Tarih: 20.03.2015
Hatip: Hamburg İslam Merkezi Başkanı Ayetullah Ramazani
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd
Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah’a olsun. Bizi doğru yola hidayet eden
odur. Eğer O’nun hidayeti olmasaydı doğru yola gelmiyecektik.
Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz, Ona
ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet
talebinde bulunuyoruz. Salat ve selam ise kalblerimizin mahbubu,
nefislerimizin munisi, günahlarımızın şefaatçısı ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz
Hatemul Enbiya, Rahmetenlilalemin Hz.
Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin varisi ve
sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-i Beyti ile mucadele
ve dava arakadaşlarından seçkin Ashabının üzerine olsun.
Allah’ın rahmeti ve bereketi ise tüm
müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan muhterem
bacılar ve değerli kardeşlerin üzerine olsun.
Başta kendi nefsim
olmak üzere hepinizi İlahi takvaya, Allah’ın emirlerine sarılmaya
ve yasaklarından ise kaçınmaya davet ediyorum.
Takva en iyi azık
cennetin anahtarı ve cehennem
ateşine karşı ise
koruyucu siperdir.
Şimdiye kadar insan haklarıyla
ilgili olarak bir çok hususu
dile getirdik. Sonraki konuların
daha derli – toplu ve açık- seçik
bir şekilde ele
alınması için insan
haklarıyla ilgili farklı görüş
ve yaklaşımlar arasında karşılaştırmalı bir
araştırmanın yapılması yerinde
olur.
İlk olarak insan
hakları evrensel
beyannamesini ele alacak
daha sonra ise
İslam’ın konuyla ilgili
olarak görüş ve yaklaşımlarına değineceğiz.
Tabiki kahirede 14
ağustos 1990 yılında tasvib edilen 25 maddelik
İslam insan hakları
beyannamesinden yararlanmaya çalışacağız. Bu arada 26
Ağustos 1789 da deklare edilen 17
maddelik Fransanın insan hakları ve
vatandaşlık beyannamesine de yer
vereceğiz.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin Maddeleri.
Insan Hakları Evrensel Beyannamesi
30 madde halinde tedvin edlip 10 aralık 1948 de Birleşmiş
milletler Genel Kurulu
tarafından tasvib edilip deklare
edildi. Birleşmiş
milletler bütün üye devletlerden bu beyannameyi
genel bir şekilde
yayınlamalarını ve bütün
canlı dillere tercüme edlip
dünya insanlarına sunulmasını
talep etti.
Bu deklerasyonun maddelerinin incelemesine
geçmeden önce şu
hatırlatmada bulunmak gerek.
Bizim incelememiz dini
çerçevevedeki bir inceleme
olacaktır. Yani İslam açısından
bu maddeleri ele alacak ve
yer yer kritiğini
yapacağız. Tabiki bazı
mevzuaları din dışı
bir yaklaşımla ele
alıp bazı hususlara dikkatleri
çekeceğiz. Bu tür inceleme ve
araştırmalar, uzmanlar ve işin
ehli olan kimselerin bu kanun
maddelerini daha derin ve
köklü bir şekilde
ele alıp incelemelerine sebebiyet
verecektir. İnsan eliyle yazılmış
olan bu insan
hakları beyannamelerinin yeniden ele
alınıp gözden geçirilmesi
pek ala normal
bir şeydir. Çoğu zamanlar yeni
maddelerin ilavesi veya
bazılarının ıslahına ihtiyaç
olabiliyor.
Madde 1: İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesinin birinci maddesinde
şöyle denilmektedir: “
Tüm insanlık bireyleri özgür dünyaya
gelmekteler, insan hakları
ve onuru
açısından eşittirler. Hepsinin aklı vardır birbirlerine karşı
kardeşçe bir yaklaşım
sergilemelidirler”
Bu maddede, insanların akıl
ve özgür irade
ile donanmış olarak
yaratıldığı ve hukuki olarak
eşit oldukları ve birbirlerine
karşı kardeşce davranmaları
gibi hususlara işaret edilmiştir.
Bu madde ana hatlarıyla
ele alındığında bir
kaç soru gündeme
gelmektedir. Bu madde
hukuki bir maddemi dir? Yani eğer
insanların birbirlerine karşı
davranış ve muameleleri
kardeşlik ruhuna göre olmazsa
bir suç
mu sayılacak? Yani
bu haklar ihlal edildiği zaman kimler veya hangı
kurumlar hukuki olarak takibatta
bulunmaktan sorumludurlar?
Bu maddeyi nasıl ve
ne şakilde kanuni
bir madde olarak algılayıp uygulayabiliriz.?
Bu maddenin ontolojik varlıksal iki hususa
işaret etmektedir. Birincisi şudur: İnsanlar özgür
yaratılmışlardır. İkincisi
ise hepsi akıl
nimetine sahip bulunmaktalar.
Şu marifete dayalı
epistomolojik noktaya, yani
insanların hukuki olarak birbirleriyle eşit olduğuna
işaret edilmiştir. Bu ahlaki
tavsiye niteliği taşıyan
maddenin hukuki bir
etkinlik göstermesi pek
muhtemel görünmemektedir. Meğer
ki bunun bir
ahlaki hak olduğu
ve ilgili maddenin de
ahlaki bir tavsiye
niteliği taşıdığı söylenmiş olsun.
Bu madde hakkında
söylenecek diğer bir
hususta şudur: Bu maddenin
bazı cümleleri ve kelimeleri
çok genel bir
niteliğe haiz bulunmaktadır. Örneğin “Kardeşce
davranış”
Burada şu soru gündeme
gelmektedir. Hangi davranış
kardeşce bir davranış
sayılabilir.? Kardeşce
davranışın ölçüsü nedir?
Eğer bu insani ve
kardeşce davranışı sergilemekle
yükümlü olan bir kimse
bu davranıştan kaçınırsa ona nasıl ve
ne şekilde davranılması
gerek? Dolayısıyla bu maddede
açıklama gerektiren bazı
hususlar mevcut bulunmaktadır.
Bu kanun maddesi
hakkında nihai bir
derleme yapılırsa bunun
öğüt ve mevize nitelikli
bir ahlaki madde
olduğu anlaşılmış olur. Zimnen
bu madde insanın
akıllı oluşuna yaratılışı
itibarıyla özgür yaratılmış olduğuna ve
hür iradeye sahip
bulunduğuna işaret etmekte
İslamın
birinci madde hakkındaki
yaklaşımı
Bu madda hakkında
İslamda bir çok
çeşit tartışma yaşanmıştır.
Her şeyden önce insan
yaratılışı ve donanımı itibarıyla
diğer varlıklara nisbeten
bir çok çeşit
imtiyaza haiz bulunmaktadır. Çünkü insanoğlu
nebati ve hayvani güdülerin
yanı sıra akıl gücüne
sahiptir. Bu güç onu doğru
bir şekilde sevk ve
idare edip hidayete
yönlendirmekte çok önemli
bir rol ifa edebilir. Lazım olduğunda
bu güç insanı
vahyi öğreti ve maarife
yönlendirir. Aslında akıl
insana yolu ve maksadı
göstermek için en
iyi klavuzdur. Tabiki insan
şehvet ve gadabın etkisinde kalmadığı
sürece. Tam tersine akıl sözü edilen
kuvveleri sevk ve idare etmeli. Bu ve diğer
güç ve güdüleri dengeleyip fazilet ve erdemlerin kazanılması
için hizmete
almalı.
Akıl farklı güç ve
güdüleri dengelemek için
vahyi öğretilere ihtiyaç
duymaktadır. Çünkü ahirete inanç ve
cennet vaadi ve cehennem
azabı hakkındaki uyarılar insanın
kendine çeki düzen
verip nefsani istek ve ihtirasları
kontrol altına alarak
kendini terbiye edip
bu güçleri ahlaki erdem ve faziletleri
elde etmek için kullanmasına sebebiyet
verir.
Tabiki aklın rolü
yalnızca nefsani güdüleri,
hayvani ve şehevani eğilimleri
kontrol altına alıp
dengelemekle sınırlı değildir. Fikri ve itikadi
konularda da akıl çok
üstün bir rol
ifa etmektedir. Ameli ve
fiili hususlarda da
bu akıl insanı
işin ehli ve uzmanına yönlendirmektedir. Her konuda
işin erbabı ve uzmanına başvurulmasına hükmetmektedir. Dolyısıyla İslam şeriatında
akıl insanların bir çok
konuda kendi vecibelerini
ve yükümlülüklerini yerine
getirmeleri için dini
uzmanlara baş vurmalarına
hükmetmektedir.
İslam akla öylesine
değer biçmektedir. İnsanın insanlığını, aklının ipoteğinde görmektedir.
İmam Ali a.s
şöyle buyurmaktadır: “İnsan aklıyla insandır”
Kur’anı Kerimin bir
çok ayeti kerimesinde insanın
aklını kullanarak hem
kendisini ve yaratıcısını ve hem de
kainati ve cereyan eden olgu ve hadiseleri
doğru ve sağlıklı
bir şekilde anlaması
üzerinde durulmaktadır. Eğer ilahi
büyük bir nimet
ve vergi olarak akıl gereğiyle
takdir edilirse ve
insanlık toplumu akıllıca
hareket ederse, insanla ilgili
bir çok husus
ve sorun kolaylıkla
halledilmiş olur. Çünkü akıl
varlık düzeninin sağlıklı bir
şekilde idrak edilmesi ve bu düzenin
Allah’ın tedbir ve
iradesiyle idare edildiğinin anlaşılması,
insan ile yaratıcısı arasında sıkı sıkıya
bir ilişkinin bulunduğunun takdir ve tesliminde
insana yardımcı olur.
Dolayısıyla beşeri aklı
yanlızca günlük yaşamı ve maişeti
temin eden bir akıl
olarak sınırlamamak gerek. Beşeri akıl, insani ve akli yaşamı hikmet ve marifetle
yoğrulmuş bir yaşam
olarak tanımlamaktadır.
Akılcı yol ve ameli insanlığa sunmaktadır. İnsanın
ferdi ve sosyal aklının bir
çok konuda insanı
ifrat ve tefritten koruduğu
ve onu orta
yollu olmaya ve
makul bir yaşam
sürdürmeye yönlendirdiği kesindir.
Akıl hem kanunların tedvini ve
hem de uygulanmasında hem fert ve
hem de toplum için iyi
bir destek ve dayanaktır .
Nitekim insan hakları
evrensel beyannamesinin birinci
maddesinde insanın akıllı
bir varlık olduğuna
işaret edilmiştir. Aklın
hukuki ahlaki kanun maddlerininin tedvin ve
uygulamasındaki gücü ve konumunun
sağlıklı bir şekilde
algılanması için daha fazla
telaş ve çaba gösterilmesi
gerek. Hukuk ile ilgili
tüm kanun maddelerinde ve yapılan
yasamalarda kollanan amacı
sağlıklı bir şekilde insana
sunmak ve tanıtmak için akıl
ve vahyin el
ele vermesi gerek.
Vesselamu aleykum wa rahmatullahi wa barakatuhu