Konu: Muttakilerin şerleri kimseye
dokunmaz

 

Hamburg İslam
Merkezi Başkanı ve İmamı

Hüccetül İslam
Dr. Muhammed Hadi Müfettih

 

 

Hamd Alemlerin
Yüce Rabbi olan Allah’a olsun. Bizi doğru yola hidayet eden odur. Eğer O’nun
hidayeti olmasaydı doğru yola gelmeyecektik. Ona iman ediyoruz. Ona
güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz, Ona ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet
talebinde bulunuyoruz. Salat ve selam ise kalplerimizin mahbubu, nefislerimizin
munisi, günahlarımızın şefaatçisi ve hastalıklarımızın tabibi sevgili
Peygamberimiz Hatemul Enbiya, Rahmetenlilalemin Hz. Muhammed Mustafa ile
risaletinin ve ilminin varisi ve sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-i Beyti
ile mücadele ve dava arkadaşlarından seçkin Ashabının üzerine olsun. Allah’ın
rahmeti ve bereketi ise tüm Müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan
muhterem bacılar ve değerli kardeşlerin üzerine olsun

 

 

Muttakilerin on
birinci fazileti: Halk ile iyi geçinme

İnsanlık camiasının temel sorunlarından biri,
kanunlara saygı ve bağlılığın gösterilmemesi, kanunların adilane bir şekilde uygulanmaması
ve toplumun farklı katmanlarının haklarına saygı gösterilmemesidir. Bu sorun bir
çok bireysel, kavmi, bölgesel ve evrensel çatışma ve kargaşaların da asıl sebebini
teşkil eden asıl faktördür. Bu sorunun temelinde insanoğlunun kendi hak ve hukukuyla
yetinmeyip fazlasını talep etmekten kaynaklanmaktadır.

 

 Nefis terbiyesinden yoksun ve ihtiraslarına hakim
olmayan insanlarda, saldırganlık ve kanunsuzluk tutkusu farklı şekillerde kendisini
göstermektedir. İnsanları kontrol altına almak, kanuna muti kılmak, gerek ülkeler
düzeyinde ve gerekse uluslararası alanda bu mühimi gerçekleştirmek için birçok uluslararası
kurum ve kuruluş şekillenmiş bulunmaktadır. Bu cümleden birleşmiş milletler teşkilatı,
Bu teşkilata bağlı olarak insan hakları teşkilatı, uluslararası insan hakları
evrensel beyannamesi, uluslararası insan hakları mahkemesi, Esirler konvansiyonu,
Çocuk haklarını koruma teşkilatı UNICEF vs. Bütün bu kurum ve kuruluşlar
saldırganlar ve zorbalara karşı zayıfların ve ezilmişlerin haklarını temin
etmek için kurulmuşlardır.

 

Bu kurum ve kuruluşların istenilen başarıyı
elde etmemelerinin sebebini de, insanın kendi hakkıyla yetinmemesi ve fazlasını
talep etmekte aramak gerekir. Dini kaynakların insan hakkındaki tanım ve betimlemesi,
müminin başkalarının haklarına ihlal etmeyen ve saygılı davranan bir kimse olduğunu
göstermektedir. Kanuna riayet ve başkalarının haklarına saygılı davranılması dini
rivayetlerimizde farklı şekillerde ifade edilmektedir. Konuyla ilgili olarak İmam
Ali hazretleri şöyle naklediyor: “Peygambere müminin sıfatları hakkında sordum.
Başını eğdi, biraz düşündükten sonra tekrar başını kaldırıp şöyle dedi. Müminin
yirmi sıfatı vardır. Bunlardan herhangi birisi eksik olursa imanı kamil olmaz. Ya
Ali müminler söz verdiklerinde yerine getirirler, emin bilindiklerinde hıyanet
etmezler, konuştuklarında doğru konuşurlar, komşularını rahatsız etmezler,
komşu onlardan rahatsızlık görmez. Amali Saduk 547

 

 İslam’ın
talibi olduğu Medine-i Fazıla hakkındaki tasviri şudur: Böylesi bir toplumun
mensupları ve bireyleri yukarıda zikrettiğimiz sıfatlara haiz bulunmaktalar. Mezkûr
sıfatlara haiz bireylerden oluşan toplum da, gerçek anlamıyla, huzur, güven, sükunet
ve asayıştan bahsetmek mümkündür. Böylesi bir toplumda hukuk ihlalleri ve başkalarının
sınırlarına tecavüz söz konusu olmamalıdır böylesi bir toplumda. Çatışma, kavga
ve kargaşaların asgari düzeyde seyretmesi gerek. Peygamber efendimiz mümin ve müslim
hakkında şöyle buyurmaktadır. “Müslüman diğer müslümanların dillerinden ve elinden
selamette oldukları kimsedir. Mümin de insanların malları, canları konusunda kendisinden
emin oldukları kimsedir.” Muhtaru’l Ehadis Ennebevi, hadis 1276

 

Mestane haleti ruhiyede ustada sordum

Varlık ve yokluk hakkında beni agâh kıl

Üstadın cevabı bana şu oldu.

