Tarih: 17.07.2015
Hatip: Hamburg İslam Merkezi Başkanı Ayetullah
Ramazani
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd
Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah’a olsun. Bizi doğru yola hidayet eden
odur. Eğer O’nun hidayeti olmasaydı doğru yola gelmiyecektik.
Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz, Ona
ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet
talebinde bulunuyoruz. Salat ve selam ise kalblerimizin mahbubu,
nefislerimizin munisi, günahlarımızın şefaatçısı ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz
Hatemul Enbiya, Rahmetenlilalemin Hz.
Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin varisi ve
sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-i Beyti ile mucadele
ve dava arakadaşlarından seçkin Ashabının üzerine olsun.
Allah’ın rahmeti ve bereketi ise tüm
müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan muhterem
bacılar ve değerli kardeşlerin üzerine olsun.
Başta kendi nefsim olmak üzere
hepinizi İlahi takvaya, Allah’ın emirlerine sarılmaya
ve yasaklarından ise kaçınmaya davet ediyorum.
Takva en iyi azık
cennetin anahtarı ve cehennem
ateşine karşı ise
koruyucu siperdir.
İnsan hakları evrensel
beyannamesinin incelenmesinin
devamında, insan ile ilgili
bir dizi kesin ve somut haklara
bu cümleden fikir ve
düşünce özgürlüğü, inanç ve
dini özgürlük, ifade özgürlüğü, sosyal, siayasal, kültürel ve toplumsal
katılım hakkı. çalışma
hakkı, başkalarının ihlal ve
tecavüzlerine karşı kişinin kendi
çıkar ve menfaatlerini savunma
hakkı, eğitim ve öğretim hakkı,
ilmi, kültürel ve sanastsal
eserlerin maddi ve manevi
menfaatlerinin korunması hakkı
ve benzeri diğer
haklara değinmiştik.
İslam bir yandan
insanın varlıksal boyutlarından
her hangi bir boyuta taalluk eden her hakkı
insan hakkı olarak
resmen tanımakta ve öte
yandan ise insanın farklı boyutlardaki
eğitim ve terbiyesi üzerinde önemle
durmaktadır. İnsanın onurunu ve
maddi ile manevi
hayatını muhafaza eden her
hakkı İslam savunmakta ve uygulanmasını
talep etmektedir. İslam dini, insani rotasıyla rüşd ve tekamulünden
uzaklaştıran her şeyi ve olguyu da
reeddetmekte ve bu hususlara
muhalafetini dile getirmektedir.
Örneğin İslam
mutlak sınırsız bireysel özgürlüğe
muhaliftir. Çünkü böylesi bir
özgürlük. sefahet, ayyaşlık, ahlaki çöküş ve lakaytlıktan başka
bir sonucu beraberinde
getirmez ve insanın makul insani bir
yaşamdan uzaklaşmasına sebebiyet
verir. Bu da insanın yaratılış
maksadı ve hedefinden uzaklaşması
demektir. Nitekim akli ve
nakli deliller insanın
değerli bir mahluk
olduğunu ve bir çok
çeşit maddi ve manevi
imkanla donatılmış olarak yüce
ve ülvi bir
hedef için yaratıldığını
göstermektedir. Bu ülvi yaratılış
maksadına, insan haklarıyla
ilgili bütün kanun
maddelerinde yer verilmelidir.
Buna binaendir ki
5 Agustos 1990
senesinde tasvib edilen İslam
insan hakları beyannnamesinde insanın
yaratılış maksadı ve felsefesine
özen gösterilmiştir.
Yaratılış maksadına doğru
insanları yönlendirmek için
Yüce Allah son
Peygamberini bütün insanlığa rahmet
olarak göndermiştir. Bu Peygamberin de misyonu diğer
Peygamberlerin misyonu gibi
insanları tağutlar ve despotların
kulluğundan kurtarıp Allah’ın
kulluğuna çağırmak ve zalimlerle
tağutları tarih sayfasından
mahvetmek olmuştur.
Peygamber Efendimiz tevhidi bir
düzeni tesis edip insanların
dünya ve ahiret saadetini temin etmek için şer’i
ahkamı, helal ve haramı,
yapılması gerekli olan
ile terkedilmesi lazım
olan hususları beyan buyurmuştur. İnsanlar bu ilahi
kanunlara ittiba ederek istenilen tekamule
va öngörülen maksada varmak
için sağlıklı yaşam sürdürmelidirler.
Bu ilahi şeriatte insanların
maddi ve manevi haklarına
rahmet ve adalet temelinde büyük
ölçüde yer verilmiştir. Bu vesileyle
her insan gerçek
yaşamdan payını almalı,
vge çaba arzulanan
tekamule doğru
yol almak için çabalamalıdır. Bu kuşatıcı yaşam konzeptinde insanın hiç
bir gerçek hakkı payimal
olmadığı gibi tahakkukunun
gerekliliği üzerinde önemle
durulmuştur.
Dolayısıyla Allaha imanın insan
yaşamında önemi azalmamalı veya yok
olmamalı. Nerde böylesi bir
durum söz konusu
olmuşsa insanlar kendi aslı ve
asaletinden uzaklaşıp kendi
saadet ve tekamulleri için
donandıkları imkanları istenilen
şekilde kullanıp inkişaf
ettirmeyi ihmal etmişlerdir. Buna binaendir
ki İslami evrensal insan
hakları beyannamesinin birinci
maddesinin B şıkkında, bütün varlıklar
Allah’ın aile efradı
olarak tranımlanmışlardır.
Allah nezdinde en
makbul ve sevimli olanlarınsa insanlara faydalı
olanıdır. Hiç kimsenin takva ve
güzel amel ve davranış dışında
başkasına karşı bir
üstünlüğü söz konusu
değildir.
Bu anlamda
yaşam, insana verilen ilahi
bir vergidir ve her
insan için teminat altına
alınması gereken bir
hakdır. Bütün insanlar, toplumlar ve
hükumetler bu hakları
korumak ve yapılan ihlallere
karşı savunmakla yükümlüüdür. Dolayısıyla insanların yaşam kaynağının
yok olmasıyla sonuçlanacak
her türlü girişim
yasak ve haramdır. Allahın irade
buyurduğu kadarıyla
insanlık yaşamını teminat
altına almak şer’i bir
mükellefiyettir. Ölmüş olan bir
insanın cenazesine dahi
saygı göstermek lazım.
Kahire insan haklarının
ikinci maddesinde insan ölüsüne
dahi saygısızlığın yapılmasının
yasak ve haram olduğu açık bir
dille ifade edilmiştir. İslam insan
hakları beyannamesinde ayet ve
hadislere istinaden 25
madde halinde insan
hakları birer birer
zikredilmiştir. Bu beyannamenin günümüzde
okullarda okutulması ve hakkında
insanların bilgilendirilmesi yerinde
olacaktır. Çünkü bu
hakkların tam anlamıyla temin edilmesinin çok
uzağında bulunmaktayız. Devletler
ve milletlerin ortak
yoğun çabalarıyla her
kesin bu haklardan yararlanmalarına fırsat
sağlamak için çab
göstermek lazım.