نماز جمعه

Tarih: 18.09.2015
Hatip: Hamburg İslam Merkezi Başkanı
Ayetullah Ramazani

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd Alemlerin Yüce Rabbi
olan Allah’a olsun. Bizi doğru yola hidayet eden odur. Eğer O’nun hidayeti olmasaydı
doğru yola gelmiyecektik. Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz,
Ona ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet talebinde bulunuyoruz. Salatve selam
ise kalblerimizin mahbubu, nefislerimizin munisi, günahlarımızın şefaatçısı ve hastalıklarımızın
tabibi sevgili Peygamberimiz Hatemul Enbiya, Rahmetenlilalemin Hz. Muhammed Mustafa
ile risaletinin ve ilminin varisi ve sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-I Beyti
ile mucadele ve dava arakadaşlarından seçkin Ashabının üzerine olsun. Allah’ın rahmeti
ve bereketi ise tüm müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan muhterem bacılar
ve değerli kardeşlerin üzerine olsun.

Başta kendi nefsim olmak
üzere hepinizi İlahi takvaya, Allah’ın emirlerine sarılmaya ve yasaklarından ise
kaçınmaya davet ediyorum. Takva en iyi azık cennetin anahtarı ve cehennem ateşine
karşı ise koruyucu siperdir.

 Onlarca hafta süren, İslam açısından insan hakları konusunun akabinde
İslamın genel anlamıyla hukuk olmak üzere ahlak hukuku ile ilgili ahkam ve öğretilerinin
daha fazla açıklık kazanması için İmam Zeyn-ul Abidin a.s ’ın Hukuk Risalesine
değinmeyi uygun bulduk. Bu risalenin güçlü ve sahih içerik ve muhtevası, bu risalenin
sened silsilesi hakkında incelemede bulunmamıza gerek bırakmamıştır. Hukuk risalesinde
varit olanlar farklı kitaplarda bu cümleden Tuhef-ül Ukulda zikredilmiştir. İmam
Hazretleri bu risalede insanın ahlaki ve manevi hayatında çok önemli bir rol ifa
eden elliden fazla hakka değinmektedir.

Hukuk risalesinde ele alınan
ilk hak Yüce Rabbimizin kulları üzerindeki hakkıdır. Bütün haklardan daha büyük
olan Allah’ın kulları üzerindeki hakkına gelince: “Ona ibadet etmen, hiç bir
şeyi Ona ortak koşmaman, Allah’ın bu hakkını, ihlas ile itaat edip kulluk vazifenle
yerine getirdiğinde, Allah dünya ve ahiret işlerinin rayına oturtulmasında sana
kifayet edeceğini kendisine vacip kılmıştır.” Bu hakkın izahatında
şunu söyleyebiliriz ki, ilahi Peygamberlerin tüm insanlığa yönelik temel öğretilerinin
başında Allah’a itaat ve tağutlardan uzak durma gelmektedir. Konuyla ilgili olarak
Rabbimiz Nahl suresi 36. Ayeti kerimede şöyle buyurmaktadır.

 “Her ümmete “ Allaha ibadet
edin ve tağuttan kaçının” diye bir peygamber gönderdik. Onlardan bazılarını
Allah hiadayete erdirdi ve bazıları da sapıklığı hakkettiler. Öyleyse yeryüzünde
gezin ve yalanlayanların sonunun nasıl olduğunu görün.” Nahl 36

Allaha yönelişin fıtri bir husus
olduğu apaçıktır. Bu eğilim her insanın derununda ve yapısında mevcut bulunmaktadır.
Sevgili Peygamberimiz konuyla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır “Her doğan islam
fıtratı üzerine doğar” Kafi c 2. S 13 Bu eğilim Allah’ın insanın derununa,
hilkatine yewrleştirmiş olduğu ve ömrünün sonuna kadar kendisiyle eşlik edecek olan
en pak ve mukaddes bir eğilimdir.

Tabiki günahlarla ve kötülüklerle
iştiğal etmekten ve zulüm ile küfre bulaşmaktan dolayı bazı insanlarda bu eğilimin
paslanarak işlevini yitirmiş olması ve sonuç olarak bu insanların Allah’ın varlığından
tutun ilahi peygamberlerin hakkaniyeti ve ilahi adalet mehkemesinin ahirette kurulmasını
inkar etmeleri mümkündür. Fıtri olan bu duygu ve ilahi yöneliş, insan ciddi sıkıntılarla
karşılaştığında ve her taraftan ümidin kesilmiş olduğu bir durumda daha fazla kendisini
göstermiş olur. Ateist olan insanlar dahi her taraftan ümidin kesilmiş olduğu bir
hal ve durumla karşılaştıklarında, Allaha yönelir, Ona ferzad eder ve ondan yardım
talebinde bulunurlar. Kur’anı Kerim bu haleti ruhiyeyi farklı bir kaç ayeti kerimede
çok veciz bir beyanla dile getirmektedir. Peygamberlerin gönderiliş hedeflerinin
başında, fıtri olan bu misaka insanları çağırmak ve bu misaka bağlılığın insan hayatındaki
hayati önemin anımsatmaktır. Nitekim Emir-ul Müminin İmam Ali Hazretleri konuyla
ilgili olarak şöyle buyurmaktadır. “Böylece Allah onları fıtri misaka bağlılığa
çağırmak için elçilerini ard arda onların arasında gönderdi” Nehc-ul Belağe Hutbe
1

 

Öte yandan Allaha yaklaşmak
ve Onun dostlarından olmak isteyen insanlar için, fıtrat Allah’ın varlığı ve birliğine
delalet ve tanıklık eden en büyük nişanelerden biridir. Fıtrat ile ilgili İmam Caferi
Sadık hazretlerinden varit olan bir rivayette şöyle denilmektedir: “Adamın biri
İmam Sadık a.s ’ın huzuruna çıktı, Allah ile ilgili bilgi malumatıyla ilgili şaşkınlık
ve çıkmazını dile getirip şöyle dedi: Ben bu konuda bir çok kimseyle konuşmuşum
ama kimse beni bu konudaki şübhe ve çıkmazımdan kurtaracak ikna edici bir cevap
bana vermiş değil. İmam hazretleri kendisine ey Allah’ın kulu şimdiye kadar hiç
gemiyler yolculuk yaptın mı? Evet dedi. Gemi yolculuğunda hiç gemi batma tehlikesiyle
karş karşıya kaldı mı? Evet dedi. Herkesten ve her taraftan kurtuluş için umudun
kesildiği zaman, kalbinin derinliklerinden seni kurtaracak olan her hangi bir güce
yönelp ferzad edip yalvardın mı? Evet dedi. İşte mutlak güç ve kuvvet olan Allah
budur.” Bihar-ul Envar c 89 s 232

İmam Seccad Allah’ın fıtri olan
hakkıyla ilgili kısa beyanının devamında şöyle diyor: ”Ona ibadet ve itaat etmen
ve Ona ortak koşmaman gerek.” Ubudiyetin özü Allah’ın emir ve yasaklarına boyun
eğmek ve Onun sonsuz güç ve kudreti konusunda kendini güçsüz ve onun zenginliği
karşısında kendini fakir görmek ve onun yaşam için belirlediği sınırları aşmamak
kalben ve kalıben onu tazim etmek ve onun dışındaki tağuti güç ve otorıtelerin veya
nefisn kulluğundan uzak durmaktır. İbadet ve kulluk Allaha mahsustur. Buna binaendir
ki Rabb-ul Alemin şöyle buyurmaktadır. “Bana ibadet et, beni hatırlamak için
namaz kıl” Taha 14 Başka bir ayeti kerimede de Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
“Ancak bana ibadet etsinler diye cinleri ve insanları yarattım” Zariyat
56

Kur’an ibadet ve kulluğu yaratılışın
asıl maksadı olarak sunmaktadır. Çünkü kulluk ve ibadet vasıtasıyla insan varlığının
kaynağı olan Rabbbinin rızasını tahsil edp ona doğru yol alıp Onu tanıma ve onunla
yşama fırsatı yakalamış olur. “Ez insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize
kulluk edin umlurki takvalı kötülüklerden korunmuş olursunuz. Bakara 21

İslam dininde Allah rızası ve
başkalarının faydası için yapılan her şey ibadettir. Allah’ı bilmek ve tanımaktan
tutun, onun nimetlerine şükür ve helal dairede çalışıp çabalamak, ilim tahsil etmek,
başkalarına faydalı olmak, akraba ve yakını gözetmekten tutun tüm güzel insani ve
ahlaki davranışlar ibadet kategorisinde değerlendirilmektedir. Tabiki ibadetin özü
dua ve Duanın en güzel şekli de namazdır. Namaz da haddi zatında insanı güzel erdem
ve faziletlerle donatır ve rezaletler ve kötülüklerden uzak tutar ve insanın Allah
hakkındaki bilgi ve marifetini artırıp insanı Arifi billah kılar.

İslami ahkam ve öğretilerden
anladığımız şudur: İnsan bütün amel hareket ve davranışlarının ibadet rengi kazanması
için çaba göstermelidir. Namaz, oruç, sadaka, halka hizmet ibadet olduğu gibi bir
alimin yüzüne bakmak veya anne ve babanın yüzüne bakmak ta ibadet sayılmaktadır.
Konuyla ilgili olarak Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır: “Alimin yüzüne
bakmak ibadettir. Adil olan bir öndere imama bakmak ibadettir, Anne ve babanın
yüzüne sevgi ve merhametle bakmak ibadettir, Allah için sevdiğin bir kardeşinin
yüzüne bakman ibadettir” Amali . s 454

İbadet hususunda en önemli olan
husus bunun bilinçli, şuurlu ve alimane bir şekilde gerçekleşmesidir. Kişi ibadetinde
ifrat ve tefritten sakınmalıdır. İbadete huzur,yakarış,yalvarış ve konzentrasyon
hakim olmalı ve ubudiyetin ruhu tüm hal, hareket ve davranışlarda kendisini göstermiş
olmalı.

 

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment