Bu konferansta üç ana komisyon (çalışma grubu) oluşturuldu. Bu çalışma gruplarında aşağıdaki konular tartışıldı ve sunumlar yapıldı1-Ramazan Hilalininin gözetimi bu konuda avrupa coğrafyası ve kutuba yakın bölgeler için öneriler2-Müslümanlar arası ilişkiler ve İslam mezheplerini yakınlaştırmanın gereği3- Gençlere yönelik dini eğitimde yeni metotlar.
Ayrıca bu üç günlük konferansta bazı alt komısyonlar da oluşturuldu. Bu komısyonlarda şu konular ele alınıp görüşüldü.a)Avrupadaki alimlerin sorunlarıb)Avrupadaki müslümanların vatandaşlık haklarını temin ve mıuhafazasıc)İslam merkezleri arasındaki işbirliğini artırma ve güçlendirme
Kuranı Kerimin tilavetiyle başlıyan birinci günkü oturumda. Ilk önce taklit mercilerinin (müctehitlerin) bu konfernsa gönderdikleri mesajlar okundu. Daha sonra Avrupa Şii Alimler Federasyonunun Başkanı Ayetullah Ramazani açılış konuşmasını yaptı. Konuşmasında müslümanların genel durumu ve günümüzdeki gelişmler hakkında bir tahlilde bulunup önemli bazı hususları dile getiren Alimler Federasyonu başkanı uzaktan yakından gelen alimlere ve taklid mercilerinin mesajlarından dolayı takdir ve teşekkürlerini dile getirdikten sonra, senelerce Şianın yüksek merciliğinin temsilciliğini yapan Ayetullah Muhammed Mehdi Asıfinin vefatından dolayı taziyetlerini sunup şöyle dedi: Avrupa müslümanlarının alimlerden beklentileri şunlardır.
1- İslamı sağlıklı ve köklü bir şekilde tahsil edip farklı yönleriyle insanlara anlatmak.2-Takva ve güzel ahlakla donanmak ve bir eğitici olarak ahlaki öğretilere teveccüh etmek
Barış ve güvenlik konusunda ise Ayetullah Ramazani şöyle dedi. Şiddet, terör, vahşet ve dehşeti kendileri için meslek edinmmiş olan aşırı unsurlar direkt veya dolaylı olarak kendilerini ve yaptıklarını İslama ve Rahmet Peygamberine nisbet vermekteler. Ancak şunu bilmek gerekirki bu insanların amel ve davranışlarıyla, söylemlerinin İslam dini ve peygamberinin ilmi ve ameli siretiyle hiç bir şekilde bağdaşmamaktadır. Çünkü Kur’anın ifadesiyle O bütün alemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Maalesef bu canilerin yaptıklarından dolayı İslam yara almakta ve bir çok yönden İslam tehditlerle karşı karşıya kalmş durumda. Bu arada bazı gruplarda İslamın asgari ahkamıyla iktifa ederek asgarilik tezini gündeme getirmekteler. Asgari İslam, yani İslamın ahkam ve yükümlülüklerinden azade olmak ve sadece bazı söylem ve beyanlarla iktifa etmek. Bu İslami yaklaşım İslamın tüm öğreti ve ahkamını kuackalmıyor. Tabiri yerindeyse bir kısmına inanıp bir kısmını inkar etmek. Bu yaklaşımı Liberal İslam olarak ta tanımlamak mümkündür. Buna karşılık donuk fikir ve düşünceleriyle ve tekelci yaklaşımlarıyla kendi yüzeysel kabul ve yorumlarından başka bir şeyi İslam olarak görmüyen fanatıkler de İslam için ciddi bir tehdit. Kendilerinin dışındaki mezhep ve meşrepleri tekfir eden ve onlara karşı düşmanca yaklaşımlar sergileyenler bu tür davranış ve yaklaşımlara sahip olan selefi fanatiklerdir. Bunlar cihad gibi kutsal bir kavramı da kendi düşünceleri için suıstimal edip, kendileri aleyhinde olan veya onların düşünce ve dini yorumları kabul etmeyenlere karşı bir koz olarak kullanmaktalar. Dolayısıyla gerçek Muhammedi İslamın hakikatının gün ışığına çıkması için bu ulvi dinin parametrelerini yeniden ele alıp incelememiz gerek. Gerçek Muhammedi islamın belli başlı parametreleri şunlardır. Özgürlük, insan onuru, itidal, akılcılık, maneviyat, yardım severlik, güvenlik sevgi ve merhamet. İslam başta olmak üzere tüm semavi dinler şiddet ve haksız yere kann dökmekten uzak ve muberradırlar. Tevratta barış ve güvenlik kavramı 200 defadan fazla zikredilmiştir. Tevratın bir ayetinde şöyle denilmektedir. „Dünya üç şey üzerine kuruludur. Dürüstlük, adilane yargı, barış ve deostluk. Eğer barış olmazsa hiç bir şey olmaz ( bütün taşlar yerinden oynar.) gerçekten barış ne kadar büyük bir şeydir.
Ayetullah Ramazani konuşmasının devamında Kur’anı Kerimin bazı ayetlerine istinaden. Güvenliği Mehdevi ve Nebevi toplumun temel dinamiklerinden biri niteleyip şöyle dedi: Kur’anı Kerim ideal bir toplumdan bahsederken, kapsamlı bir güvenliğin altını çizmektedir. Böylesi bir toplumda insanların mal, can, ekonomik, siyasi,onursal,dini fikri ve gıda maddesi ile yaşam güvenliği teminat altına alınmış olmalı. Günümüz dünyasındaki bir çok çatışma, huzursuzluk ve şiddet ve fanatizmin yayılmasının temelinde adilane olmayan güç ve servet dağılımı yatmaktadır. Güvensizliğin bir diğer nedeni ise bilgisizlik ve cehalettir. İnsanlık camiasının bu hususlarda çözümler sunmak için gerekli olan girişimlerde bulunması lazım.
A vrupa Şii alimler birlği başkanı konuşmasının sonunda müslümanların Avrupadaki varlığını Avrupa toplumu için tarihi bir fırsat ve bir zenginlik olarak niteleyip şöyle dedi: Buradaki müslümanlar Avrupa ile İslam dünyası arasında bir köprü vazifesi göremketeler. Avrupa bu müslümanlar vasıtasıyla müslümanları daha yakından tanıyıp İslam hakkkında daha iyi ve sağlıklı bir bilgi elde edebilir. Buradaki müslümanlar hem düşünceleri ve hem de güçleriyle Avrupaya farklı alanlarda önemli katkılarda bulunabilirler. Ayrıca İslam Alimlerinin Avrupadaki varlığı da Avrupa kültürünün derinliği ve maneviyatı açısından bir zenginlik ve iyi bir fırsattır.
Konferansın devamında Onursal Konuk alim olarak Ayetullah Fazıl Lenkerani bir konuşma yaptı. Alimler birliğinin kurulmasını İslamın sağlıklı bir şekilde hem müslümanlara ve hem de gayrı muslim topluma anlatılması konusunda atılan önemli bir adım olarak tanımlayan Ayetullah Lenkerani, dini, ilmi ve tebliği çalışmalarda niyyetin çok önemli olduğunu ve atılan adımların Allah rızası için olması gerektiğine işaretle şöyle dedi. Bizler köklü ve derin bir yaklaşımla dini öğretileri yeniden ele almalıyız. İslam düşmanlarının günümüzde yaymaya çalıştıkları şöyle bir düşünce vardır: İslam şiddet dinidir ve kılıçla yükselmiştir. Halbuki cihad olgusundan önce Kur’an insanların hikmet, güzel söz ve güzel bir tartışmayla Allahın yoluna davet edilmelerinden söz etmektedir. Nahl süresinin 125 ayeti kerimesinde Allah Peygamberine şu misyonu yüklemektedir: “ Hikmet ve güzel mevize ile Rabbinin yoluna çağır” Cihad olgusu da yanlış yorumlanmaktadır. Cihad, ezilmişleri, mazlumları ve yardım çağrısı yapan erkek kadın ve çocukların yardımına koşmak ve zulme son vermek için kuvvet kullanmaktan ibarettir. Kur’anda bir çok çeşit temel prensip bulunmaktadır. Rahmette bu temel prensiplerden biridir. Allah rahmeti kendisine vacip kılmıştır. Bu ve benzeri bir çok temel prensibin yanı sıra Ehl-i Beyt mektebi ve fıkhında İlzam kaidesi vardır. (Geçerlilik kaidesi) Bu şu demektir. Başka dinlerin veya mezheplerin mensuplarıyla ilişkilerde onların fıkıh ve dini ahkamını nazarı itibara alarak davranmak gerek. Bu kaide (prensip) hakkında alimler ve fakihlerin derin ve köklü araştırmalar yapması lazım. İlzam kaidesine bir örnek vermeye kalkışırsak nikah konusunu örnek verebiliriz. İmam Caferi Sadık şöyle buyurmaktadır “ Her kavmin bir nikahı vardır” Bu şu demektir. Diğer dinlere mensup olan insanların kendi dinleri ve geleneklerine göre kıydıkları nikahları, boşanmaları ve ticari işlemlerindeki prensipleri bizim onlarla ilişklierimizde belirleyici olabilir. Yani biz onların nikahlarını veya boşanmalarını ve diğer muamalelerdeki prensiplerini ve fıkhlarını resmen tanımakla ilişkilerimizde başgöstermesı muhtemel bir çok soruya cevap vermiş oluyoruz. Ilzam kaidesine biraz daha açıklık kazandırmaya çalışırsak şu örneği veririz: Bizim fıkhımızda malumunuz içkiyi satmak, üretmek ve tüketmek haramdır. Ancak kendi dinine göre içki alım satımını helal bilen bir kimse örneğin gelip sizden evinizi bu parayla satın alırsa bu alış veriş caizmiidir, değilmidir? Bütün fakihler bu alış verişin helal ve caiz olduğuna hüküm vermişlerdir. Bu husaus ta İlzam kaidesine bir örnek teşkil etmektedir.
Bir diğer önemli prensip ise bozgunculuk ve anarşinin haram oluşu prensibidir. Allah Kur’anda açık bir ifadeyle fesadı sevmediğini beyan buyurmuştur “Allah fesadı (bozgunculuğu) sevmez.” Biz bu kurala istianden toplu kıyım ve imha silahlarının üretim ve kullanımının haram oluşuna hükmediyoruz. Çünkü biu silahlar tüm dengeleri bozar ve hacer ile beşer her şeyi imha eder, bunun için bu silahlar bozgunculuk ve tahribin en bariz örneğini teşkil etmektedir. Ayetullah Lenkerani İslamın bu türden temel prensiplerinin dünyaya ve bilhassa ilmi ve kültürel merkezlere daha açık ve şeffaf bir şekilde izah edilmesinin gerekliliğini vurguladı.
Bu Konfernsın bir diğer konuşmacısıysa Hucetül İslam Murteza Cevvadi Amuli idi. Bu konfrensa katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Amuli Güvenliğin de adalet gibi insanlık camiası için bir temel esas olduğunu vurgulayıp şöyle dedi. Güvenlik genelleşmeli ve herkes için olmalı. Tüm insanlar eşit olarak güvenlikten yararlanmalıdırlar. Güvenlikte ayrımcılık aynen adaletteki ayrımcılık gibi toplumda karagaşalık, kaos ve güvensizliğe sebebiyet verir. Güvensizliğin kimseye faydası yoktur. Vahyani öğretilerle irtibatı olmayanlar daha fazla güvensizlik yaratmaktalar. İslam adına toplumların huzurunu kaçıranlar ve güvensizlik yaratanlarsa ne İslam ve ne de onun üstün öğretileriyle uzaktan yakından irtibatı olmayan cahillerdir. İmam Humeyni de dahil olmak üzere İslam tarihinde gelip giden yüzlerce büyük alim ifrat ve tefrite karşı koymuş tekfiri selefilik gibi gerici düşüncelerle mucadele ettikleri gibi, İslam adına şekillenen laubali liberal cereyanlara da karşı mucadele vermiş ve güvenlik üzerinde önemle durmuşlardır. Güvenlik ve adalet Allahın insanlara en büyük nimetleridir. Bu nimettten her kesin yararlanması lazım.
تاریخ انتشار : 6/24/2015 4:04:14 PMتعداد بازدید : 767
AVRUPA Şİİ ALİMLER FEDERASYONUNUN DÖRDÜNCÜ KONFERANSI
Bu konferansta üç ana komisyon (çalışma grubu) oluşturuldu. Bu çalışma gruplarında aşağıdaki konular tartışıldı ve sunumlar yapıldı1-Ramazan Hilalininin gözetimi bu konuda avrupa coğrafyası ve kutuba yakın bölgeler için öneriler2-Müslümanlar arası ilişkiler ve İslam mezheplerini yakınlaştırmanın gereği3- Gençlere yönelik dini eğitimde yeni metotlar.
Ayrıca bu üç günlük konferansta bazı alt komısyonlar da oluşturuldu. Bu komısyonlarda şu konular ele alınıp görüşüldü.a)Avrupadaki alimlerin sorunlarıb)Avrupadaki müslümanların vatandaşlık haklarını temin ve mıuhafazasıc)İslam merkezleri arasındaki işbirliğini artırma ve güçlendirme
Kuranı Kerimin tilavetiyle başlıyan birinci günkü oturumda. Ilk önce taklit mercilerinin (müctehitlerin) bu konfernsa gönderdikleri mesajlar okundu. Daha sonra Avrupa Şii Alimler Federasyonunun Başkanı Ayetullah Ramazani açılış konuşmasını yaptı. Konuşmasında müslümanların genel durumu ve günümüzdeki gelişmler hakkında bir tahlilde bulunup önemli bazı hususları dile getiren Alimler Federasyonu başkanı uzaktan yakından gelen alimlere ve taklid mercilerinin mesajlarından dolayı takdir ve teşekkürlerini dile getirdikten sonra, senelerce Şianın yüksek merciliğinin temsilciliğini yapan Ayetullah Muhammed Mehdi Asıfinin vefatından dolayı taziyetlerini sunup şöyle dedi: Avrupa müslümanlarının alimlerden beklentileri şunlardır. 1- İslamı sağlıklı ve köklü bir şekilde tahsil edip farklı yönleriyle insanlara anlatmak.2-Takva ve güzel ahlakla donanmak ve bir eğitici olarak ahlaki öğretilere teveccüh etmek
Barış ve güvenlik konusunda ise Ayetullah Ramazani şöyle dedi. Şiddet, terör, vahşet ve dehşeti kendileri için meslek edinmmiş olan aşırı unsurlar direkt veya dolaylı olarak kendilerini ve yaptıklarını İslama ve Rahmet Peygamberine nisbet vermekteler. Ancak şunu bilmek gerekirki bu insanların amel ve davranışlarıyla, söylemlerinin İslam dini ve peygamberinin ilmi ve ameli siretiyle hiç bir şekilde bağdaşmamaktadır. Çünkü Kur’anın ifadesiyle O bütün alemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Maalesef bu canilerin yaptıklarından dolayı İslam yara almakta ve bir çok yönden İslam tehditlerle karşı karşıya kalmş durumda. Bu arada bazı gruplarda İslamın asgari ahkamıyla iktifa ederek asgarilik tezini gündeme getirmekteler. Asgari İslam, yani İslamın ahkam ve yükümlülüklerinden azade olmak ve sadece bazı söylem ve beyanlarla iktifa etmek. Bu İslami yaklaşım İslamın tüm öğreti ve ahkamını kuackalmıyor. Tabiri yerindeyse bir kısmına inanıp bir kısmını inkar etmek. Bu yaklaşımı Liberal İslam olarak ta tanımlamak mümkündür. Buna karşılık donuk fikir ve düşünceleriyle ve tekelci yaklaşımlarıyla kendi yüzeysel kabul ve yorumlarından başka bir şeyi İslam olarak görmüyen fanatıkler de İslam için ciddi bir tehdit. Kendilerinin dışındaki mezhep ve meşrepleri tekfir eden ve onlara karşı düşmanca yaklaşımlar sergileyenler bu tür davranış ve yaklaşımlara sahip olan selefi fanatiklerdir. Bunlar cihad gibi kutsal bir kavramı da kendi düşünceleri için suıstimal edip, kendileri aleyhinde olan veya onların düşünce ve dini yorumları kabul etmeyenlere karşı bir koz olarak kullanmaktalar. Dolayısıyla gerçek Muhammedi İslamın hakikatının gün ışığına çıkması için bu ulvi dinin parametrelerini yeniden ele alıp incelememiz gerek. Gerçek Muhammedi islamın belli başlı parametreleri şunlardır. Özgürlük, insan onuru, itidal, akılcılık, maneviyat, yardım severlik, güvenlik sevgi ve merhamet. İslam başta olmak üzere tüm semavi dinler şiddet ve haksız yere kann dökmekten uzak ve muberradırlar. Tevratta barış ve güvenlik kavramı 200 defadan fazla zikredilmiştir. Tevratın bir ayetinde şöyle denilmektedir. „Dünya üç şey üzerine kuruludur. Dürüstlük, adilane yargı, barış ve deostluk. Eğer barış olmazsa hiç bir şey olmaz ( bütün taşlar yerinden oynar.) gerçekten barış ne kadar büyük bir şeydir.
Ayetullah Ramazani konuşmasının devamında Kur’anı Kerimin bazı ayetlerine istinaden. Güvenliği Mehdevi ve Nebevi toplumun temel dinamiklerinden biri niteleyip şöyle dedi: Kur’anı Kerim ideal bir toplumdan bahsederken, kapsamlı bir güvenliğin altını çizmektedir. Böylesi bir toplumda insanların mal, can, ekonomik, siyasi,onursal,dini fikri ve gıda maddesi ile yaşam güvenliği teminat altına alınmış olmalı. Günümüz dünyasındaki bir çok çatışma, huzursuzluk ve şiddet ve fanatizmin yayılmasının temelinde adilane olmayan güç ve servet dağılımı yatmaktadır. Güvensizliğin bir diğer nedeni ise bilgisizlik ve cehalettir. İnsanlık camiasının bu hususlarda çözümler sunmak için gerekli olan girişimlerde bulunması lazım.
Avrupa Şii alimler birlği başkanı konuşmasının sonunda müslümanların Avrupadaki varlığını Avrupa toplumu için tarihi bir fırsat ve bir zenginlik olarak niteleyip şöyle dedi: Buradaki müslümanlar Avrupa ile İslam dünyası arasında bir köprü vazifesi göremketeler. Avrupa bu müslümanlar vasıtasıyla müslümanları daha yakından tanıyıp İslam hakkkında daha iyi ve sağlıklı bir bilgi elde edebilir. Buradaki müslümanlar hem düşünceleri ve hem de güçleriyle Avrupaya farklı alanlarda önemli katkılarda bulunabilirler. Ayrıca İslam Alimlerinin Avrupadaki varlığı da Avrupa kültürünün derinliği ve maneviyatı açısından bir zenginlik ve iyi bir fırsattır.
Konferansın devamında Onursal Konuk alim olarak Ayetullah Fazıl Lenkerani bir konuşma yaptı. Alimler birliğinin kurulmasını İslamın sağlıklı bir şekilde hem müslümanlara ve hem de gayrı muslim topluma anlatılması konusunda atılan önemli bir adım olarak tanımlayan Ayetullah Lenkerani, dini, ilmi ve tebliği çalışmalarda niyyetin çok önemli olduğunu ve atılan adımların Allah rızası için olması gerektiğine işaretle şöyle dedi. Bizler köklü ve derin bir yaklaşımla dini öğretileri yeniden ele almalıyız. İslam düşmanlarının günümüzde yaymaya çalıştıkları şöyle bir düşünce vardır: İslam şiddet dinidir ve kılıçla yükselmiştir. Halbuki cihad olgusundan önce Kur’an insanların hikmet, güzel söz ve güzel bir tartışmayla Allahın yoluna davet edilmelerinden söz etmektedir. Nahl süresinin 125 ayeti kerimesinde Allah Peygamberine şu misyonu yüklemektedir: “ Hikmet ve güzel mevize ile Rabbinin yoluna çağır” Cihad olgusu da yanlış yorumlanmaktadır. Cihad, ezilmişleri, mazlumları ve yardım çağrısı yapan erkek kadın ve çocukların yardımına koşmak ve zulme son vermek için kuvvet kullanmaktan ibarettir. Kur’anda bir çok çeşit temel prensip bulunmaktadır. Rahmette bu temel prensiplerden biridir. Allah rahmeti kendisine vacip kılmıştır. Bu ve benzeri bir çok temel prensibin yanı sıra Ehl-i Beyt mektebi ve fıkhında İlzam kaidesi vardır. (Geçerlilik kaidesi) Bu şu demektir. Başka dinlerin veya mezheplerin mensuplarıyla ilişkilerde onların fıkıh ve dini ahkamını nazarı itibara alarak davranmak gerek. Bu kaide (prensip) hakkında alimler ve fakihlerin derin ve köklü araştırmalar yapması lazım. İlzam kaidesine bir örnek vermeye kalkışırsak nikah konusunu örnek verebiliriz. İmam Caferi Sadık şöyle buyurmaktadır “ Her kavmin bir nikahı vardır” Bu şu demektir. Diğer dinlere mensup olan insanların kendi dinleri ve geleneklerine göre kıydıkları nikahları, boşanmaları ve ticari işlemlerindeki prensipleri bizim onlarla ilişklierimizde belirleyici olabilir. Yani biz onların nikahlarını veya boşanmalarını ve diğer muamalelerdeki prensiplerini ve fıkhlarını resmen tanımakla ilişkilerimizde başgöstermesı muhtemel bir çok soruya cevap vermiş oluyoruz. Ilzam kaidesine biraz daha açıklık kazandırmaya çalışırsak şu örneği veririz: Bizim fıkhımızda malumunuz içkiyi satmak, üretmek ve tüketmek haramdır. Ancak kendi dinine göre içki alım satımını helal bilen bir kimse örneğin gelip sizden evinizi bu parayla satın alırsa bu alış veriş caizmiidir, değilmidir? Bütün fakihler bu alış verişin helal ve caiz olduğuna hüküm vermişlerdir. Bu husaus ta İlzam kaidesine bir örnek teşkil etmektedir.
Bir diğer önemli prensip ise bozgunculuk ve anarşinin haram oluşu prensibidir. Allah Kur’anda açık bir ifadeyle fesadı sevmediğini beyan buyurmuştur “Allah fesadı (bozgunculuğu) sevmez.” Biz bu kurala istianden toplu kıyım ve imha silahlarının üretim ve kullanımının haram oluşuna hükmediyoruz. Çünkü biu silahlar tüm dengeleri bozar ve hacer ile beşer her şeyi imha eder, bunun için bu silahlar bozgunculuk ve tahribin en bariz örneğini teşkil etmektedir. Ayetullah Lenkerani İslamın bu türden temel prensiplerinin dünyaya ve bilhassa ilmi ve kültürel merkezlere daha açık ve şeffaf bir şekilde izah edilmesinin gerekliliğini vurguladı.
Bu Konfernsın bir diğer konuşmacısıysa Hucetül İslam Murteza Cevvadi Amuli idi. Bu konfrensa katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Amuli Güvenliğin de adalet gibi insanlık camiası için bir temel esas olduğunu vurgulayıp şöyle dedi. Güvenlik genelleşmeli ve herkes için olmalı. Tüm insanlar eşit olarak güvenlikten yararlanmalıdırlar. Güvenlikte ayrımcılık aynen adaletteki ayrımcılık gibi toplumda karagaşalık, kaos ve güvensizliğe sebebiyet verir. Güvensizliğin kimseye faydası yoktur. Vahyani öğretilerle irtibatı olmayanlar daha fazla güvensizlik yaratmaktalar. İslam adına toplumların huzurunu kaçıranlar ve güvensizlik yaratanlarsa ne İslam ve ne de onun üstün öğretileriyle uzaktan yakından irtibatı olmayan cahillerdir. İmam Humeyni de dahil olmak üzere İslam tarihinde gelip giden yüzlerce büyük alim ifrat ve tefrite karşı koymuş tekfiri selefilik gibi gerici düşüncelerle mucadele ettikleri gibi, İslam adına şekillenen laubali liberal cereyanlara da karşı mucadele vermiş ve güvenlik üzerinde önemle durmuşlardır. Güvenlik ve adalet Allahın insanlara en büyük nimetleridir. Bu nimettten her kesin yararlanması lazım.
Bu konfernasın ikinci gününde ise farklı komisyonlar ayrı ayrı toplanıp, Hilal konusunu. İslamın gençliğin eğitimindeki yeni metotları ve müslümanlar arası ilişkileri ele alıp incelediler. .Bu konferansta, gençlere yönelik dini eğitim metotları konusunda şu noktalar üzerinde duruldu:1- Camii minberleri henüzde en önemli eğitim ve tebliğ türübünleri olmasına rağmen, dünyadaki gelişmeler ve kominikasyon alanındaki illerlemelere dikkatle yanlızca minberle iktifa etmemek gerek2- Gençlere yönelik programların randımanına, çıktısına bakmak lazım.3- Genç kızlara yönelik dini proğramlara ağırlık vermek.4- Gençlere yönelik proğramlarda yarışmalara, spora ve meşru eğlencelere yer vermek 5- Konuşma metinleri ve kullanılan dil gençler için anlaşılır olmalı.6- Camilerde ve kültür merkezlerinde oyun ve eğlence odalarının oluşturulması7- Cuma hutbelerinin yanı sıra, Ramazan ve Muharrem ayları en önemli tebliğ platformlarıdır. İslamı gençlere sağlıklı bir şekilde tanıtmak için bu türübünleri azami randıman alınacak şekilde kullanmak gerek.8- İletişim çağında yaşadığımız için, alimler ve mübelliğlerimizin modern iletşim araçlarıyla donanmış olmaları lazım.9- Eğitim ve terbiye metotları muhatabın yaşına göre planlanmış olmalı.10- Yeni neslin eğitim ve terbiyesine munasib metotlar hakkında araştıramlarda bulunmak ve bilgilenmek.11- Günümüzde gençlerin bir çok şüphlerei olabilir. Bu şüpheleri bertaraf etmek için soru cevap halkaları tertiplemek.12- Hatipler konuşmalarında monolog yerine diyalogu seçmelidirler. Yani hatip tek konuşan kişi olmamalıdır.13- Gelecek nesillere öğretmenlik ve eğiticilk yapacak yeni neslin terbiyesine ağırlık vermek14- Genç nesil ile daha sıkı ve anlaşılır bir irtbat sağlamak için mübelliğler yaşadıkları ülkelerin dillerini öğrenmeli15- Internet ve sosyal medyayı gençlerin eğitimi için kullanmak.Gençlerin dini eğitimi için yeni metotların kullanılması komisyonu Hamburg İslam Merkesinin Kurucularından olan Ayetullah Muhakkıki ile Ayetullah Beheştinin eğitim ve terbiye metotlarından bazı pasajların okunmasıyla son buldu
g ününde ise müslümanlar arası ilişkiler ve takrib konulu bir komisyon oluştu ve Kopenhag İmam Ali Camii İmamı Hüccetül İslam Khadimi bir konuşma yaptı. Dinler ve mezhepler arası yakınlaşmaının mümkün olduğuna dikkat çeken Khadimi, Ayetullah Brujerdinin Takrib konusunda öncü ve bayraktar bir kişi olduğunu ve ondan sonra ise İslam Devrimi lideri Merhum İmam Humeyni ile İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hameneinin bu misyonu yürüttüğünü söyleyip konuşmasını şöyle sürdürdü. Takrib yani mezheplerin yakınlaşmasından ne anlıyoruz? Bazıları takribden farklı mezheblerin ilke ve fıkhı dayanaklarından ferağet etmeleri veya bu dayanakların fonksiyonunu kaybetmesini anlıyorlar. Hayır böyle bir olgu doğru değildir. Sağlıklı ve verimli bir diyalogun bir takım şartları mevcut bulunmaktadır. Her şeyden önce İslamın kapsamlı ve kuşatıcı bir din olduğunu ikrar etmeliyiz. Kur’an Ehl-i Kitapla dahi belli paydalarda ve söylemlerde takribten ortak hareket etmekten söz etmektedir.İkinci husus ise birbirimize karşı saygılı olmalıyız. Üçüncüsü ise sorunların ve ihtilafların ancak görüşme ve diyalog yoluyla hallolunabileceğine inanmalıyız. Dördüncüsü ise birbirimizle çalışmamız ve işbirliğinde bulunamamızın bir gereklilik olduğunu kabul etmeliyiz. İslam aleminin bu gün her zamandan daha fazla takribe ihtiyaç duyduğu ve ortak hedeflere ancak takrib ve işbirliğiyle ulaşılacğını her müslüman kabul etmektedir.
Huccetül İslam Khadimi konuşmasının devamında takrib önündeki engellere değinip şöyle dedi. Fırkacılık ve mezhepçilik takrib önündeki en önemli engellerden biridir. Bazılarınınn ekmeği de tefrikanın ipoteğindedir. Kavmiyetçilik ve nasyonalizm de takrib ve vahdet önündeki bir diğer engeldir. Üçüncü engel ise insanların kendi görüş ve inançları üzerinde diretmesi ve başkalarına kulak vermemesidir. Dördüncü engel ise takvasızlık ve ahlaki rezalettir. İşid Nusra ve Boko haram gibi sapık hareketler ahlaki razaletin en bariz örneğini teşkil etmekteler. Beşinci engel ise bilgisizlik ve cehalettir. Altıncı engel üse kültürel çelişkilerdir. Yedinci engel ise yabancılara bağlı olan çizgi ile istibdat ve zulüme karşı olan çizgi arasındaki mucadeledir.. Sekizinci engel ise İslam düşmanlarının desise ve komplolarıdır. Düşmanlarımız birliğimizi istemiyorlar ve İslam aleminin bu günkü haline tüm düşmanlar gülmekteler. Zalimlere ve mustakbirlere karşı durmaları gereken müslümanlar bu gün birbirleriyle uğraşmaktalar. Dokuzuncu engel ise müslümanların birbirlerinin değerlerine ve sembollerine karşı saygısız davranmalarıdır. Hem Ehl-i Sünnet adına ve hem de Şia adına fanatik ve aşırı unsurlar bu saygısızlığı yapmaktalar. Bizler mukaddesata yapılan saygısızlıkların mustekbir düşmanların bir projesi olduğunu ve onlar tarafından idare edildiğini unutmamalıyız. Hüccetül İslam Khadimi konuşmasının ikinci bölümünde takrib için faydalı ve verimli özüm yolları hakkında şöyle dedi: Bilinç ve bilgi ilk çözüm yoludur. Kur’an ve sünnete dayalı seviyeli ilmi diyalog yürütmek ikinci bir prensip oolmalı. Üçüncü husus ise karşılıklı görüşmeler ve buluşmalardır. Müslümanlar üç yerde sürekli olarak birbirleriyle buluşabilirler. Cuma namazı, cemaat namazı ve Hacc. Dördüncüsü ortak etkinlikler örneğin Resulü Ekremin kutlu milad programları düzenlemektir. Beşincisi ise yapıcı ve verimli diyalogdur. Altıncıs, Diyalog ve görüş teatisinin bir başarıyla sonuçlanması gerek. Sırf Diyalog adına dıyalog yapılmamalı. Diyalogun başarılı geçmesi için konuların açık ve net bir şekilde saptanması lazım. Yedincisi, tarafların sahalarında mutahassısı olmaları lazım.Örneğin Kur’an ve Ehl-i Beyt hakkında konuşacaksak katılımcıların her iki konudada sağlıklı ve geniş bir bilgiye sahip olmaları gerek. Sekizinci husus uslup, seçeceğimiz dil ve kullanacağımız edebiyat çok önemli. Dokuzuncusu, Yapılan diyaloglar Kur’an ve Allah Resulünün sünneti çerçevesinde cereyan etmelidir. Onuncusu, Müslümanlar arası diyalogda sevgi ve hürmeti hiç bir zaman elden vermemek gerek. On birinci önemli hususu ise, karşı tarafın yanlış ve batıl kendimizin doğru ve hak olduğu şeklindeki yaklaşımlardan şiddetle kaçınmalyız. On ikinci husus töhmet ve suçlamalardan kaçınmalıyız. On üçüncü husus, müşterekler üzerinde durmak olmalı. On dördüncü husus ise hırçın ve katı bir dil yerine mulayim ve sevecen bir dil kullanmak. “ Hikmet ile Rabbinin yoluna çağır” ayetinden
تاریخ انتشار : 6/24/2015 4:04:14 PMتعداد بازدید : 767
AVRUPA Şİİ ALİMLER FEDERASYONUNUN DÖRDÜNCÜ KONFERANSI
Bu konferansta üç ana komisyon (çalışma grubu) oluşturuldu. Bu çalışma gruplarında aşağıdaki konular tartışıldı ve sunumlar yapıldı1-Ramazan Hilalininin gözetimi bu konuda avrupa coğrafyası ve kutuba yakın bölgeler için öneriler2-Müslümanlar arası ilişkiler ve İslam mezheplerini yakınlaştırmanın gereği3- Gençlere yönelik dini eğitimde yeni metotlar.
Ayrıca bu üç günlük konferansta bazı alt komısyonlar da oluşturuldu. Bu komısyonlarda şu konular ele alınıp görüşüldü.a)Avrupadaki alimlerin sorunlarıb)Avrupadaki müslümanların vatandaşlık haklarını temin ve mıuhafazasıc)İslam merkezleri arasındaki işbirliğini artırma ve güçlendirme
Kuranı Kerimin tilavetiyle başlıyan birinci günkü oturumda. Ilk önce taklit mercilerinin (müctehitlerin) bu konfernsa gönderdikleri mesajlar okundu. Daha sonra Avrupa Şii Alimler Federasyonunun Başkanı Ayetullah Ramazani açılış konuşmasını yaptı. Konuşmasında müslümanların genel durumu ve günümüzdeki gelişmler hakkında bir tahlilde bulunup önemli bazı hususları dile getiren Alimler Federasyonu başkanı uzaktan yakından gelen alimlere ve taklid mercilerinin mesajlarından dolayı takdir ve teşekkürlerini dile getirdikten sonra, senelerce Şianın yüksek merciliğinin temsilciliğini yapan Ayetullah Muhammed Mehdi Asıfinin vefatından dolayı taziyetlerini sunup şöyle dedi: Avrupa müslümanlarının alimlerden beklentileri şunlardır. 1- İslamı sağlıklı ve köklü bir şekilde tahsil edip farklı yönleriyle insanlara anlatmak.2-Takva ve güzel ahlakla donanmak ve bir eğitici olarak ahlaki öğretilere teveccüh etmek
Barış ve güvenlik konusunda ise Ayetullah Ramazani şöyle dedi. Şiddet, terör, vahşet ve dehşeti kendileri için meslek edinmmiş olan aşırı unsurlar direkt veya dolaylı olarak kendilerini ve yaptıklarını İslama ve Rahmet Peygamberine nisbet vermekteler. Ancak şunu bilmek gerekirki bu insanların amel ve davranışlarıyla, söylemlerinin İslam dini ve peygamberinin ilmi ve ameli siretiyle hiç bir şekilde bağdaşmamaktadır. Çünkü Kur’anın ifadesiyle O bütün alemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Maalesef bu canilerin yaptıklarından dolayı İslam yara almakta ve bir çok yönden İslam tehditlerle karşı karşıya kalmş durumda. Bu arada bazı gruplarda İslamın asgari ahkamıyla iktifa ederek asgarilik tezini gündeme getirmekteler. Asgari İslam, yani İslamın ahkam ve yükümlülüklerinden azade olmak ve sadece bazı söylem ve beyanlarla iktifa etmek. Bu İslami yaklaşım İslamın tüm öğreti ve ahkamını kuackalmıyor. Tabiri yerindeyse bir kısmına inanıp bir kısmını inkar etmek. Bu yaklaşımı Liberal İslam olarak ta tanımlamak mümkündür. Buna karşılık donuk fikir ve düşünceleriyle ve tekelci yaklaşımlarıyla kendi yüzeysel kabul ve yorumlarından başka bir şeyi İslam olarak görmüyen fanatıkler de İslam için ciddi bir tehdit. Kendilerinin dışındaki mezhep ve meşrepleri tekfir eden ve onlara karşı düşmanca yaklaşımlar sergileyenler bu tür davranış ve yaklaşımlara sahip olan selefi fanatiklerdir. Bunlar cihad gibi kutsal bir kavramı da kendi düşünceleri için suıstimal edip, kendileri aleyhinde olan veya onların düşünce ve dini yorumları kabul etmeyenlere karşı bir koz olarak kullanmaktalar. Dolayısıyla gerçek Muhammedi İslamın hakikatının gün ışığına çıkması için bu ulvi dinin parametrelerini yeniden ele alıp incelememiz gerek. Gerçek Muhammedi islamın belli başlı parametreleri şunlardır. Özgürlük, insan onuru, itidal, akılcılık, maneviyat, yardım severlik, güvenlik sevgi ve merhamet. İslam başta olmak üzere tüm semavi dinler şiddet ve haksız yere kann dökmekten uzak ve muberradırlar. Tevratta barış ve güvenlik kavramı 200 defadan fazla zikredilmiştir. Tevratın bir ayetinde şöyle denilmektedir. „Dünya üç şey üzerine kuruludur. Dürüstlük, adilane yargı, barış ve deostluk. Eğer barış olmazsa hiç bir şey olmaz ( bütün taşlar yerinden oynar.) gerçekten barış ne kadar büyük bir şeydir.
Ayetullah Ramazani konuşmasının devamında Kur’anı Kerimin bazı ayetlerine istinaden. Güvenliği Mehdevi ve Nebevi toplumun temel dinamiklerinden biri niteleyip şöyle dedi: Kur’anı Kerim ideal bir toplumdan bahsederken, kapsamlı bir güvenliğin altını çizmektedir. Böylesi bir toplumda insanların mal, can, ekonomik, siyasi,onursal,dini fikri ve gıda maddesi ile yaşam güvenliği teminat altına alınmış olmalı. Günümüz dünyasındaki bir çok çatışma, huzursuzluk ve şiddet ve fanatizmin yayılmasının temelinde adilane olmayan güç ve servet dağılımı yatmaktadır. Güvensizliğin bir diğer nedeni ise bilgisizlik ve cehalettir. İnsanlık camiasının bu hususlarda çözümler sunmak için gerekli olan girişimlerde bulunması lazım.
Avrupa Şii alimler birlği başkanı konuşmasının sonunda müslümanların Avrupadaki varlığını Avrupa toplumu için tarihi bir fırsat ve bir zenginlik olarak niteleyip şöyle dedi: Buradaki müslümanlar Avrupa ile İslam dünyası arasında bir köprü vazifesi göremketeler. Avrupa bu müslümanlar vasıtasıyla müslümanları daha yakından tanıyıp İslam hakkkında daha iyi ve sağlıklı bir bilgi elde edebilir. Buradaki müslümanlar hem düşünceleri ve hem de güçleriyle Avrupaya farklı alanlarda önemli katkılarda bulunabilirler. Ayrıca İslam Alimlerinin Avrupadaki varlığı da Avrupa kültürünün derinliği ve maneviyatı açısından bir zenginlik ve iyi bir fırsattır.
Konferansın devamında Onursal Konuk alim olarak Ayetullah Fazıl Lenkerani bir konuşma yaptı. Alimler birliğinin kurulmasını İslamın sağlıklı bir şekilde hem müslümanlara ve hem de gayrı muslim topluma anlatılması konusunda atılan önemli bir adım olarak tanımlayan Ayetullah Lenkerani, dini, ilmi ve tebliği çalışmalarda niyyetin çok önemli olduğunu ve atılan adımların Allah rızası için olması gerektiğine işaretle şöyle dedi. Bizler köklü ve derin bir yaklaşımla dini öğretileri yeniden ele almalıyız. İslam düşmanlarının günümüzde yaymaya çalıştıkları şöyle bir düşünce vardır: İslam şiddet dinidir ve kılıçla yükselmiştir. Halbuki cihad olgusundan önce Kur’an insanların hikmet, güzel söz ve güzel bir tartışmayla Allahın yoluna davet edilmelerinden söz etmektedir. Nahl süresinin 125 ayeti kerimesinde Allah Peygamberine şu misyonu yüklemektedir: “ Hikmet ve güzel mevize ile Rabbinin yoluna çağır” Cihad olgusu da yanlış yorumlanmaktadır. Cihad, ezilmişleri, mazlumları ve yardım çağrısı yapan erkek kadın ve çocukların yardımına koşmak ve zulme son vermek için kuvvet kullanmaktan ibarettir. Kur’anda bir çok çeşit temel prensip bulunmaktadır. Rahmette bu temel prensiplerden biridir. Allah rahmeti kendisine vacip kılmıştır. Bu ve benzeri bir çok temel prensibin yanı sıra Ehl-i Beyt mektebi ve fıkhında İlzam kaidesi vardır. (Geçerlilik kaidesi) Bu şu demektir. Başka dinlerin veya mezheplerin mensuplarıyla ilişkilerde onların fıkıh ve dini ahkamını nazarı itibara alarak davranmak gerek. Bu kaide (prensip) hakkında alimler ve fakihlerin derin ve köklü araştırmalar yapması lazım. İlzam kaidesine bir örnek vermeye kalkışırsak nikah konusunu örnek verebiliriz. İmam Caferi Sadık şöyle buyurmaktadır “ Her kavmin bir nikahı vardır” Bu şu demektir. Diğer dinlere mensup olan insanların kendi dinleri ve geleneklerine göre kıydıkları nikahları, boşanmaları ve ticari işlemlerindeki prensipleri bizim onlarla ilişklierimizde belirleyici olabilir. Yani biz onların nikahlarını veya boşanmalarını ve diğer muamalelerdeki prensiplerini ve fıkhlarını resmen tanımakla ilişkilerimizde başgöstermesı muhtemel bir çok soruya cevap vermiş oluyoruz. Ilzam kaidesine biraz daha açıklık kazandırmaya çalışırsak şu örneği veririz: Bizim fıkhımızda malumunuz içkiyi satmak, üretmek ve tüketmek haramdır. Ancak kendi dinine göre içki alım satımını helal bilen bir kimse örneğin gelip sizden evinizi bu parayla satın alırsa bu alış veriş caizmiidir, değilmidir? Bütün fakihler bu alış verişin helal ve caiz olduğuna hüküm vermişlerdir. Bu husaus ta İlzam kaidesine bir örnek teşkil etmektedir.
Bir diğer önemli prensip ise bozgunculuk ve anarşinin haram oluşu prensibidir. Allah Kur’anda açık bir ifadeyle fesadı sevmediğini beyan buyurmuştur “Allah fesadı (bozgunculuğu) sevmez.” Biz bu kurala istianden toplu kıyım ve imha silahlarının üretim ve kullanımının haram oluşuna hükmediyoruz. Çünkü biu silahlar tüm dengeleri bozar ve hacer ile beşer her şeyi imha eder, bunun için bu silahlar bozgunculuk ve tahribin en bariz örneğini teşkil etmektedir. Ayetullah Lenkerani İslamın bu türden temel prensiplerinin dünyaya ve bilhassa ilmi ve kültürel merkezlere daha açık ve şeffaf bir şekilde izah edilmesinin gerekliliğini vurguladı.
Bu Konfernsın bir diğer konuşmacısıysa Hucetül İslam Murteza Cevvadi Amuli idi. Bu konfrensa katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Amuli Güvenliğin de adalet gibi insanlık camiası için bir temel esas olduğunu vurgulayıp şöyle dedi. Güvenlik genelleşmeli ve herkes için olmalı. Tüm insanlar eşit olarak güvenlikten yararlanmalıdırlar. Güvenlikte ayrımcılık aynen adaletteki ayrımcılık gibi toplumda karagaşalık, kaos ve güvensizliğe sebebiyet verir. Güvensizliğin kimseye faydası yoktur. Vahyani öğretilerle irtibatı olmayanlar daha fazla güvensizlik yaratmaktalar. İslam adına toplumların huzurunu kaçıranlar ve güvensizlik yaratanlarsa ne İslam ve ne de onun üstün öğretileriyle uzaktan yakından irtibatı olmayan cahillerdir. İmam Humeyni de dahil olmak üzere İslam tarihinde gelip giden yüzlerce büyük alim ifrat ve tefrite karşı koymuş tekfiri selefilik gibi gerici düşüncelerle mucadele ettikleri gibi, İslam adına şekillenen laubali liberal cereyanlara da karşı mucadele vermiş ve güvenlik üzerinde önemle durmuşlardır. Güvenlik ve adalet Allahın insanlara en büyük nimetleridir. Bu nimettten her kesin yararlanması lazım.
Bu konfernasın ikinci gününde ise farklı komisyonlar ayrı ayrı toplanıp, Hilal konusunu. İslamın gençliğin eğitimindeki yeni metotları ve müslümanlar arası ilişkileri ele alıp incelediler. .Bu konferansta, gençlere yönelik dini eğitim metotları konusunda şu noktalar üzerinde duruldu:1- Camii minberleri henüzde en önemli eğitim ve tebliğ türübünleri olmasına rağmen, dünyadaki gelişmeler ve kominikasyon alanındaki illerlemelere dikkatle yanlızca minberle iktifa etmemek gerek2- Gençlere yönelik programların randımanına, çıktısına bakmak lazım.3- Genç kızlara yönelik dini proğramlara ağırlık vermek.4- Gençlere yönelik proğramlarda yarışmalara, spora ve meşru eğlencelere yer vermek 5- Konuşma metinleri ve kullanılan dil gençler için anlaşılır olmalı.6- Camilerde ve kültür merkezlerinde oyun ve eğlence odalarının oluşturulması7- Cuma hutbelerinin yanı sıra, Ramazan ve Muharrem ayları en önemli tebliğ platformlarıdır. İslamı gençlere sağlıklı bir şekilde tanıtmak için bu türübünleri azami randıman alınacak şekilde kullanmak gerek.8- İletişim çağında yaşadığımız için, alimler ve mübelliğlerimizin modern iletşim araçlarıyla donanmış olmaları lazım.9- Eğitim ve terbiye metotları muhatabın yaşına göre planlanmış olmalı.10- Yeni neslin eğitim ve terbiyesine munasib metotlar hakkında araştıramlarda bulunmak ve bilgilenmek.11- Günümüzde gençlerin bir çok şüphlerei olabilir. Bu şüpheleri bertaraf etmek için soru cevap halkaları tertiplemek.12- Hatipler konuşmalarında monolog yerine diyalogu seçmelidirler. Yani hatip tek konuşan kişi olmamalıdır.13- Gelecek nesillere öğretmenlik ve eğiticilk yapacak yeni neslin terbiyesine ağırlık vermek14- Genç nesil ile daha sıkı ve anlaşılır bir irtbat sağlamak için mübelliğler yaşadıkları ülkelerin dillerini öğrenmeli15- Internet ve sosyal medyayı gençlerin eğitimi için kullanmak.Gençlerin dini eğitimi için yeni metotların kullanılması komisyonu Hamburg İslam Merkesinin Kurucularından olan Ayetullah Muhakkıki ile Ayetullah Beheştinin eğitim ve terbiye metotlarından bazı pasajların okunmasıyla son buldu.
Konferansın üçüncü gününde ise müslümanlar arası ilişkiler ve takrib konulu bir komisyon oluştu ve Kopenhag İmam Ali Camii İmamı Hüccetül İslam Khadimi bir konuşma yaptı. Dinler ve mezhepler arası yakınlaşmaının mümkün olduğuna dikkat çeken Khadimi, Ayetullah Brujerdinin Takrib konusunda öncü ve bayraktar bir kişi olduğunu ve ondan sonra ise İslam Devrimi lideri Merhum İmam Humeyni ile İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hameneinin bu misyonu yürüttüğünü söyleyip konuşmasını şöyle sürdürdü. Takrib yani mezheplerin yakınlaşmasından ne anlıyoruz? Bazıları takribden farklı mezheblerin ilke ve fıkhı dayanaklarından ferağet etmeleri veya bu dayanakların fonksiyonunu kaybetmesini anlıyorlar. Hayır böyle bir olgu doğru değildir. Sağlıklı ve verimli bir diyalogun bir takım şartları mevcut bulunmaktadır. Her şeyden önce İslamın kapsamlı ve kuşatıcı bir din olduğunu ikrar etmeliyiz. Kur’an Ehl-i Kitapla dahi belli paydalarda ve söylemlerde takribten ortak hareket etmekten söz etmektedir.İkinci husus ise birbirimize karşı saygılı olmalıyız. Üçüncüsü ise sorunların ve ihtilafların ancak görüşme ve diyalog yoluyla hallolunabileceğine inanmalıyız. Dördüncüsü ise birbirimizle çalışmamız ve işbirliğinde bulunamamızın bir gereklilik olduğunu kabul etmeliyiz. İslam aleminin bu gün her zamandan daha fazla takribe ihtiyaç duyduğu ve ortak hedeflere ancak takrib ve işbirliğiyle ulaşılacğını her müslüman kabul etmektedir.
Huccetül İslam Khadimi konuşmasının devamında takrib önündeki engellere değinip şöyle dedi. Fırkacılık ve mezhepçilik takrib önündeki en önemli engellerden biridir. Bazılarınınn ekmeği de tefrikanın ipoteğindedir. Kavmiyetçilik ve nasyonalizm de takrib ve vahdet önündeki bir diğer engeldir. Üçüncü engel ise insanların kendi görüş ve inançları üzerinde diretmesi ve başkalarına kulak vermemesidir. Dördüncü engel ise takvasızlık ve ahlaki rezalettir. İşid Nusra ve Boko haram gibi sapık hareketler ahlaki razaletin en bariz örneğini teşkil etmekteler. Beşinci engel ise bilgisizlik ve cehalettir. Altıncı engel üse kültürel çelişkilerdir. Yedinci engel ise yabancılara bağlı olan çizgi ile istibdat ve zulüme karşı olan çizgi arasındaki mucadeledir.. Sekizinci engel ise İslam düşmanlarının desise ve komplolarıdır. Düşmanlarımız birliğimizi istemiyorlar ve İslam aleminin bu günkü haline tüm düşmanlar gülmekteler. Zalimlere ve mustakbirlere karşı durmaları gereken müslümanlar bu gün birbirleriyle uğraşmaktalar. Dokuzuncu engel ise müslümanların birbirlerinin değerlerine ve sembollerine karşı saygısız davranmalarıdır. Hem Ehl-i Sünnet adına ve hem de Şia adına fanatik ve aşırı unsurlar bu saygısızlığı yapmaktalar. Bizler mukaddesata yapılan saygısızlıkların mustekbir düşmanların bir projesi olduğunu ve onlar tarafından idare edildiğini unutmamalıyız. Hüccetül İslam Khadimi konuşmasının ikinci bölümünde takrib için faydalı ve verimli özüm yolları hakkında şöyle dedi: Bilinç ve bilgi ilk çözüm yoludur. Kur’an ve sünnete dayalı seviyeli ilmi diyalog yürütmek ikinci bir prensip oolmalı. Üçüncü husus ise karşılıklı görüşmeler ve buluşmalardır. Müslümanlar üç yerde sürekli olarak birbirleriyle buluşabilirler. Cuma namazı, cemaat namazı ve Hacc. Dördüncüsü ortak etkinlikler örneğin Resulü Ekremin kutlu milad programları düzenlemektir. Beşincisi ise yapıcı ve verimli diyalogdur. Altıncıs, Diyalog ve görüş teatisinin bir başarıyla sonuçlanması gerek. Sırf Diyalog adına dıyalog yapılmamalı. Diyalogun başarılı geçmesi için konuların açık ve net bir şekilde saptanması lazım. Yedincisi, tarafların sahalarında mutahassısı olmaları lazım.Örneğin Kur’an ve Ehl-i Beyt hakkında konuşacaksak katılımcıların her iki konudada sağlıklı ve geniş bir bilgiye sahip olmaları gerek. Sekizinci husus uslup, seçeceğimiz dil ve kullanacağımız edebiyat çok önemli. Dokuzuncusu, Yapılan diyaloglar Kur’an ve Allah Resulünün sünneti çerçevesinde cereyan etmelidir. Onuncusu, Müslümanlar arası diyalogda sevgi ve hürmeti hiç bir zaman elden vermemek gerek. On birinci önemli hususu ise, karşı tarafın yanlış ve batıl kendimizin doğru ve hak olduğu şeklindeki yaklaşımlardan şiddetle kaçınmalyız. On ikinci husus töhmet ve suçlamalardan kaçınmalıyız. On üçüncü husus, müşterekler üzerinde durmak olmalı. On dördüncü husus ise hırçın ve katı bir dil yerine mulayim ve sevecen bir dil kullanmak. “ Hikmet ile Rabbinin yoluna çağır” ayetinden gaflet etmiyelim
K APANIŞ OTURUMUKonferansın üçüncü gününde ise Alimlerin ahlakı konulu seminerden sonra kapanış özel programına geçildi. Bu programda Alimler federasyonu Başkanı Aytullah Ramazani muhtelif ülkelerden üç günlük süreyle bu konferansa katılan ve sabırla takip eden alim ve mübelliğlere takdir ve teşekkürlerini yenileyerek, başta İslam İnkılabı Lideri olmak üzere Taklid mercilerinin bu konferansa gönderdikleri yazılı ve sözlü mesajlarından ve irşadatından dolayı alimler adına teşekkürlerin sundu. Konferansın seyri ve sonuçları hakkkında derli toplu bir rapor Hüccetül İslam Khadimi tarafından sunuldu. Hüccetül İslam Khadımi Katılımcılarınm tümünün çalışmaların üstün bir keyfiyetle yürütülmesinde hem fikir olduklarını ve alimlerin katkı ve desteği olmadan yönetim kurulunun tek başına bir şay yapamıyacağı vurgulayıp şöyle dedi.ı. Komisyonlarda çok önemli konular ele alınıp incelendi. El ele vererek İslamın mesajını dünyanın her tarafına ulaştıralım. İslam cumhuriyetinin maddi ve manevi desteği bu yönde çok etkili olmuştur. Nitekim Irak Şia Merciliği Ehl-i Beyt yorum İslamın hem nitelik ve hem de nicelik açısından yayılmasının islam Cumhuriyetinin bereketi sayesinde oduğunu açıkca dile getirmekteler. Bunun için bu hükümetin güçlenmesi ve payidar kalması için tüm müslümanlar ellerinden geldiği kadarıyla yardımcı olmalıdırlar. Fıkhi açıdan Caferi mezhebine mensup olmayan ancak fikri ve metodik olarak Ehli beyt hayranı ve İslam cumhuriyetini bir örnek olarak gören milyonlarca müslüman vardır. Ayetullah Ramazani ise konuşmasının devamında İslam dünyasının karşı karşıya bulunduğu bir çok siyasi, kültürel ve toplumsal soruna değinip şöyle dedi: Islam dünyasının bütün bu sorunları halletmesinin yegane çözümü insan güvenliğini temin için adaleti ve insanın onur ve saygınlığını esas alan Peygamberler yoluna dönüş yapmaktır. İslam güvenliğin farklı aşamalarını ele almaktadır. Bireyin. Güvenliği bu cümleden mal. Can. Haysiyet fikir ve düşünce güvenliği, ailenin güvenliği, toplumve uluslar arası güvenlik. Bütün bu güvenliklerin nasıl sağlanması gerektiği konusunda İslamın sözü ve çözümü vardır. Güç ve servet dağılımda adalet olmadıkça ve insanların onur ve saygınlığı korunmadıkça güvenlikten söz etmek mümkün değildir. Biz Avrupa Şii alimler federasyonu olarak dünyanın her yerinde akıl, maneviyat, adalet, güvenlik, insan onuru ve insanlar arası dayanışmayı esas alan bir İslamı tebliğ etmek ve İslam birliğinin tesisi ve güçlendrilmesiyle yükümlüyüz. Bütün dini faaliyet ve çalışmalarımızda bu esas ve hedefi çerçevesinde hareket etrmeyi bir görev ve yükümlülük bilmeliyiz.Kapanış merasiminin sonunda kapanış bildirisi okundu ve Kur’an ayetleri ve dualarla Konferans son buldu.