedir. Buna göre hadîsin mânâsı, “Yalan sözlerle çok överek sizden birşey isteyen kimseye birşey verme­yin, onu boş çevirin” demek olur. Zaten Peygamberimiz (a.s.) başka bir hadislerinde de “Bir şey isterken söze karşıdakini överek başlamayın” buyurmuşlardır.

Haklı olarak da birini yüzüne karşı övmek, onun felaketine sebep olabilir. Çünkü sevdiği kimseyi övmek, aşırılığa kaçar ve yalan karışabilir. Sevmediği kimseyi övmekte ise riya olabilir.
Bazen bir kimseyi övmekle, övülen kimse sevinir, kendini beğenir, insanlar beni örnek alsın diye gösterişe kapılabilir. Kendini diğer insanlardan üstün görebilir. Hâlbuki kendini aciz, eksik, günahkâr gören, kibirlenemez, salih amel işlemeye ve haramlardan daha çok sakınmaya gayret eder. Kendisini başkalarından üstün gören kimse ise, bütün faziletlerden mahrum kalır. Övülen kimse, kendisinde bir şeyler olduğunu zanneder. Resulullah efendimizin yanında birisini övdüler. Övene, (Onun boynunu kestin, duyarsa iflah olmaz) buyurdu.

Birini övmek, onun kibirlenmesine sebep olabilir. Kibir ve ucub ise, insanı helak eder. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: Din kardeşinden bir ihtiyacını isterken onu övmekle söze başlamayın. Böyle yapan onun belini kırmış olur.

Bizi övenlerin tesiri altında kalmak da uygun değildir. İnsanların övmesiyle, yermesini bir kabul edenler makbul insanlardır. Birisini tenkit ettiğiniz zaman üzülmüyor, haktan ayrılmıyorsa, övünce de sevinmiyorsa, o kimse salih biridir. Övülmeyi sevmek felakettir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Övülmeyi sevmek, insanı kör ve sağır eder. Kusurlarını görmez olur. Doğru sözleri, verilen nasihati işitmez olur.)

Kısacası nefis övgülerle metihlerle azgınlaşır. Gururlanır, firavunlaşır ve cehennemi boylar İmam Ali Hazretleri konuyla ilgili olarak Nehcu’l Belağenin 216. Ayetinde şöyle buyurmaktadır:

إِنَّ مِنْ أَسْخَفِ حَالَاتِ الْوُلَاةِ عِنْدَ صَالِحِ النَّاسِ أَنْ يُظَنَّ بِهِمْ حُبُّ الْفَخْرِ وَيُوضَعَ أَمْرُهُمْ عَلَى الْكِبْرِ وَقَدْ كَرِهْتُ أَنْ يَكُونَ جَالَ فِي ظَنِّكُمْ أَنِّي أُحِبُّ الْإِطْرَاءَ وَاسْتِمَاعَ الثَّنَاءِ وَلَسْتُ بِحَمْدِ اللَّهِ كَذَلِكَ (نهج البلاغه، خطبه216)

Yetkililerin, salih insanlar nezdinde en aşağı sayılan durumları, kendilerini övülme sevgisine kaptırmaları, işlerini kibirlenerek yapmalarıdır. Beni övülmeyi seven, övgü duymak isteyen biri sanmanızdan nefret ederim. Allah’a hamdolsun ki böyle değilim. Eğer böyle demenizden hoşlanan biri olsaydım, yine de Allah’ın yüceliği ve azameti karşısında bu huydan vazgeçerdim.

Yine İmam hazretleri bu hutbenin diğer bir bölümünde kendisiyle yalakalık yapılmaması konusunda şöyle diyor.

فَلَا تُكَلِّمُونِي بِمَا تُكَلَّمُ بِهِ الْجَبَابِرَةُ وَلَا تَتَحَفَّظُوا مِنِّي بِمَا يُتَحَفَّظُ بِهِ عِنْدَ أَهْلِ الْبَادِرَةِ وَلَا تُخَالِطُونِي بِالْمُصَانَعَةِ وَلَا تَظُنُّوا بِي اسْتِثْقَالًا فِي حَقٍّ قِيلَ لِي وَلَا الْتِمَاسَ إِعْظَامٍ لِنَفْسِي (نهج البلاغه، خطبه216)

Zalimlere söylenen övgü dolu sözleri söylemeyin bana. Öfkeli kişilere söylenmeyen sözleri benden gizlemeyin. Benimle yalakalık ederek muaşeratta bulunmayın. Hakkı söylemenizin bana ağır geleceğini düşünmeyin. Beni büyüklerden saymayın. Zira hakkı duymak ve adil olmaya çağrılmak, nefsine ağır gelen kimseye, hak ve adaletle amel etmek daha ağır gelir.

Muttakiler hutbesinde de ifade edildiği üzere takva ehli yalakalık ve övgülerle karşılaştıklarında. Tedirginilk yaşarlar ve kendilerine olmaya ki fıravunlaşmaya doğru bir almaktayız demeye başlarlar.

Bunun için ben kendimi herkesten daha iyi tanırırm ve Allah ta beni benden daha iyi tanımaktadır derler. Devamında Allaha her türlü vesvese ve övgülerin getirdiği gurur ve kbirden Allaha sığınır ve şu üç şeyi talep ederler.

Allahım onların yalakalığından ve anlamsız övgülerinden dolayı beni hesaba çekme

Allah’ım onların düşündüğünden daha üstün bir makam bana ver

Allah’ım onların bilmedikleri günahlarımı da affet

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment