Hatip: Hamburg İslam Merkezi Başkanı Ayetullah  Ramazani
Tarih: 28.03.14
 
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah’a olsun. Bizi doğru yola hidayet eden odur. Eğer O’nun hidayeti olmasaydı doğru yola gelmiyecektik. Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz, Ona ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet talebinde bulunuyoruz. Salat ve selam ise kalblerimizin mahbubu, nefislerimizin  munisi, günahlarımızın şefaatçısı ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz Hatemul Enbiya,  Rahmetenlilalemin Hz. Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin varisi ve sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-i Beyti ile   mucadele ve dava arakadaşlarından seçkin Ashabının üzerine olsun. Allah’ın rahmeti ve bereketi ise tüm müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan muhterem bacılar ve değerli kardeşlerin üzerine olsun.
 
Başta kendi nefsim olmak üzere hepinizi İlahi takvaya, Allah’ın emirlerine sarılmaya ve yasaklarından ise kaçınmaya davet ediyorum. Takva en iyi azık  cennetin anahtarı ve cehennem  ateşine  karşı  ise  koruyucu  siperdir
 
Kur’an ayetleri ve  Resulullah’ın  hadislerinden  İslamın evrensel ve  ebedi  bir  din olduğu  anlaşılmaktadır. Bu  evrenselliğe  vurgu  yapmak  için  Kur’anı  Kerimde  Peygamber  hakkında  şöyle denilmektedir. “Biz  seni  ancak  tüm  alemlere  rahmet  olarak  göndedik.”  Bir  başka  ayeti  kerimede  ise  şöyle  denilmektedir:  “Seni tüm  insanlara gönderdik”   Yani  Peygamberin  mesajı  evrenseldir. Mesaj ve  misyonu  evrensel  olan  Peygamberin  kıtabının  da  evrensel  olması lazım. Dolayısıyla  Kur’an  insanlara yaşam ve  saadet  yolunu  gösteren ve  her  zaman ve  mekanda  insanları hidayet ve   doğruluğa  çağıran ve  yönlendiren  kitaptır. Nitekim  konuyla  ilgili  olarak  Yüce   Mevla  şöyle   buyurmaktadır:
 
“Şüphesiz ki  bu  Kur’an, en  sağlam yola  hidayet eder ve salih amellerde  bulunan müminlere, onlar  için gerçekten  büyük  bir  ecir  olduğunu müjde  verir.” İsra  9
 
  Tabiki İnsanın  yaşam  sürecinin  sürekli gözetim ve  denetim altında  tutulması,  tehdit ve  tehlikelerin  saptanması ve  yaşam  yolunda  nasıl  adım atılması  gerektiğine  dikkat  etmek  gerek. Bu  bağlamda  yapılan  uyarı ve    müjdelere ciddi  bir  şekilde dikkat  etmek  gerek. Bunun  içindir ki Allah c.c   Peygamberini  hem   Beşir müjdeci ve  hem de  Nezir korkutucu   olarak  tanımlamıştır ki  bu  peygamberin  klavuzluğunda  insanlar hem  doğru  yolu  tansıınlar ve hem de bu  doğru  yolda  adım atmak  için  gerkli  olan  saik  ve  motivasyona sahip  olsunlar. Bunun için Rabbul  Alemin  Peygmaberine  “ Biz  seni ancak  müjdeci ve  korkutucu”  olarak  gönderdik  diyor.
 
Eğer  İslam evrensel  bir  din  ise ve  Kur’an da ebedi ve  kalıcı  ilahi  bir  mucize  ise  akla  hemen  şu  soru  gelir:  Bu  din ve  kitap  insanlara insanca  yaşamanın ve   dünya ile ahiret  mutluluğunu tatmanın  yolunu  göstermekte midir?  Bu  konuda  nasıl  bir  rol  ifa etmektedir?
Acaba  İslamda  yapılması ve  yapılmaması  gereken  ameller  varmıdır? İnsanlar   bazı  şeyleri  yapmak ve  bazı  şeyleri de  terketmekle  yükümlümüdürler? Eğer  uyulması  gereken ahkam ve  kanunlar   var  ise,  bu  kanunların  varlığı  özgürlük ve  hür  irade  ile  ne kadar    uyum  arzetmektedir? Nasıl  oluyorda  insan  hem  özgür olabiliyor ve  hem  de  bir  işi  yapmak  veya  terketmekle   mükellef  kılınıyor.?  Bir  diğer  soru  ise  sorumluluğun  şartları  nelerdir? Yani  kadın- erkek,  genç – yaşlı ve  kız- erkek her kes  bu  kurallara ve  ahkama  bağlılık  göstermek  zorudamıdır, yoksa   mükellefiyet ve  sorumluluğun  yerine   getirilmesi  için  bir  takım  şartlar  söz  konusumudur?  Tabiki  Islam  şeriatı  hakkında  diğer  bir takım cevap  verilmesi  gereken  sorular  vardır ki  zamanı  gelince  bunlara da değineceğiz.
 
Kanaatimizce,  bazı  insanların İslam  şeriatı  hakkında   bir  takım  kuşkuları  gündeme  getirmeleri,  yersiz  yakıştırma ve  nispetlerde  bulunmaları veya insafa  sığmayan   ön  yargılarda  bulunmalarının  başlıca  nedeni İslam  şeriatı  hakkında   yeterli  bilgiye ve  malumata  sahip  olmamalarıdır.  Halbuki  eğer  İslam  şeriatı  başta  olmak  üzere  ibrahimi  dinlerin öğretilerinin aslına   teveccüh edilirse, bütün  ahkam ve  kanunların  bir  takım  yarar veya   zararlara  binaen teşri  edildiği konulduğu   anlaşılmış  olacaktır. Yüce  Allah  hakimi  mutlaktır  dolayısıyla  insanların  faydasına  olmayan veya  insanlar  için   bir   zarara  sebebiyet  veren  hiç  bir  kanun ve  kural  koymaz. Veya  kendi  faydası  için  bir  kanun  koymaz.
 
Nitekim  Mevlana     Celaleddin  Rumi’nin.  Hz.  Musa  ile  çoban arasında  cereyan eden hikayesinde   Allah’ın  Musaya  hitaben  söylediklerine  istinadet  dediği  üzere  “ Ey  Musa  ben  mahlukatı  fayda  elde  etmek  için yaratmadım,  belki  onlara cömertlikte ve  bağışta  bulunmak  için  yarattım. Yüce  Allah  Ğaniyi  mutlaktır  her  kes  ona  muhtaçtır ve  O’na karşı  fakir ve yoksuldur. Kanunlar  ibadetler   ve  dini  sorumluluklar  bizim  temizlenmemiz, arınmamız ve  yücelmemiz  için   konulmuştur.  Bir fayda  ve  yarar  elde  etmek  için  kanun  koyan  İlah  kamil  olan  bir  ilah  değildir ve   eksikliğini  bertaraf  etmek  için  bu  kanunları  koymuş  sayılır.  Böylesi  bir  yaklaşım  tüm  tevhidi  dinlerde ve  bilhassa  İslam da  şiddetle  reddedilemketdir. 
 
Eğer  ilim, hikmet,  kudret ve  hayat insanı  kemale  erdiriyorsa   Allah   alimi  mutlak,  Kamili  mutlak, Hakim ve  Hekimi  mutlaktır.  Bu  sıfatları  hiç  kimseden almamıştır.   Zatında  bunlar  mevcut  bulunmaktadır. Öyleyse  bu  kanun ve kuralların  hepsi  insanın  faydasına   konulmuştur. Bu  kanun ve  ahkamı  uygulayarak  insan  iki  dünya saadetini  yakalar. Önümüzdeki haftalarda  irad edeceğimizi  hutbelerde  tedrici olarak   mevzubahis    edilen  sorulara   cevap  vereceğimizi ve  bu  vesileyle   insaf  ehli  olanların  İslam  şeriatı  hakkında  doğru  bir  algı ve  yaklaşım elde etmelerini   ümid ediyorum. 
 
Tabiki  yeri  gelmişken  bu  hatırlatmada bulunmak  yerinde  olacaktır: Dini   kaynak ve  dayanaklar  konusunda  yeterli  ilmi  donanıma  sahip  olan  ve  farklı  alanlarda  uzmanlığa  haiz  olan  alimlerin  günümüzdeki  sorumlulukları  oldukça  önemlidir. Çünkü  bazı  gruplar  ve  çevreler insanların  imanını  sarsmak veya İslam  dininin ahkamına  karşı onların inanç ve  güvenini  zayıflatmak için, dinin hakikatlerini  tahrif  etmek  veya  bir  takım  şüpheler gündeme  getirmek  yoluyla  meşum  hedeflerine  kavuşmak  için  gece  gündüz  çaba  göstermekteler. Kitle  iletişim  araçlarını ve  basın yayın  imkanlarını  ellerinde  bulunduran  kimseler   dindar  toplululuğa  bir  hizmette   bulunmak istiyorlarsa, muhtelif  dinlere  mensup  olan  insanların kendi  dinlerini  daha  iyi  ve  sağlıklı  bir  şekilde tanımalarına  fırsat   hazırlamalıdırlar.  Yani  uzman ve  ehil  olan  insanlara  İslamı  tanıtmaları  için  imkan tanımalıdır  ve  ehil  olamayan   hatta zaman zaman  islam  karşıtı  olan kimseleri  İslam  uzmanı  olarak  sahneye  çıkarmamalıdırlar. Bilhassa  bu  günlerde  İslama  yönelik  yoğun  saldırılara  tanık  olmaktayız. En azından  bu saldırılara   cevap  verecek ve  İslam’ın  hakikatını  gün yüzüne  çıkaracak  alimleri  konuşturmalıdırlar.
 
Şu hususu da  hatırlatmakta  fayda  vardır: Bir  çok  bilim  adamı ve  alim maneviyatın  toplumlarda  yaygınlaşması ve  gelişmesinin  gerekliliği  üzerinde  önemle  durmaktalar. Şurası  kesindir ki  maneviyatın hakikatını tahrif  olmayan  ibrahimi  dinlerin  öğretilerinde  aramak  gerek.  Dinin  hakikatıyla  kaynaştığı  oranda  hem  birey ve  hem de  toplum  huzur ve  sükuneti  yakalamış  olur. Dinin hakikatı  insanın  hayata ve  dünyaya  olan materyalist  yaklaşımını  değiştirir ve  onu  sonsuz  olan  ilahi  hakikate  yönlendirir ve ilahi  aşk ve  maarif  ile  yoğrulmasını  beraberinde  getirir. Günümüz  toplumu  eğer    bu tecrubeyi  yaşarsa  rengi ve  kokusu  tamamen  değişmiş  ve  insanlığın  fikri, ekonomik,  psikoljik.  kültürel, ahlaki ve  sosyal  sorunları  tedrici  olarak  hallolur.
 
Allah’ım kalplerimizi Kur’an nuruyla  aydınlat ve  dinin hakikatlerini  anlamakta  bizleri  muvaffak eyle.
 
 

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment