Tarih: 03.10.14
Hatip: Hamburg İslam Merkezi Başkanı Ayetullah Ramazani
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah’a olsun. Bizi doğru yola hidayet eden
odur. Eğer O’nun hidayeti olmasaydı doğru yola gelmiyecektik.
Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz, Ona
ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet
talebinde bulunuyoruz. Salat ve selam ise kalblerimizin mahbubu,
nefislerimizin munisi, günahlarımızın şefaatçısı ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz
Hatemul Enbiya, Rahmetenlilalemin Hz.
Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin varisi ve
sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-i Beyti ile mucadele
ve dava arakadaşlarından seçkin Ashabının üzerine olsun.
Allah’ın rahmeti ve bereketi ise tüm
müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan muhterem
bacılar ve değerli kardeşlerin üzerine olsun.
Başta kendi nefsim
olmak üzere hepinizi İlahi takvaya, Allah’ın emirlerine sarılmaya
ve yasaklarından ise kaçınmaya davet ediyorum.
Takva en iyi azık
cennetin anahtarı ve cehennem
ateşine karşı ise
koruyucu siperdir.
İslam açısından
insan haklarının tam
bir tanımının yapılması için önce,
insan hakkında doğru ve
sahih bir tanım yapmamız lazım. Tabiki
insan hakkında İslam açısından bir
tanımlamanın, tevhid, peygamberlik,
ahiret, ahlaki ve sosyal
hususlarla yakın bir
ilişkisi bulunmaktadır.
İslam öğretilerinde insan
varlık aleminin ekseni
olarak tanımlanmaktadır.
Eksen olması hasebiyloe
yaratılışından önce ihtiyaç duyduğu
her şey kendisi için yaratılmış ve
amade kılınmıştır. “ Sizin için yeri
döşek, göğü de bina yapan ve
gökten su indirerek onunla sizin
için rızık olarak çeşitli
meyveler çıkaran odur.” Bakara 22
Büyük emaneti taşıyandır. “
Kuşkusuz, biz o emaneti göklere, yere ve dağlara
sunduk, onlar bunu yüklenmekten
çekindiler ve ondan
korktular. Ama insan onu
yüklendi. O çok zalim ve
cahildir.” Ahzab 72
ilahi ilim, hikmet ve
marifete layık bir
mahluktur. “ Allah ona tüm
isimleri öğretti” İsimlerden
maksat varlığın esrarı ve mevcudatın isimleridir. Bu isimlerden
maksat ilmin şifresi ve
anahtarı hükmünde olan
bilgilerdir. Bu sayede o melekler
de dahil olmak
üzere tüm şuur sahibi
varlıkların saygısını kazandı. Konuyla ilgili
olarak yüce Allah
şöyle buyurmaktadır. “ Hani
meleklere Ademe secde edin demiştik. İblisten
başka hepsi secde etti. Ama o
kabul etmedi, büyüklük tasladı ve
inkar edenlerden oldu.” Bakara
34
Bu insanlar arasından Allah’ın halifesi seçildi. İlk halife
Hazreti Adem. Allah’ın esma ve
sıfatına en cami
bir ayna oldu.”
Bakara 34 “ Yakin edenler için yeryüzünde ve
kendi nefislerinizde nice
ayetler vardır. Görmüyormusunuz? Zariyat 20
Başka bir ayeti
kerimede ise şöyle
denilmektedir: “ O’nun gerçek olduğu kendilerine açıklık kazanıncaya
kadar ayetlerimizi ufuklarda da,
kendi nefislerinde de onlara göstereceğiz.
Rabbinin, her şeye gözetici
olması yetmez mi?
Fussilet 53
Yine diğer bir ayeti
kerimede konuyla ilgili
olarak şöyle denilmektedir. “ Ey
iman edenler! Siz kendinizi korumaya
bakın. Siz hidayete erişmiş olsanız, sapıklığa düşen
kimse size bir zarar
vermez. Hepsinizin dönüşü
Allah’a doğrudur. O,
işlemekte olduklarınızı size bildirecektir.” Maide
105 “Onlar Allahı
unuttular, Allah ta onları
kendilerine unutturdu.”
Bu insanlar arasında nubuvvet, risalet ve
imamet makamına erişen kimseler
vardır. Bunlar tüm insanlık için
örnek ve olgu olan
kimselerdir. Onlar ilmi ve
manevi açıdan üstün ülvi
bir makama sahip
olan temiz ve seçkin insanlık
öğretmenleridir. Bu insan sahip
olduğu hakikate binaen ahirette de ebedi ve daimi
bir makama sahip
bulunmaktadır. Çünkü insanda ruh
olarak tanımlanan ebedi ve
baki olan ilahi
bir öz bir
cevher bulunmaktadır. Dolayısıyla
insan hakları hakkında
yapılacak doğru ve dakik bir tanımlamada,
insanın varlıksal tüm boyutları
göz önünde bulundurulmalı. İnsanın ahlaki, manevi ve
toplumsal ahkam boyutuna teveccüh insanın daha
doğru tanınmasına katkı
sağlamış olacaktır. İnsanın farklı
boyutlarının tanınmasıyla
hem insanın gerçek
ihtiyaçları ve hem de farklı
ilişki türleri daha
doğru saptanmış olacaktır. Dolayısıyla şekillenen insan hakları da insanın varlıksal
gerçeğiyle uyum arzedecek bir
niteliğe haiz olacaktır. Buna binaen insan
haklarıyla ilgili doğru ve
mükemmel bir tanım,
ancak insanın hakikatının sağlıklı
bir tanım ve
izahıyla mümkün olabilir. İnsanın maddi
olan beden ile
madde ötesi olan
ruhun bir bileşimi ve
terkibi olduğu apaçıktır.
İlahi vahiyden kaynaklanan dinin hakikatına
ve asil cevherine dönüş, insanın gerçek anlamıyla
tanınmasına insanlığı muktedir
kılar. Öyleyse insan
haklarına farklı boyutlarıyla saygı
gösterilmesi için konuyla ilgili
dini öğretileri yeniden gözden geçirmek lazım.
Vahiy bizlere tüm
insanların nurani bir
asıl ve cevherden yaratıldığını ve tüm
insanların zatı itibarıyla saygın olduğunu,
ilahi lütuf ve
ihsana mazhar olduğunu,
bu hususlarda kadın
ile erkek arasında hiç bir
fark bulunmadığını, farklılıkların ancak
insanın pak ve temiz
olan ruhundan kaynaklana
ahlaki erdem ve faziletlerle
ilgili kazanımlarda olabileceğini
öğretmektedir. Kısacası Islam açısından insan hakları
farklı boyutlara haiz bulunmaktadır, tüm
insanların farklı boyutlar
taşıyan insan haklarına
saygılı olmaları için
önce bunları tanımaları
lazım. Bilmeden ve tanımadan
insan haklarına saygı göstermek ve
sorumlu davranmak mümkün
olamaz.