İnsanları eziyet etme kurtuluş budur

 

 

Allah Resulü nezdinde, insanlarla iyi geçinip,
rahatsız etmeyip haksızlık yapmayıp huzur ve asayişini bozmamanın değeri Allah yolunda
cihat etmekten daha fazladır. Konuyla ilgili olarak Ebu Zer el-Gaffariden varid
olan bir hadiste şöyle deniliyor: “Sordum Ey Allah’ın Resulü Allah’ın en
fazla sevdiği amel nedir? Resulullah buyurdu Allaha iman ve ondan sonra Allah yolunda
cihad etmektir. Devamında en faziletli mümin kimdir diye sorduğumda şöyle
dediler: Ahlakı en güzel olan mümin en kamil mümindir” İrşadu’l Kulub Deylemi
c 1. S 139.

 

 

Gününü gün etmekten kork

Adil olan Allaha ibadete koyul

Allahtan kork kimseyi rahatsız etme

Kurtuluş yolu budur, bunu bil yeter

 

 

Buna karşılık olarak en kötü insanların
kimler olduğu konusunda Resulullah şöyle diyor:

Peygamber efendimiz şöyle buyurdular:
İnsanların en kötü olanını size bildireyim mi?

Evet, Ya Resulullah dediler. “İnsanları
sevmeyen ve insanların da kendisini sevmediği kimsedir”

Bundan daha kötüsünün kim
olduğunu söyleyeyim mi size, evet ya Resulullah dediler.

Başkalarının hatalarını
affetmeyen, başkalarının mazeretini kabul etmeyen kimsedir.

Bundan da daha kötüsünün kim
olduğunu söyleyeyim mi? Evet ya Resulullah dediler.

Hayrı umulmayan ve şerrinden de güvencede
olunmayan kimsedir, dedi.

Men La Yahduruhul Fakıh c. 4. s 400

 

 

Yine konuyla ilgili olarak sevgili Peygamberimiz
şöyle buyurmaktadır: “ İnsanların en kötüsü şerrinden dolayı insanların kendisini
yalnızlığa terk ettiği kimsedir. Sahihi Buhar H. no: 5540

 

Bireylerinin toplumsal ilişkilerinde
Kur’ani öğretilere bağlılık gösterdiği bir toplum, barış, huzur ve güven toplumu
olur. Bu öğretilerden örnek babından bir kaçını hatırlatalım. “Ey iman
edenler akitlere sözleşmelere bağlı kalın Maide 1 . Yine bir başka
ayeti kerimede şöyle okuyoruz. “ Ey kavmim! Allaha kulluk edin, sizin O’ndan
başka hiç bir ilahınız yoktur. Rabbinizden size apaçık bir delil gelmiştir.
Ölçüyü ve tartıyı tam tutun, insanların mallarını eksiltmeyin ve düzeltilmesinden
sonra yeryüzünde tekrar bozgunculuk yapmayın.” A’raf 85 İnsanlar bu öğretilere
bağlılık gösterirlerse ıslah ve barış ve güzellikler hayata hakim olur. Nitekim
Adalet ki dinin temel amaçlarından ve insanlık yaşamıyla ilgili en önemli
husustur. Bu konuda bakın Yüce Mevla ne diyor: “Ey İman edenler! Sürekli
adaleti ayakta tutun; kendinizin, baba ve annenizin veya akrabalarınızın
aleyhine olsa bile, Allah biçin şahitlik edin. Hakkında şahitlik ettiğiniz kişi,
fakir de olsa, zengin de olsa Allah onlara dava taraflarının hakkına riayet
etmeye sizden daha layıktır. O halde nefsi isteklerinize uymayın kı yoksa haktan
uzaklaşırsınız. Eğer sözü değiştirir veya şahitlikten sakınırsanız, süphesiz Allah
yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” Nisa 135

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment