نماز جمعه

Tarih: 18.12.2015

Hatip: Hamburg İslam Merkezi Başkanı Ayetullah Ramazani

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah’a
olsun. Bizi doğru yola hidayet eden odur. Eğer O’nun hidayeti
olmasaydı doğru yola gelmiyecektik. Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül
ediyoruz, Ona ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet talebinde bulunuyoruz. Salatve
selam ise kalblerimizin mahbubu,nefislerimizin munisi, günahlarımızın şefaatçısı
ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz Hatemul Enbiya, Rahmetenlilalemin
Hz. Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin varisi ve sünnetinin muhafızı olan
mutahhar Ehl-i Beyti ile mucadele ve dava arakadaşlarından seçkin Ashabının üzerine
olsun. Allah’ın rahmeti ve bereketi ise tüm müslümanların ve bilhassa burada hazır
bulunan muhterem bacılar ve değerli kardeşlerin üzerine olsun.

Ahlaki hukuka
riayet, nefsin terbiyesine önemli bir katkı sağlar ve insan güç ve kuvvelerini dengeler.
Organların hakları konusunda şu noktanın altı önemle çizilmiş oldu. İnsanın her
organının bir hakkı vardır, ifrattan ve tefritten kaçınmak için bu hakların tanınması
ve bilinmesi lazım. Teveccüh edilmesi gereken kuvve ve organlardan biri de kuvvei
şeheviyedir cinsellik güdüsü . İslam bu konuda da ifrat ve tefritten kaçınılması
gerektiğini emir buyurmaktadır. Bu kuvvede diğer kuvveler gibi terbiye edilmeli,
dengelenmeli ve kontrol altına alınmalı.

Maalesef
bu kuvve de, insanlık tarhinde ifrat ve tefritle karşılaşmıştır. Ve her toplumda
bir çok sorunlara sebebiyet vermiştir. Bu kuvve hakkında iki yaklaşım varolagelmiştir.
Bu yaklaşımlardan biri cinsi özgürlüğü tervic eden diğeri ise cinselliği bastıran
bir yaklaşım. Bu güne dek bu iki zıt yaklaşım süre gelmiştir. Bu iki yaklaşımda
dengesizlik ve keşmekeşlikten başka bir şeyi beraberinde getirmemiştir.. Hatta bazıları
tüm ahlaki sapıklıkların ve ruhi psıkozların kaynağının cinsi üçgüdü olduğunu söylemekteler.
Bu yaklaşımı savunanlar, toplumsal veya dini geleneksel nedenlerden veya başka faktörlerden
dolayı cinsi temayüllerin baskı altına alınmasıyla insanlık camiasında bir çok sorunun
baş göstereceğine inanmaktalar.

Bu duyguların
sindirilmesi sinirsel dengesizlikler ve ruhi sarsıntılara ve arızalara sebebiyet
verebilir. Bu da psikolojik hastalıklara yol açar. Tabiki insanların karşılaştıkları
sorunlarda maddi, toplumsal, ekonomik ve çevresel ilişkileri ve amilleri görmezlikten
gelemeyiz. Tabiki bazı psikologlar ve toplum bilimcileri, cinsi üçgüdünün ruhi,
fiziki veya toplumsal kriz ve sıkıntıların oluşmasında ki rolünü çokca abartmaktalar.
Bazı bilim adamları ve dini şahsiyetler de bu güdünün bu sorunların ve hatta krizlerin
oluşmasında cinselliğin sanki hiç bir rolü yokmuş gibi bir yaklaşım sergilemekteler.
Her iki yaklaşım da isabetli ve itidalden uzak. İnsanlık tarihine ve insanlık ile
ilgili psikolojik ve toplumsal olayların akış seyrine bir göz attığımızda, sorunların
aslı sebebinin yanlızca cinsi güdünün ihmali veya sindirilmesi olmadığını görerceğiz..
Fakirlik, işszilik, adaletsizlik ırki ve dini ayrımcılık gibi faktörler bir çok
çeit toplumsal kargaşanın ve psıkolojik sarsıntı ve dengesziliklerin nedeni olmuştur.
Hatta bazen de cinsellikte aşırı gitmek ruhi ve psıkolojik sorun ve bozukluklara
neden olmaktadır.

Bu konular
hakkında sağlıklı sonuçlar almak ve doğru tespit ve saptamalarda bulunmak için bir
çok araştırmalarda bulunup, bir çok çeşit oturum düzenleyp cinsellik konusunu tüm
yönleriyle ele alıp incelemek gerek. Bu konuda aşırılık nasıl fert ve toplumun sağlığı
için tehliklei ise aynı şekilde ihmal ve bastırılması da birey ve toplum için ciddi
tehditleri beraberinde getirebilir. Maalesf bazı filozoflar ve ahlak alimleri cinsi
ilişkiyi hayvani bir davranış niteleyip iğrençliği ve pest oluşu üzerinde durmuşlardır.
Bazıları daha aşırı gidip şu sloganı dillendirmişlerdir.

“Evlilik
ağacını, bekarlık baltasıyla kökünden keselim” Böylesi bir yaklaşım düşünün
eğer uygulanmış olsaydı, insanlık nesli kurumuş olurdu. Evlilik olmasaydı bir çok
insan bu dünyaya gelmez ve elde ettikleri kemalata kavuşmuş olmayacaklar ve bunlardan
mahrum kalacaklardı. Bu yaklaşım hem tabii kanunların, hem ibrahimi dinlerin ve
hem de ilmi kanunların hilafınadır.

Şehvet Hakkı

İslam hiç
bir zaman insanların cinsi güdü veya duygularının bastırılmasını tavsiye etmemiştir.
Bu duyguları doğru ve sağlıklı bir şekilde yönlendirip kontrol etmenin gerekliliği
üzerinde durmuştur. Buna binaendir ki Kur’anı Kerim bu konuda şöyle buyurmaktadır.

“Onlar
iffetlerini korurlar, Sadece eşleri ve sahip oldukları cariyeleri bunun dışında,
çünkü bunlarla ilişkiye girmekten dolayı kınanmazlar. Kim bu sınırların ötesine
geçmek isterse, işte onlar haddi aşanlardır.” Mü’minun 5.6.7

Cinsi garize
güdü çok serkeş olduğu için, İslam evlilikle bununun dengelenmesi ve kontrol edilmesini
emretmiştir. Buna binaendir ki İmam Seccad hazretleri Şehvet garizası hakkında şöyle
buyurmaktadır:

“Fercin
tenasül uzvunun senin üzerinde olan hakkkı, onu sana helal olmayan şeylerden koruman
ve gözü kapatmakla onun kontrolüne yardımcı olmandır. Zira gözü helal olamayan şeylere
kapamak, ölümü çok anmak ve nefsi Allah’ın azabıyla tehdit edip korkutmak, onu korumak
için en iyi yardımcılardandır. Güç ve kuvvet ancak Allahtandır.” Tuhefu’l Ukul
251

Haramdan
korunmanın en önemli yollarından biri namahremden gözü muahafaza etmektir. Ölümü
sürekli olarak hatırlatmak ta haramdan ve cinsi ahlaksızlıktan korunmak için önemli
bir destek olur. Çünkü insan azapla tehdit olunduğunda kendini daha iyi kontrol
eder ve azaba düşmemeye çaba gösterir. Buna binaendir ki İslam evliliği yaşamın
en önemli dinamiği ve yapısı olarak görmektedir. Nitekim konuyla ilgili olarak Resulü
Ekrem şöyle buyurmaktadır: “İslam dininde aile binasından Allaha daha sevimli
olan başka bir bina inşa edilmemiştir. Men la yahduruhu’l Faqih c 3. s 373

İffet ve
ahlakın korunması için evlilik çok iyi bir örtüdür. Nitekim Kur’an eşleri birbirleri
için bir örtü ve elbise olarak tanımlamaktadır. “Onlar sizin için bir elbise
ve sizler de onlar için bir elbisesiniz.” Bakara 187

Burada tabiki
evlilik insanları kesinlikle kötülüklere ve günaha düşmekten muhafaza eden, pak
ile temiz tutan bir elbiseye benzetilmiştir. Allah resulü başka bir hadisinde şöyle
buyurmaktadır: “Allah’ın huzuruna pak ve temiz olarak çıkmak isteyen kimse, kendisini
günahlardan temiz tutan bir eşle O’nun huzuruna çıksın” Aynı kaynak c 3. S
385

“Kadınlardan
yüz çevirip gece ve gündüz namaz kılıp, oruç tutup inzivaya çekilerek temiz ve iffetli
kalacaklarını zannedenlere Peygamber Efendimiz şu cevabı vermektedir. “Siz kadınlardan
yüz çeviriyorsunuz? Halbuki ben onlarla oluyorum, gündüzleri yemek yiyiyorum ve
geceleri namaz da kılıyorum. Benim sünnetimden yüz çeviren benden değildir.”
İslam nasılki bekar kalmayı mekru görüp ondan nehiy ediyorsa, aynı şekilde cinsi
ihtiyacın haram yollarla temin edilmesini de şiddetle haram kılmıştır. Buna binaendir
ki haram cinsi ilişkiler konusunda Yüce mevla şöyle buyurmaktadır: “Zinaya
da yaklaşmayın. Çünkü o pek iğrençtir ve kötü bir yoldur”. İsra 32

Zinanın haram
oluşu ve bu yoldan cinselliğin doyurulmasının yasaklanmış olmasının bir çok hikmeti
mevcut bulunmaktadır. Birincisi aile yuvası dağılır ve hercu merce uğrar. Nesepler
ve soylar karışır. Eşler arası karşılıklı güven ve sevgi sarsılmış, aile ve topluma
ahlaksızlık hakim olmuş olur. Bireysel ve toplumsal sorunlar ve kargaşalıklar artmış
olur. Şehvet perestler elin ırzı ve namusuna tecavüz ederek bin bir cinayete sebebiyet
vermiş olurlar. Cinsi sapıklıklar çoğalır. Zina bir çak hastalıkların da sebebidir.
Zina ilahi rahmet ve bereketin kesilmesine yol açar. Zina insanlık neslinin kesilmesine
de sebep olur. Nitekim bu gün dünyanın bir çok yerinde buna tanık olmaktayız.

Bazıları
evliliğe, sadece cinselliğin doyumu açısından bakmaktalar. Halbuki evlilik muesesesini
sırf bu maksat için düşünenler büyük bir hata ve yanılgı içindedirler. Eviliğin
ana hedeflerinden bir de insanlık neslini idame ve muhafaza etmektir. Öte yandan
insanlar aile muesesesindeki sorumluluk ve yükümlülüklerini yerine getirerek rüşd
ve kemallerine katkı sağlayabilirler. Zinanın dünya ve ahirette bir çok çeşit zarar
ve ziyanı mevcut bulunmaktadır. Resulü Ekrem İmam Aliye yaptığı bir tavsiyede şöyle
buyurmaktadır: “Ya Ali Zinada altı kötülük mevcut bulunmaktadır. Bu kötülüklerden
üçü dünya ve üçü de ahiret ile ilgililidir.”

Dünyayla
ilgili olan üç hususa gelince:

“İnsanların
yüzünden safa ve nuraniyeti götürür. Ölümü çabuklaştırır. Rızkı keser. Ahiret ile
ilgili kötülüklere gelince: Allahın gazabı, Hesabın zorluğu, cehennem ateşine giriş.” Men La
Yahzuruhu’l Faqih c 4. S 367
 

 


Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment