نماز جمعه

Tarih: 26.06.2015

Hatip: Hamburg İslam Merkezi Başkanı Ayetullah
Ramazani

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah’a olsun.
Bizi doğru yola hidayet eden odur. Eğer O’nun hidayeti olmasaydı doğru yola gelmiyecektik.
Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz, Ona
ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet
talebinde bulunuyoruz. Salat ve selam ise kalblerimizin mahbubu,
nefislerimizin  munisi, günahlarımızın şefaatçısı ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz
Hatemul Enbiya,  Rahmetenlilalemin Hz.
Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin varisi ve
sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-i Beyti ile   mucadele
ve dava arakadaşlarından seçkin Ashabının üzerine olsun.
Allah’ın rahmeti ve bereketi ise tüm
müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan muhterem
bacılar ve değerli kardeşlerin üzerine olsun.

 Başta kendi nefsim
olmak üzere hepinizi İlahi takvaya, Allah’ın emirlerine sarılmaya
ve yasaklarından ise kaçınmaya davet ediyorum.
Takva en iyi azık 
cennetin anahtarı ve cehennem 
ateşine  karşı  ise 
koruyucu  siperdir.

Kadın ve erkek  haklarıyla  aile 
hukukunu konu alan  insan   haklarının 16 ıncı  maddesini ele alıp  bazı 
hususlara  değinmiş ve   şu  
sonuca  varmıştık. Mukaddes  bir 
yapı  olan ve   toplumun 
temel  taşını ve ana  çekirdeğini oluşturan  aile,  kadın ve erkeğin  yetki 
alanı,  onur  ve 
saygınlığı  korunarak  idare 
edilmelidir.  İdeal, sağlam
ve  verimli  bir  
aile  ancak  karşılıklı 
haklara riayet ve  güzel  ahlak 
ile  insani  değerlere 
ayakta  tutarak şekillenebilir.  Böylesi 
bir  yaklaşım  aile 
muhitinde  safa, samimiyet, sevgi,
saygı ve  maneviyatı  beraberinde 
getirir. Kadın ve erkek 
ortak  aile  atmosferinde, gerekli  olan rüşd ve 
tekamule  ulaşmak  için ferdiyetçi  yaklaşımlardan ve çıkarlardan ferağet  edip toplu çıkar ve  yararlar 
üzerinde yoğunlaşıp çocuklarını insani değerler  üzerine 
ve  yaratılış amacı  ve 
maksadına  uygun  olarak  
terbiye  etmeyi  öğrenirler. Tüm  ebeveynlerin ve eğiticilerin  eğitim ve 
terbiye  hususunda   mezkur 
hususlara  dikkat etmeleri  bir 
gereksinimdir. Aksi  takdirde  toplum 
bireyleri normal ve  sağlıklı  bir 
yaşam  için  gerekli 
olan  huzur ve  güvenden 
yoksun  kalacaklardır. Bu  güvensizlik hayatın  her aşaması ve  boyutunda 
kendisini  gösterecektir.

Toplumsal  hayatın   devamı ve 
bekasında  yapıcı  bir 
rol  oynaması gereken
insanlık  camiasının  temel 
taşı  olan aileyi nasıl  güçlü ve  
sağlıklı  hale  getirip   
koruyabiliriz? Bu önemli 
husus  için  hangi 
kanun ve  kurallara  riayet etmek 
gerek? Bu  oldukça önemli  bir 
sorudur. Bir  başka  ifadeyle sağlıklı  bir 
ailenin  terbiyesi   hangi 
ilke  ve  prensipler 
ve değerler  üzerine
şekillenmelidir?

Aile  terbiyesinde başta  çocukların 
hakları,  maddi ve  manevi 
bakımı  olmak   üzere 
tüm erkanın hukukuna  özen
gösterip aile  ile  toplumun 
irtibatı, aile  bireylerinin
birbirlerinin   haklarına  karşılıklı olarak  riayet edip ahlaki ve  insani 
değer ve  usüllere teveccüh ederek
duygusal  ilişkileri  yani saygı, sevgi ve  musamahayı 
pekiştirmek  lazım. Maalesef  günümüzde  
bu usullere önem ve  teveccüh  yerine bazı 
muhalifler ve  çevreler  aileyi 
dağıtmak ve  yıkmak  için 
ellerinden  geleni  yapmaktalar. Dolayısıyla  günümüzin en 
önemli  toplumsal  sorunlarının başında  dağılmış 
aileler ve  yanlız  yaşıyan anne ve  babalar 
ile evlatlar gelmektedir. Yaşadığımız 
bu  toplumda  ya 
annesinden veya  babasından  veya  
her  ikisinden uzak  aile 
yuvasının  sıcaklığıyla  anne ve 
baba  şefkatinden  mahrum 
yaşıyan   çocukların  sayısı 
yüzde  atmışlara  varmış 
durumdadır. Aile 
sıcaklığından  yoksun ve  anne  
baba şefkat ve  muhabbetinden  mahrum 
yetişen   nesil  tabiki bir 
çok çeşit psikolojik ve  fizyolojik  sorunla 
karşı  karşıya  kalacaktır. Bu  ayrılıklar 
yüzünden  aile  bireyleri arasında  var olması lazım  gelen 
duygusallık, atife, sevgi  ve  muhabbet 
ciddi  bir  tehdit  
altında   bulunmaktadır.  Bunun içindir ki  Yüce 
İslam dini ailenin  şekillenmesi,  güçlenmesi ,sağlıklı  bir 
şekilde devam ve  bekası  için 
bir  çok  çeşit ölçü koymuş ve  tavsiyede 
bulunmuştur.

Birinci  teavsiye ailenin  tesisi 
ilkesidir.
Bunun için İslam  evlilik üzerinde
dururken, evliliğin ruhi, fizyolojik, terbiyevi ve  pedagojik etkilerini de    hatırlatmaktadır.   Ailenin tespit ve  takviyesi  
için vazettiği  kuralları da
gözler  önüne serdetmektedir.

İkincisi: 
İslam  bekarlığı  yermektedir.
İslam  şiddetli  bir  
dille  bekar ve  yanlız 
yaşamayı  yermektedir. Hatta
imanın korunması ve  takviyesinin
aile  yuvasının teşkilinin  ipoteğinde 
görmektedir.  Resulü  Ekreimin 
beyanıyla “ Allah nezdinde 
yer  yüzünde  inşa edilen en sevimli  bina   aile  yuvası binasıdır ”   Bir 
başka  hadisinde  şöyle  
buyurmaktadır “Evlenin de 
rızkınız  bol  olsun, 
geçim  sıkıntısından dolayı evlenmeyi  terk eden kimse, Allaha karşı
kötümserlik  göstermiştir. Çünkü Allah
şöyle diyor: Eğer fakir  olsalar  lütfumla 
onları ihtiyaçsız kılacağım” 

Üçüncüsü: 
Güzel  ahlak
Aile  yapısını  takviye etmenin  en 
önemli  faktörü güzel ahlak
ve  musamahadır. Eşler ailevi  ilişkilerde sabırlı ve  halim 
davranmalı,  öfke  ile hırçınlıktan kaçınmalı. Aile
yuvasında  şiddet ve  öfke  
şiddetli  bir   dil  
ile   nehiy edilmektedir.

Dördüncüsü: Karşılıklı  güven
Eşlerin birbirlerine İtimad, 
karşılıklı güven  beslemesi,  kötümserlikle 
bedbinlikten  uzak durmaları  tavsiye edilmiştir.

Beşincisi: Beklentilerin makul ve  dengeli 
oluşu
Karşılıklı  beklentilerin  dengeli ve 
makul olması, eşler arası ilişkilerin 
ıslahı, ailevi  ihtilaflardan  kaçınılması İslamın  yapıcı ve sağlıklı aile ile ilgili  bir 
takım  öğretilerini  oluşturmaktadır. Bu öğretileri aile  hayatında 
tahakkuk ettirmek  için önce  kişinin  
kendisine   şayeste  ve 
münasib  bir  eş 
bulması  lazım.

Altıncısı:Evlat 
sahibi  olmak
Ailenin devam ve  kıvamında
etkili  olan bir diğer  faktörde evlat sahibi olmaktır. Anne ve  babanın her 
birisinin çocuk  terbiyesinde
kendine  düşeni yapması  gerek. Annenin  terbiyevi rolü herkesten daha  önemlidir. Bu role büyük önem vermek  gerek. Kadın, bireysel ve  toplumsal 
görev  ve salahiyetinin yanı sıra
sıra.  Anne olarak  çocuğunun ruhi ve   cismi 
gelişmine  azami  derece 
ihtimam  göstermeli. 

Yedincisi: Eşlerin 
tabiat ve  gücüne  uygun görev 
dağılımı
Burada  önemli  olan 
bir diğer  noktaya   dikkatlerinizi  çekmek 
istiyorum. İslam  kadın ve  erkek 
arasındaki  fiziki ve  ruhi 
farklılıkları  nazarı  itibara 
alarak  adilane bir  görev 
dağılımı  yapmaktadır. Ancak  üzülerek 
söylemek  gerekir ki  İslamın bu konudaki  öğretilerine 
cahil  olan  veya 
inat ve  muhalefetlerinden dolayı bazı  kimseler, kadının konumuyla uzaktan  yakından irtibatı  olamayan bazı  hususlar 
üzerinde  durmakta  ve 
bunları  İslama  nispet 
etmekteler.

 Kadınların   konumuna 
işaret  eden ayetlere   daha 
önceki  hütbelerimizde değinmiştik
malumunuz  Kur’anda  bir 
kaç   sure kadınların  ismiyle  
adlandırlmıştır. Kadınlar  suresi
da  vardır,   Nisa suresi. İnsanlık tarihinin  büyük kadınlarından  olan iki 
hanım adına  iki  sure 
mevcut  bulunmaktadır.  Meryem ve Kevser. Kevser de
hazreti  Fatimanın lakaplarından  biridir. 
Kevseri Ali  Muhammed. Dolayısıyla  bu yakıştırmalar ve  nispetler  
hiç  bir  şekilde 
İslam  ile uyum arzetmemektedir.  İslam 
kadın konusunda hiç bir kusurda ve 
eksiklikte  bulunmamıştır. Kadının
korunması ve  haklarının savunması  için en 
güzel ve  kapsamlı   savunmayı  
İslamda ve  Kur’anda   görmekteyiz. Az  bir 
parça  insaf sahibi  olan 
insan ilgili  ayetlere  bir  
göz atarsa bahsettiğimiz 
sonuca  varacaktır.

Dolayısıyla kadınlarla  ilgili  olarak, gündeme  getirilen bazı  konular 
kadınlara  yönelik acıma  duygusunun bir  sonucu 
değildir.  Ancak  günümüzde  
kadın  hakları   mudafilerinden bazı  kimseler ve 
çevrelerin  kadın haklarını  savunmayı   
kendi  çıkar ve  menfaatleri 
için bir  araç ve  malzeme 
olarak kullandığını  kabul
etmek  gerek.  Nitekim kadınların mülkiyet  hakkı, seçme ve seçilme  hakları ve 
diğer  bazı  toplumsal hakları  bir 
asırdan az  bir  zamandır 
gündeme  gelmiş   ve 
kanun  maddeleri şeklinde hukuk
sistemi ve  kitaplarında yer  verilmiştir. 
Halbuki  kadınların  bu 
hakları  Kur’an ve  Peygamber 
ile  Ehl-i Beytinin  dilinden 1400 senedir   ayrıntılı bir  şekilde 
beyan edilmektedir.  Bu vesileyle
kadının   kişiliği ve  onuru 
en güzel  bir şekilde   savunulmuştur.  Kadının ve 
annenin  ailedeki  yapıcı rolünün  idrakinde 
olan  İslam kdının toplumsal  rolünü  
ihmal etmemiş ve toplumda da 
kendilerine  düşen  rolü 
ifa etmelerini vurgulamaktadır. İslam, sahip  olduğu 
içgüdüsel  baha  biçilmez 
bir  takım  özelliklerden bu cümleden  şefkat, sevgi ve duygusallıktan dolayı  kadın için 
anneliği ve    eğiticiliği  en 
önemli  rol olarak  görmektedir. Evin  idaresi de 
kadının  uhdesine  bırakılmıştır. Ancak ailenin ekonomi ve  dış 
sorumluluğu  aile erkeğine  bırakılmıştır.  Tabiki 
her  iki  hususta  da 
eşler  birbirlerine  yardımcı 
olabilirler. Böylesi  bir  yaklaşım 
ailede  safa, samimiyet sevgi
ve  muhabbetin  artması ve 
toplumun asıl  çekirdeği  olarak ailenin daim ve  payıdar 
kalmasına  sebep  olur…

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment