Hamburg İslam Merkezi Başkanı

 

Hüccetül İslam Dr. Muhammed Hadi Müfettih

 

Hamd
Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah’a olsun. Bizi doğru yola hidayet eden
odur. Eğer O’nun hidayeti
olmasaydı doğru yola gelmiyecektik. Ona iman ediyoruz. Ona
güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz, Ona ibadet ediyor ve Ondan
yardım ve medet talebinde bulunuyoruz. Salat ve selam ise
kalblerimizin mahbubu, nefislermizin munisi, günahlarımızın şefaatçısı
ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz Hatemul
Enbiya, Rahmetenlilalemin Hz.Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin
varisi ve sünnetinin muhafızı olan
mutahhar Ehl-i Beyti ile  mucadele ve dava arakadaşlarından
seçkin Ashabının üzerine olsun. Allah’ın rahmeti ve
bereketi ise tüm müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan
muhterem bacılar ve değerli kardeşlerin üzerine olsun

 

İmam Alinin muttakilerin özellikleri adlı hutbesinden

Davranışları mutevazidir

Muttakiler diğer insanlara karşı alçak gönüllü ve mutevazidirler.
Tevazu, Kur’anı Kerimde, hadislerede, ahlaki ve insani metinlerde üzerinde çokca
durulan çok önemli insani ve ahlaki bir erdem ve fazilettir. Tabiki tevazunün musbet
ve menfi boyutları vardır. Bunların farkında olmak gerek. İmam Caferi Sadıq konuyla
ilgili olarak şöyle demektedir: “Aklın kemali üç şeydedir. Allah için tevazu
göstermek alçak gönüllü olmak , Güzel bir yakine kavuşmak, hayrın dışında sükut
etmek.”   Biharu’l Envar c1. S 131.

 

Davranış için bu hutbede meşy kelimesi kullanılmıştır. Meşy kelimesiinin
sözcük anlamı yol yürümek, adım atmak, gezinmek, anlamına gelmektedir. Bu
sözcüğün kavramsal anlamı ise şudur: -Yaşam tarzı, gidilmesi gereken yol,
yaşamda kişinin adepte olduğu özel yaşam tarzı.- Her ne kadar İslam kaynaklarında
tevazu için farklı tanımlar bulunuyorsa da, Tevazunün sözcük ve kavramsal  anlamı tüm irfani ve ahlaki disiplinlerde
aynıdır. Dolayısıyla İslam kültüründe farklı özel bir tanım yapmaya çalışmanın
bir anlamı yoktur. Sözcük olarak tevazu; kendini küçük görmek demektir. Kavramsal
olarak; alçak gönüllü davranmak her türlü kibir guru, böbürlenme ve büyüklenmeden
uzak durmak demektir. Tevazu ile tezellül alçalmayı kabullanme arasında şöyle
bir fark vardır. Kişi gücü ve kuvveti olduğu halde, sanki zayıfmış gibi hareket
ediyorsa buna tevazu denilir. Tezellül ise gerçekten başkalaarı karşısında zaaf,
acziyet ve gevşeklik göstermektir. Kişinin kendi mahiyeti altında olan insanlara
karşı alçak gönüllü davranmasını  tevazu
için güzel bir örnek olarak verebiliriz.

 

Kur’anda Tevazu

Tevazu kelimesi Kur’anda gelmemiştir. Ancak bu anlama gelen başka
kelime ve kavramlar kullanılmıştır. Khuşu‘, ürperti ikhbat, yere kapanma,
gönülden boyun eğme kanatları germek, zillet v.s. Ancak dil bilimcileri bu kavramların
arasında ince anlam farklarının mevcut bulunduğu kanaatindeler..Bazılarına göre
tevazu, kişinin alçak gönülülüğünü yansıtan zahiri tavır ve davranışlardır. Khuşu‘
ise kişinin kendi içinde tevazuyu taşıması, hissetmesi ve yaşamasına denilir.

 

Övülmüş Tevazu.

1-Allah’a karşı tevazü göstermek.. Kur’anı Kerimde  bir kaç ayeti kerimede Allah’a karşı tevazüden
söz edilmektedir. Müminun suresi birinci ve ikinci ayeti kerimelerde konuyla
ilgili olarak şöye denilmektedir.

“Gerçekten müminler kurtuluşa ermişlerdir. Onlar namazlarında
huşu tevazu içerisindedirler. Konuyla ilgili olarak sevgili Peygamberimiz bir
hadislerinde şöyle buyurmaktadır.“ Kimin bedeninin huşusu kalbinin huşusundan daha
fazlaysa, bu nifaktır. Namazında sakalıyla oynayan birini gördiğinde şöyle  dedi: Eğer  kalbinde huşu olsaydı, azası da huşu içinde olurdu“

“Allah’tan kulları içinde ancak bilginler Rabbani alimler ürperti
duyar.“ Fatır 28

Konuyla ilgili olarak Hud suresi 23. Ayeti kerime de Yüce Allah
şöyle buyurmaktadır: “ Kuşkusuz iman edip salih amel işleyen ve rablerine gönülden
boyun eğenler, işte onlar cennetliktirler. Orada surekli kalırlar.“

 

Müminler karşı Tevazu:

Her yönüyle örnek ve mumtaz bir şahsiyet olan Peygamberin  müminlere karşı tevazusu ve şefkati de tüm
insanlık için bir erdem olarak zikredilmektedir. Bir başka ayeti kerimede ise
Allahın mahbubu olan insanların müminlere karşı tevazusundan  Yüce Allah övgüyle söz etmektedir. Bu ayetler bir
açıdan da yöneticilerle yönetilenler ve toplum bireyleri arasındaki ilişkilerin
ahlaken nasıl olması gerektiğine ışık tutmaktadır.

 Kur’anın  öngördüğü bir toplumda tevazu, alçak
gönüllülük,  kıbir ve gurudan uzak durma ruhiyesi
toplumun tüm birey ve katmanlarına hakim olmalıdır. Peygamberimize ve şahsında tüm
iman ehline Rabbimiz tevazü bağlamında şu çağrıda bulunmaktadır. “ Muminlerden
sana tabi olanlara kanatlarını ger „ kanat germekte, kinaye olarak alçak gönüllü
davranmayı ifade etmektedir. Hicir suresi 88. Ayeti kerimede ise  şöyle denilmektedir.

“Sakın kafirlerin bazı kesimlerini yararlandırdığımız
şeylere göz dikme, onlardan dolayı üzülme ve müminlere karşı mütevazi davran.“
Dininden dönenlerin yerine Allah getirceğini vaadettiği  kavmin özelliklerini  anlatırken şöyle buyurmaktadır.“Ey İman
edenler! Sizden kim dininden dönerse, Allaha bir zararı dokunmaz Allah öyle bir
topluluk getirir ki, o onları sever, onlar da onu sever, müminlere karşı alçak gönüllü
ve  kafirlere karşı sert ve onurludurlar.
Allah yolunda savaşırlar ve hiç bir kınayıcının kınamasından da korkmazlar.“ Furqan
suresinde de Rahmanın kullarının özellikleri ve diğer insanlarla ilişki şekli  analatılırken Yuıce Allah şöyle buyurmaktadır.
“Rahmanın kulları yeryüzünde yumuşak ve mutevazi olarak yürürler va cahiller onlarla
konuştuğunda selam derler.“ Bütün müfessirler  bu ayeti celileyi, inanan insanların, her
türlü kibir, büyüklenme ve böbürlenmekten kaçınmaları yönünde yorumlamışlardır.
Buradakai “meşy“ kelimesi sözcük anlamıyla yürümek anlamında ise  kavramsal olarak yaşam tarzı ve tolumsal
ilişki biçimi  şeklinde yorumlamışlardır.

 

Anne ve babaya karşı Tevazu

Kur’an tüm insanları anne ve babalarına karşı mütevazi olmaya
çağırmaktadır. Konuyla ilgili olarak Isra suresi 23-24. Ayeti kerimelerde Yüce Allah
şöyle buyurmaktadır.

Rabbin kendisinden başka kimseye ibadet etmemenize, anne ve babaya
iyilik etmenize hükmetti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılık dönemine
ulaşırsa, onlara of bile deme, onları azarlama ve onlara güzel söz söyle.
Şefkatle onlara tevazu kanadını ger ve,“Rabbim çocukken beni yetişdirdikleri gibi
sen de onlara merhamet et.“de

 

Anne ve babaya karşı tevazu için Kur’an‘ın kullandığı ifade
alçak gönülülüğün azami derecesini yansıtmaktadır. Müminlere karşı tevazuden söz
edilirken kanatlarını ger ifadesi kullanılmıştır. Ancak anne ve babaya karşı tevazu
ifade edilirken“ Şefkatle tevazu kanadını ger“ ifadesi kullanılmıştır. Bu ifade
azami tevazu demektir. Birinci ifadede müminlere kanatlarını ger, onları himaye
et. Ancak zimnen bu cümlede bir büyüklük ve güçlülük iması da vardır. Toplum yöneticisine
yaraşır  bir büyüklük ve güçlülük. Ancak tevazü
ile şefkat kanatlarını germekte bu ima söz konusu değildir. Çocukların ebeveyne
karşı nasıl davranmaları gerektiğini, bu cümleden daha güzel bir şekilde ifade
etmek zordur.

 

Övülmüş olan tevazu insanı dünya ve ahirette yüceltir.
Nitekim sevgili Peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır.

Kim Allah için tevazu gösterirse Alah onu yüceltir.

Bu hadis bütün muteber hadi kitaplarında mevcut bulunmaktadır.

 

Kınanmış olan tevazu

Şu hususa dikkat etmek gerek tevazu ile zillet farklı konulardır.
Bunları birbirine karıştırmamak gerek. İmam Huseyin a.s ‚ın -Heyhat minnaz
zille, Zillet bizden uzaktır.

Şiarı ve söylemi tüm müslümanlar içindir. Mümin hiç bir zaman
onur ve haysıyetini başkasına çiğnetmez.  Onur Allah’ın Resulünün ve müminlerindir. Mümin
başka hata ve günahlar işleyebilir. Ancak zillet ve onursuzluğu hiç bir şekilde
kabul etmez.

 

Sevgili peygamberimizden varit olan hadisler. Açık bir dille
bazı insanlara karşı  mütevazı davranmaktan
bizi alıkoymaktadır.

 

Gururlu insanlara
karş tevazu

Bu cümleden,
-Gururlu insana karşı tevazu zillet ve tekebbür ise tevazu sayılmıştır.

Ümmetimin  mütevazilerine karşı mutevazı ve kibirli olanlarına
karşı kibirli davranın.

 

Zenginler ve güçlülere karşı tevazu

İmam Ali  fakir  olan insanların güç ve servet sahibi insanlara
karşı mütevazı davranmaları konusunda şöyle buyurmaktadır.

-Ne mutlu bir eksiklik ve noksanlığa binaen tevazu etmeyen kimseye

-Bir zengine zenginliğine binaen  tevazu gösteren insanın dininin üçte biri gitmiştir.

İmam hazretleri zenginlerin fakirlere karşı mutevazi davranmaları
konusunda şöyle  buyurmaktadır.

-Bir zengine gelip zenginliği için tevazu gösteren kimsenin,
dininin üçte ikisi gitmiştir.

Zenginlerin fakirlere karşı tevazu göstermeleri konusunda da
 İmam Hazretleri şöyle buyurmaktadır.

-Allah nezdinde bir makam elde etmek için bir zenginin
fakirlere karşı tevazü göstermesi ne güzeldir.

 

 

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment