Hamburg İslam Merkezi Başkanı

 

Hüccetül İslam Dr. Muhammed Hadi Müfettih

 

 

Hamd Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah’a olsun. Bizi doğru yola hidayet eden odur. Eğer O’nun hidayeti olmasaydı doğru yola gelmiyecektik. Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz, Ona ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet talebinde bulunuyoruz. Salat ve selam ise kalblerimizin mahbubu, nefislermizin munisi, günahlarımızın şefaatçısı ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz Hatemul Enbiya, Rahmetenlilalemin Hz.Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin varisi ve sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-i Beyti ile  mucadele ve dava arakadaşlarından seçkin Ashabının üzerine olsun. Allah’ın rahmeti ve bereketi ise tüm müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan muhterem bacılar ve değerli kardeşlerin üzerine olsun.

 

 

Muttakiler Hutbesi

Hammam Hutbesiyle meşhur olan Muttakiler Hutbesi, İmam Ali Hazretlerine aittir. Muttakilerin özelliklerini anlatır. Bu hutbe Nehc-ul Belağede bulunmaktadır.

 

اَمّا بَعْدُ، فَاِنَّ اللّهَ سُبْحانَهُ وَ تَعالى خَلَقَ الْخَلْقَ حينَ خَلَقَهُمْ غَنِيّاً عَنْ طاعَتِهِمْ، آمِناً مِنْ مَعْصِيَتِهِمْ، لِأنَّهُ لاتَضُرُّهُ مَعْصِيَةُ مَنْ عَصاهُ، وَ لاتَنْفَعُهُ طاعَةُ مَنْ اَطاعَهُ.

فَقَسَمَ بَيْنَهُمْ مَعايِشَهُمْ، وَ وَضَعَهُمْ مِنَ الدُّنْيا مَواضِعَهُمْ.

 

“Münezzeh ve yüce olan Allah, mahlûkatı yarattı; yarat­tığı zaman onların itaatlerinden müstağni ve günahların­dan da güvende idi. Çünkü isyan edenin isyanı ona zarar vermediği gibi, itaat edenin itaati de ona fayda vermez. Hamd ve senadan sonra İmam hazretleri hutbesine şu cümle ile başlamaktadır:

 

İmam Hazretleri Alalh’ın üç sıfatına değinmektedir. Bu cümleden khaliqiyet, razıqiyet ve adalet. Bu üç isim hakkında konuşmak istersek saatleri alır. Şimdilik bu husus hutbemizin konusu değildir. Muttakilerin vasıflarına değiniyor ve onların bu dünyada lutüf ve fazilet ehli olduklarını söylüyor. İmam onların fazilet ve erdemlerini tek tek beyan buyurmaktadır.

 

İlk erdemleri: Doğru konuşmak

Yerli yerinde konuşurlar ve hakkı söylerler. Doğru konuşmak ve hakkı söyleyip hakikatı haykırmak bir bir çok ayeti kerime ve hadisi şeriflerde vurgulanmıştır. Hace Nesiruddin Tusiye isnat edilen bir şiirde  şöyle denmektedir.

 

 

Az konuş ve maslahat dışında konuşma

Sormadıkça, sen önceden konuşma.

Baştan sana iki kulak bir dil vermişler

Yani iki işitt de, birden fazla söyleme

 

İmam hazretleri, oldukça sevdiği bir  din kardeşinin Ebu Yer vasıflarını sayarken şöyle diyor. İmam Ali bu Allah için sevdiği kardeşinin vasıflarını anlatırken konuşma ile ilgili dört hususa dikat çekmektedir.

Eskiden bir ilahi kardeşim vardı, çoğu zaman susuyordu, konuşunca konuşmacılara üstün geliyor. soranların susuzluğunu marifetinin berraklığıya gideriyor. Söylediği şeyi yapar yapmadığı şeyi söylemezdi. Sözde mağlub olsada susmakta mağlub olmazdı. Duymayı konuşmaktan daha çok isterdi.

 

 

 

Söz ve söylem toplumda çok yıkcı etkiler geride bırakabilir. Aile ve toplumdaki bir çekişm ve sürtüşmenin kaynağı iğneleyici ve rahatsiz edici sözlerdir. Bunun için Yüce Mevla Kur’anı Kerimde defalarca “ Güzel söz söyleyin„ diyor. “ Kullarıma de ki: En güzelş olanı söylesinler. Çünkü şeytan aralarını bozar. Şeytan insanın ap açık düşmanıdır.„ Kur’anı Kerim Resulü ekremin güzel konuşması ve davranması  konusunda şöyle buyurmaktadır. “ Allah’ın merhameti ile onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer sert ve katı yürekli olsaydın etrafından dağılırlardı. O halde onları affet, onlar için bağışlama dile ve işlerde  onlara danış. Ancak karar aldığında artık kararını uygula ve Allah’a tevekkül et. Şüphesiz Allah kendisine tevekkül edenleri sever.„ Al-i İmran 159 Sadece doğru konuşmak yeterli değildir. Yalan söz ne kadar kötü ise, yersiz ve münasebetsiz olarak söylenen söz de o kadar tehlikelidir. Yersiz söz menfi ve yıkcı sonuçları beraberinde getirir. Mevlananın ifadesiyle:

 

Gözlerini kapatan kavim ne zalimdir.  Yani gözlerini kapatıp düşünmeden ağzını açanlar

Sözleriyle bir alemi yaktılar

Bir söz alemi viran eder

Uyumuş tilkileri aslan kılar

 

Emiru’l Müminin Ehl-i Beytin Fazileti konusunda şöyle buyurmaktadır.“Onlar konuştuklarında doğru konuşurlar. Sessizlikleri çaresizlik veya cebre binaen değildir. İnsan kendi nefsi ve iradesini kontrol altında tutmak durumundadır. Eğer bir yerd insan arzı endam etmek için konuşmak istiyorsa, herhangi bir konuşmamakla payimal olmuyorsa sükuneti tercih etmelidir. Sevgili peygamberimiz konuyla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır. “İnsanın kalbi düzelmedikçe imanı düzelmez, insanın dili de düzelmedikçe kalbi düzelmez. „ Lokmanın oğluna tavsiyesi şöyle: “Konuşmak gümüş ise sükut altındır„

 

Bir çok günah yersiz söz ve konuşmalaradan kaynaklanmaktadır. Dil için bir çok günah sayılmıştır. Bu cümleden yalan, ğıybet, laf dolaştırma, dedikodu, arkadan çekiştirme v.s. Eğer insan kendi diline hakim olursa, bir çok günahtan güvende olacaktır.. İmam Ali hazretleri Nehc-ul Belağedeki 176. Hutbede bu konuda şöyle diyor.

“Allah’a andolsun ben, dilini korumadıkça sakınan kula bu sakınmanın fayda verdiğini görmedim. Mümünün dili kalbinin arkasında, munafığın ise kalbi dilinin arkasındadır. Mümin bir söz söylemek istediğinde kendi kendine düşünür. Hayır sa söyler şer ise vazgeçer. Munafık ise, kendisine ne getireceğini ve ne götüreceğini düşünmeden diline geleni söyler. Allah Resulü bir kulun dili doğrulmadıkça kalbi, kalbi doğrulmadıkça da ımanı doğrulmaz„ buyurmuştur.

 

 

 

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment