Tarih: 26.09.14
Hatip: Hamburg
İslam Merkezi Başkanı Ayetullah Ramazani
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah’a olsun.
Bizi doğru yola hidayet eden odur. Eğer O’nun hidayeti olmasaydı doğru yola gelmiyecektik.
Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz, Ona
ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet
talebinde bulunuyoruz. Salat ve selam ise kalblerimizin mahbubu,
nefislerimizin munisi, günahlarımızın şefaatçısı ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz
Hatemul Enbiya, Rahmetenlilalemin Hz.
Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin varisi ve
sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-i Beyti ile mucadele
ve dava arakadaşlarından seçkin Ashabının üzerine olsun.
Allah’ın rahmeti ve bereketi ise tüm
müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan muhterem
bacılar ve değerli kardeşlerin üzerine olsun.
Başta kendi nefsim
olmak üzere hepinizi İlahi takvaya, Allah’ın emirlerine sarılmaya
ve yasaklarından ise kaçınmaya davet ediyorum.
Takva en iyi azık
cennetin anahtarı ve cehennem
ateşine karşı ise
koruyucu siperdir.
Geçen haftalarda yaptığımız
konuşma ve hitabelerden
peygamberler mektebinin bir
hukuk mektebi olduğu anlaşılmış oldu. Şu anlamda:
Bütün peygamberlerin misyon ve
risaletinin ana amacı
insan haklarının savunmaktır. Bunun için peygamberler
hem öğretilerinde ve hem de
talim ve terbiye metotlarında
insan haklarının farklı
boyutları üzerinde sürekli
olarak durmuşlardır. Tabiki peygamberlerin hukuk
düzeni bir takım
ilahi ve insani usül ve
prensiplere dayanmaktadır. Bunun için
kısada olsa hem
hukuk ve hem de insan
beşer kavramına kısa
bir göz atmamız gerek. Hak kavramının sözcük olarak
bir kaç anlamı
vardır. Bu cümleden
söylem, davranış, gerçeğe
uygun inanç ve ilah ile yaratıcı anlamındada
kullanılmıştır. Yaratılmış anlamında
da kullanılmaktadır. Bütün bu farklı anlamları
“ sabit” “değişmeyen gerçek”
kavramına avdet ettirmek, irtibatlandırmak mümkündür.
Yani gerek bir
emri vaki veya bir emri nisbi
olsun her sabit olgu ve
duruma hak itlak
olunur.
Allah’a HAK denilmesinin
sebebi değişmeyen bir
gerçek olmasına binaendir.
Kur’ana da Hak
denilmektedir. Çünkü gerçekliği ve
değişikliği Allah tarafındandır. Hatta sabit
ve gerçek olan durumlara da hak
denilemketdir. Adalet için de
hak ifadesi kullanılmaktadır. Çünkü adalet her
şeyin devamı, sübut ve
bekasının teminatıdır. İslam için de
hak kelimesi kullanılmıştır. Sübut ve
gerçekliğine binaen. Belli
bir mülkiyet ve fayda
için de hak kelimesi
kullanılmaktadır. Çünkü bir sabitlik ve
gerçeklik arzetmektedir. Fılankesin
hakkıdır dediğimizde. Onun hakkının
sübut ve gerçekliğine
vurgu yapıyoruz. Kanun veya
sözleşmeler de bu mülkiyet ve
intifa hakkını belirlediği için,
Mulkiyete de hak denilir.
Şunu da hatırlatmakta fayda
vardır ki hak kavramının
farklı anlamlarının her
birisinin karşısında batıl
kelimesi yer almaktadır.. Örneğin Allah
haktır. Öyle ise putlar
batıldır. Allaha kulluk
hak putperestlik ise batıldır.
Hak kelimesi Kur’anı Kerimde farklı
anlamlarda kullanılmıştır. Allah
hakkında şu şekilde kullanılmıştır. “Allah’ın apaçık
hak olduğunu biliyorlar” Nur 25
Hak
kelimesi, Allah’ın işinin hak
hakikat olduğu anlamında
da kullanılmıştır. “ gökleri
ve yeri hakla yaratandır.” En’am 73
“ O peygamberini hidayet
ve hak
din ile gönderendir.” Fetih 28
Hakk kelimesi Allah’ın vaadi hakkında
da kullanılmıştır. “Allah’ın vaadi haktır denildiğinde” Casiye 32
Vahiy için de hak
kelimesi kullanılmıştır. “ Kitaptan sana
vahyettiğimiz haktır”
Fatır 31
Kıssalar için de hak
kelimesi kullanılmıştır. “Gerçek
hak olan kıssalar
işte bunlardır.” Ali İmran 62
Yargı ve hüküm verme
konusunda da hak kelimesi kullanılmıştır. “ İnsanlar arasında hak ile
hükmet” Sad 21.22.26
Ğafir 20
Bu kullanımların dışında hak
kelimesinin Kur’anda nisbi ve
itibari bir takım mefhumlar için de
kullanılmış olduğunu görüyoruz. Bu
kullanım iki insan veya insanlar arası ilişkilerin
türünü ve niteliğini de yansıtmaktadır. “ Yakınlara hakkını ver” Rum 38
“Onların mallarında dileyenler ve
mahrumlar için bir
hak vardır” Zariyat 19
“Üzerinde hak olan kimse borçlu da söyleyip
yazdırsın ve Allahtan korksun, Ondan bir
şey azaltmasın.” Bakara
282
Allah Resulü ile Ehl-i
Beyt İmamlarından sadır olan
hadis ve rivayetlerde de bu
kavram bir çok anlamda
kullanılmıştır. Örneğin İmam Seccad a.s ’ın Hukuk risalesinde
50 den fazla haktan
söz edilmektedir. Bu
risalede ahlaki ve toplumsal
hukuka dikkat çekilmiştir.
Hak kelimesi mükellef insanın eyleminin sıfatı
olarak ta gelmiştir.
“Bu, onların Allah’ın ayetlerini inkar etmeleri ve haksız
yere peygamberleri
öldürmelerindendi.” Bakara 61
Hak kelimesinin kırk defadan
kullanıldığı ayetler
üzerinde derinden düşündüğümüzde,
bu kullanımların çoğunda
hukuk anlamının
kastedilmediği sonucuna varıyoruz. Ancak bazı ayetlerde hak
kelimesi hukuk anlamında kullanılmıştır. Kur’anı
Kerimin borçlanma ile ilgili ve
aynı zamanda en uzun ayeti
olan Bakara suresinin 282. Ayetinde hak
kelimesi hukuk anlamında
kullanılmıştır.
“Ey iman edenler! Belli
bir süreye kadar
birbirinize bir borç verdiğiniz zaman onu
yazın, içinizden bir katip dosdoğru ve adaletle bunu yazsın.
Hiçbir katip, Allah’ın
kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın. Katip yazsın, üzerinde hak
olan borçlu da söyleyip
yazdırsın ve Allah’tan korksun,
ondan bir şey
azaltmasın. Üzerinde hak olan kimse borçlu sefih akılsız veya güçsüz olur
yada söyleyip yazdıramıyorsa,
velisi adaletle söyleyip yazdırsın.” Bakara 282
Hukuk kelimesi kavramsal
olarak bir kaç
anlama gelmektedir.
1-Hukuk: Bir memleketin vatandaşlarının toplumsal davranışlarını kontrol eden ve çeki
düzen veren kanunlar bütünü
için kullanılmaktadır. Yani bir
toplumun bireylerinin yapması ve
yapmaması gereken hususlar. Tabiki
bu anlamda hukuk
kelimesi hakkın çoğulu
anlamında kullanılmamaktadır.
Hukukun buradaki kavramsal
anlamı tekildir çoğul değil. Bu
anlamıyla hukuk kelimesi
kanun kelimesiyle eş anlama
gelmektedir. Tabiki hukuk ile kanun arasında bir
takım farklılıklar mevcut
bulunmaktadır. Kanun daha
genel bir anlama
gelmektedir. Şer’i kanunlar,
Tekvini kozmik kanunlar, itibari
kanunlar ve hakiki
kanunları kapsamaktadır.
Ancak hukuk kavramı
kanun anlamıyla yanlızca teş’rii ve itibari
kanunları kapsamaktadır. Öte yandan
hukuk hem konulmuş ve hem de konulmamış kanunlara
şamildir. Buna karşılık olarak
kanun bir fert, grup veya devlet
tarafından konulmuş olan
hakları kapsamaktadır.
2-Hukuk kelimesi, insan olması
hasebiyle insana karşı salahiyet ve
yetki sahibi olan
merci makam tarafından belirlenen
haklar bütünü için de
kullanılmaktadır. Bu
anlamıyla hukuk kelimesi hak
kelimesinin çoğulu olarak
kullanılmaktadır.
Beşer veya insan,
aynı anlamı taşıyan
iki kelimedir. Bu
kelimeler biri maddi diğeri
ise gayrı maddi ruhani
iki boyutlu varlık
için kullanılır. Bu iki
boyutu tabiat ve
fıtrat olarak ta tanımlamak
mümkündür. Yani insan sadece
maddi ve duyusal boyut
ile sınırlı değildir. Ruhi, akli ve manevi bir
boyutu da mevcut
bulunmaktadır. Dolayısıyla
insanın kapasiteleri, yetenekleri ve
talepleri de farklı
ve çeşitlidir. İslam
açısından insan hakları
kavramı, insanın tüm boyutları ve
taleplerine hitap edecek ve
bunları göz önüne
alacak şekilde hazırlanmış
olmalı. Tabiki bu
konuyu tüm detaylarıyla
el alıp incelemek gerek.