Hatip: Hamburg İslam Merkezi Başkanı Ayetullah  Ramazani

Tarih: 21.02.14

 

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah’a olsun. Bizi doğru yola hidayet eden odur. Eğer O’nun hidayeti olmasaydı doğru yola gelmiyecektik. Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz, Ona ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet talebinde bulunuyoruz. Salat ve selam ise kalblerimizin mahbubu, nefislerimizin  munisi, günahlarımızın şefaatçısı ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz Hatemul Enbiya,  Rahmetenlilalemin Hz. Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin varisi ve sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-i Beyti ile   mucadele ve dava arakadaşlarından seçkin Ashabının üzerine olsun. Allah’ın rahmeti ve bereketi ise tüm müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan muhterem bacılar ve değerli kardeşlerin üzerine olsun.

 Başta kendi nefsim olmak üzere hepinizi İlahi takvaya, Allah’ın emirlerine sarılmaya ve yasaklarından ise kaçınmaya davet ediyorum. Takva en iyi azık  cennetin anahtarı ve cehennem  ateşine  karşı  ise  koruyucu  siperdir.

 

Geçen  haftaklardaki  hutbelerimizde,  güvenlik ve  asayışın  ne  kadar  büyük  bir  nimet olduğu  ve  güvenlik sayesinde her  toplumun,  insanların  kendi  istidat ve  yeteneklerini  inkişaf  ettirmek  ve  mutlu   bir  yaşam  sürdürmek  için  munasib  bir ortam   oluşturabileceği  anlaşılmış oldu.

Bu  bağlamda  önemli  olan  konu,  bir  toplumda  güvenlik ve  asayışın  sağlanmasına  katkı  sağlayan veya  bu hususun önünde  engel  teşkil  eden  faktörlerin  saptanıp  tanınmasıdır.  İrad edilen  hütbelerde  güvenliği  musbet ve  menfi  olarak  etkileyen  faktörlere bir  parça  olsun  değinmiş  olduk.  Geçen  haftaki  hutbemizde  ise  ahlakın  güvenlik  ile  olan  irtibatı ve  ahlaki erdemlerin  emniyet ve  asayışı  olumlu  yönden  nasıl etkilediğini  ve  ahlaki  rezaletlerin  ise  toplumsal  huzursuzluk ve  güvensizliğe  ne  ölçüde  sebebiyet verdiğini kısaca  izah etmiş  olduk. Tabiki  bu  konuda  yapılan izahatlardan  ahlak  ile  güvenlik arasında   sıkı  sıkya  bir  irtbatın  olduğu  açıklık kazanmış  oldu.

 

Genel  anlamıyla  ahlak toplumsal  güvenliğin sağlanmasının  en önemli  faktörlerindendir. Güvenliğin  kendiliğinden oluşmadığını ve  ahlaki erdemler ve  bilhassa  toplumsal  ahlak  başta  olmak  üzere bir  çok  çeşit   faktörlere  bağlı  olduğunu  unutmamak  gerek. Buna  binaen ahlaksızlığın   yaygınlaştığı  bir  toplum manevi ve toplumsal   krizlere  maruz  kalır. Tabiki  bu tür  krizler  toplumun  güvenliğini elden vermekte  olduğunun en   önemli  kanıtları  sayılmaktadır.  Nitekim  Emir-ul  Müminin  İmam  Ali   Hazretleri   Nehc-ul Belağede   kendi yöneticilerine sağlıklı  toplumsal  ilişkileri  tehdit eden  hareket ve  davranışlardan  kaçınmaları  üzerinde  önemle durmaktadır. Örneğin   imkanların  dağıtımında  ayrımcılığın  yapılmaması ve görev  dağılmında ise ilişkilere değil  yetenek ve  kabiliyetlere  öncelik  verilmesini  tavsiye    etmekte ve görevlerde  ilişki ve  akarabalığın esas  alınmasını   büyük  bir  ahlaksızlık ve  rezalet  olarak tanımlamaktadır. Yöneticilerin  görevlerinde ve  davranışlarında adil ve  insaflı  olmalarını   emir  buyurmaktadır.

“Allah hakkında  ve  O’nun emirlerini  yerine  getirmekte  insaflı  ol. Halka  karşı  kendi  adına veya  yakınların ve  sevdiklerin  adına  insaflı   davran. Ne sen kendin  halka  zulüm et ve  ne de  yakınların ve  dostların  tarafından halka   zulüm  yapılmasına  izin verme;  Aksi  takdirde  zalimlerden  olursun ve  Allah’ın kullarına  zulüm  yapanlara, Allah  kullarının yerine  onlara  düşmanlık  yapacaktır. Allah  kime  düşman  olursa  onun delil ve  mazeretini  kabul  etmez. Zalim  tevbe etmedikçe  ve  zulmüne  son vermedikçe  Allah  ile  savaş  halindedir.’’  Nehc-ul  Belağa, Mektup 53

 

Bu  beyanlardan anlaşılan  şudur: İnsaf ve  başkalarının  haklarına riayet  gibi  ahlaki  kanunlar   başta  sorumlu ve  yöneticiler  olmak üzere  her  kes  tarafından  riayet  edilen ve  çiğnendiği  zaman ise  faillerinin   cezalandırılacağı  ve  suçlu  nitelendiği uygulanır  kanunlar  halini  almalıdır.

Dolayısıyla rüşvet, yolsuzluk, dalkavukluk, uyuşturucu, kumar ve  alkol alışkanlıkları,  savurganlık , mübtezellik ve  kısacası ahlaki  çöküş ve  fesadı  beraberinde  getiren her türlü  davranış ve  amele karşı  kararlıca mucadle etmek ve  önünü  almak  gerek.  Ahlaki  zaafın ve   bozukluğun  sonucu  olan  bu  mezkur  davranışlardan her  biri   başgösterdiği  idari veya  gayrı  idari  sosyal  çevrelerde huzursuzluk ve  istikrarsızlığı  beraberinde getirir.

Maalesef  bu   ahlaksızlıklar ve    rezaletler  günümüz  dünyasında ayrımcılık,  fakirlik ve  sefaletin yanı  sıra,  toplum  bireylerinde  intikamcı  duyguların,  depresyonun, ıstırap ve  perişanlığın ve   kimliksizleşme  gibi  sorunların oluşmasına  sebebiyet vermiştir. Tabiki  bütün bunlar  toplumu  ciddi  afet ve  tehditlere  maruz  bırakır.

 Rüşvet ve  yolsuzluğa  gelince, toplumun asayış ve  huzurunu  ciddi  anlamda  tehdit eden    bir  faktördür ve  tüm  dünyada  bir  suç  olarak  tanımlanmaktaır, bütün  bunlara  rağmen günümüz  dünyasında  oldukça  yaygın  olan  bir ahlaksızlıktır.  İslam   açısından kesin bir  haramdır  veren de- alan da  cehennemliktir. Rüçvet ve  yolsuzluk  toplumları  temelinden  sarsabilir ve  güvensizliğin azami  derecede   tırmanmasına  sebebiyet  verebilir. Rüşvet ve  yolsuzluk  insanların kişiliklerin ve  ahlaki  erdemleri   kaybedip  kimliksizleşmesi ve  soysuzlaşmaına ve  insanların   şizofrenik  bir  karaktere  sahiplenmesine yol açar.  Böylesi  bir  toplumda  manevbi  hayattan ve  faziletlerden  bahsetmek  mümkün   olamaz.

 

Bazı  toplumlarda  rüşvet ve   yolsuzluk öylesine  korkunç  boyutlar  kazanmıştır  ki,  rüşvet verilmeden  hiç   bir  iş  yapılamaz. Tabiki  rüşvetin adı  değiştirilip  hediye veya takdir ve teşekkür adını alabilir. Ancak   bu   tür  tarif  ve  tanımlar  rüşvetin  manasını  değiştirmez.

 

Yolsuzluk ve rüşvet  alanlar konusunda  Kur’anı Kerim  şöyle  buyurmaktadır:   “Onlar  yalana  kulak  verirler, haram yerler. Eğer  sana  gelirlerse aralarında hükmet,  yahut  onlardan yüz çevir.  Yüz  çevirirsen  sana  bir  zarar  veremezler.  Eğer  hükmedersen aralarında adaletle hüküm ver. Allah adil  olanları  sever.’’ Maide 42

Bu  ayeti  kerimenin  tefsirinde, İmam Rıza  hazretleri  Ceddi  İmam  Ali’den  şu  nakli  yapmaktadır. “Kardeşi  için  yapması  gereken  bir  işi  yaptıktan  sonra, bir  hediye kabul eden  kişi  haram yemiştir.’’

 

Bu anlattıklarımızın  tümünden  kısacası  şu  sonuca  varmaktayız. Toplumsal  ilişkilerle  ilgili ahlaksızlıklar  başta  olmak  üzere  her türlü  ahlaki  rezalet  hem  idari ve  hem de  gayrı  idari çevrede  huzursuzluk ve  güvensizliğe  yol açar.  Bunun  çüzüm  yolu  ise   yeni  nesli  sağlıklı ve  güzel  bir  şekilde  eğitip  terbiye  etmekten  geçer.  Bozgunculuk ve  ahlaki  çöküşün hakim  olduğu  ortam ve  yerleri kontrol  altına  alıp  yayılmasını ve şddetlenmesini  engellemek lazım.  Tabiki diğer  insanlara  karşı  olan bakış ve  yaklaşımımızı değiştirmek te  bu  konuda  önemli  bir  rol  ifa eder.  Örneğin tüm insanların bir  hakiket ve  cevhere  haiz  olduğunun ve insanlardan  bir  kısmına  yapılan    haksızlık ve  hatanın bütün  insanlığa  yapıldığı  öğretisi  gönüllerde yer ettiğinde  insanlar daha  bilinçli ve   sorumlu  davranmaya ve  başkalarının  onur,  haysiyet ve  haklarının  korunmasına  azami  çaba göstermeye  çalışacaklardır.

 

Sözün kısası.  İslam açısından sağlıklı bir toplumun  en önemli  parametrelerinden biri  güvenlik  ve  emniyettir.  Emniyet  ilahi  büyük  bir  nimet  ve vergidir. Kur’ani  ideal  toplum  her  kesin huzur  ve  güven  içerisinde  yaşayıp  tekamul ve  terakki  yolunda  adım  attığı bir  toplumdur. İslam açısından  güvenliğin  bir  çok  çeşidi  vardır   ama  başlıca  güvenlikler  şunlardır.   Can güvenliği, haysiyet ve onur  güvenliği,  inanç ve düşünce  güvenliği, mal  ve  nesil  güvenliği,  yargı  güvenliği,  aile  güvenliği,  siyasi   ve  kültürel  güvenlik.

Kur’an ayetleri ve  hadislerde  güvenlik  konusu  insanlığın  en  önemli  ülkü ve  ideallerinden  bir  olarak  tanımlanmıştır. İslam açısından  güvenliği  tehdit eden bir  çok  çeşit  faktör  bulunmaktadır. Tabiki biz kısaca bazılarına  değindik,  tüm  bu  faktörlerin  detaylı  bir  şekilde  ele  alınıp  incelenmesi lazım.

Hutbemizin sonunda  Hakk Teâlâ’dan  tüm  insanlığa hayatın her alanında  gerçek  emniyet ve    huzuru bağışlamasını  temenni ediyorum.

Vesselamu aleykum wa  rahmatullahi  wa  barakatuhu.

 

 

Bir cevap yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment