Hatip: Hamburg İslam Merkezi Başkanı Ayetullah Ramazani
Tarih: 14.02.14
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah’a olsun. Bizi doğru yola hidayet eden odur. Eğer O’nun hidayeti olmasaydı doğru yola gelmiyecektik. Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz, Ona ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet talebinde bulunuyoruz. Salat ve selam ise kalblerimizin mahbubu, nefislerimizin munisi, günahlarımızın şefaatçısı ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz Hatemul Enbiya, Rahmetenlilalemin Hz. Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin varisi ve sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-i Beyti ile mucadele ve dava arakadaşlarından seçkin Ashabının üzerine olsun. Allah’ın rahmeti ve bereketi ise tüm müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan muhterem bacılar ve değerli kardeşlerin üzerine olsun.
Başta kendi nefsim olmak üzere hepinizi İlahi takvaya, Allah’ın emirlerine sarılmaya ve yasaklarından ise kaçınmaya davet ediyorum. Takva en iyi azık cennetin anahtarı ve cehennem ateşine karşı ise koruyucu siperdir.
Geçmiş hutbelerimizde emniyeti tehdit eden hususlara değinmiştik. Bu konunun devamında güvenlik ve emniyeti tehdit eden ahlaki faktörlere değieneceğiz.
Güvenliği tehdit eden ahlaki faktörler.
Konuyla ilgili olarak önce şu hatırlatmada bulunmak isterim. Her türlü ahlaki erdem ve fazilet toplumun emniyet ve güvenliğinin temininde önemli bir rol oynar. Örneğin eğer bir toplum aklılcılık, adalet, hikmet, iffet, yardım severlik ve haya gibi erdem ve faziletlere doğru yol alırsa, insanlar arası bir çok ilişki sağlıklı bir şekilde sağlam bir zemine oturtulmuş olur. Çünkü buı vesileyle hem bireysel ve hem de toplumsal potansiyeller doğru bir yöne kanalize edilmiş ve emanete riayet, başkalarına hizmet. yardım severlik., cömetlik, fedakarlık ve özveri fakirlik ve sefalete son vermek için başkalarına yardım ve bağış gibi erdemler ve değerler toplumda yaygınlık kazanmış ve kök salmış ve bu değerlerin her biri toplumun emniyet ve güvenliğinin istihkmaına katkı sağlamış olur. Ancak toplumun mezkur fazilet ve erdemlerden uzaklaşması, insanları birbirlerine karşı güvensiz kılar, hatta daha kötüsü, millet ile yönetim arasındaki ilişkiler kötüleşir, işbirliği ve dayanışma önemini elden vermiş olur. Dolayısıyla bireysel ve toplumsal güvenlik farklı açılardan yara almış olur. Bunun için ahlaki rezaletler ve kötülükler hem bireysel ve hem de toplumsal açıdan güvenliği tehdit eden önemli faktörlerdir. Bu hütbemizde biz genel hatlarıyla konuyu ele alacağız ayrıntılarını ise yeri ve zamanı geldiğinde konuşaacağız.
İnsani kaynakları idare etmenin ahlakı prensipleri:
Her şeyden önce ‘‘on ahlak‘‘ prensibi olarak adlandırılan, insani kaynakları idare etmenin prensiplerini ele alacağız.
1-İnsanın üstün konumu ve onuru sürekli olarak göz önünde bulundurulmalı.
2- kamu kaynaklarına ahlaki vicdan ile yaklaşılmalı, tarafsız olunmalı ve bu konuda herkese eşit yaklaşılmalı.
3-Liyakat esasına özen gösterilmeli ve ayrımcılıktan kaçınılmalı
4-Görev ve sorumluluk belli bir makam ve mevkiyi elde etmek için değil de kişilerin kendi görev ve sorumluluklarını en güzel bir şekilde yerine getirecek bir yetkinliğe sahip olmaları esasına göre verilmeli.
5-Çalışanların işi ile toplum arasındaki irtibat ve ilişkiye dikkat etmek gerek.
6- İstidat ve yeteneklerin inkişafını beraberinde getirecek olan metotları kullanmak gerek.
7-Katılmı sağlamak için umumda motıvasyon ve hedef icad edecek programlarda bulunmak.
8-Toplumun tüm katmanlarının hak ve hukukunun sağlanması için sorumluca davranmak.
9-Her kese adilane davranmak
10-İnsanların özel hayatlarına girmemek. Çünkü özel alana girmek hem biryesel ve hem de ailevi güvensizliği beraberinde getirir.
Toplumsal alanda ahlaktan maksat, toplumda müsbet etki bırakan her türlü tutum ve davranıştır. Tabiki etrafla olan ilişkileri olumlu yönden etkileyen ahlaki hususlar önceliklidir. Toplumsal güvenlikten bahsettiğimizde güvenliğin teminini direkt olarak etkileyen ahlaki erdemler ve rezaletlere değinmemiz gerek. Söhbetimizin bu bölümünde bu önemli faktörlere değineceğim.
Toplumun istikrar ve güvenliğinde önemli bir rol ifa eden faktörlerin başında, işlerin kanun ve kurallara göre yapılması ve görev dağılımının ehliyete göre şekillenmesidir. Çünkü muhtelif toplumsal konularda eğer yöneticiler kanun kurallara göre davranırlarsa, halk ile hakimiyet arasındaki itimat ve güven artmış olur. Aksi takdirde güvensizlik ve huzursuzluk baş göstermiş olur. Nitekim toplum idaresinde kurallar ve ehliyet yerine ilişkiler işlerse, hükümete olan güven azalmış olacaktır. Dolayısıyla iktidarı ilişkiler doğrultusunda kullanmak ahlaksızlıktır.
İslam akrabalık ilişkilerinin güçlü tutulmasını sürekli olarak vurgulamakta, ancak amme menfaatının veya başkalarının haklarının bu ilişkilere kurban edilmemesi şartıyla. Akraba ilişkileri idari düzene sirayet ettirilirse, telafisi zor toplumsal zararları beraberinde getirir. Bu durumda hükümet halk nezdinde tamamen güvenlik kaybına uğramış olur. Yönetilenlere itimadın azalması oranında toplumsal güvensizlik te artmış olur. Nitekim Emir-ul Müminin Munzır bin Carud al-Abdi adındaki yöneticiye şu tavsiyelerde bulunmaktadır: Kişilere verilecek sorumluluklar da akrabalık ilişkileri nazarı itibare alınmamalı. Ona gönderdiği mektupta ehil olmayan insanlara sorumluluklar vermesinden dolayı kendisini yermekte ve şöyle demekte: ‘’ Eğer senin hakkında bana söyledikleri doğruysa, evindeki deven ve ayakkabının bağı senden daha hayırlıdır. Haiz olduğun bu sıfatları taşıyan bir kimse sınır muhafızlığı yapmaya ve her hangi bir iş yapmaya layık değildir. Böylesi birisinin derecesini yükseltmek veya ona bir şeyi emanet bırakmak doğru değildir.’’
Emir-ul Mümininin görüşü şudur: Eğer bir insan akrabalık ilişkilerine göre görevleri dağıtıyorsa, ve idari konularda akrabalık duygularını kontrol edemiyorsa, böylesi bir kimsenin yönetici olmaması ve bulunduğu sorumluluğu ehil olana terketmesi lazım
Vesselamu aleykum wa rahmatullahi wa barakatuhu