Hatip: Hamburg İslam Merkezi Başkanı Ayetullah  Ramazani
Tarih: 24 .01.14

 

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah’a olsun. Bizi doğru yola hidayet eden odur. Eğer O’nun hidayeti olmasaydı doğru yola gelmiyecektik. Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz, Ona ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet talebinde bulunuyoruz. Salat ve selam ise kalblerimizin mahbubu, nefislerimizin  munisi, günahlarımızın şefaatçısı ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz Hatemul Enbiya,  Rahmetenlilalemin Hz. Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin varisi ve sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-i Beyti ile   mucadele ve dava arakadaşlarından seçkin Ashabının üzerine olsun. Allah’ın rahmeti ve bereketi ise tüm müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan muhterem bacılar ve değerli kardeşlerin üzerine olsun.

 Başta kendi nefsim olmak üzere hepinizi İlahi takvaya, Allah’ın emirlerine sarılmaya ve yasaklarından ise kaçınmaya davet ediyorum. Takva en iyi azık  cennetin anahtarı ve cehennem  ateşine  karşı  ise  koruyucu  siperdir.

 

Aile  Güvenliği: Güvenliğin önemli çeşitlerinden biri de  aile  güvenliğidir. Doğusuyla-batısıyla  günümüz  dünyası bu  güvenliğe her zamandan  daha  fazla  ihtiyaç  duymaktadır.

Aile  güvenliğinin  sarsılması,  hem ailenin  insicam ve istihkamı   ve  hem de toplumun selamet ve  dinamizmi açısından  çok ciddi  sorunları  beraberinde  getirir. Buna  binaendir ki Resulü  Ekrem,   ‘’Allah  nezdinde  en değerli ve  kutsal  yapının aile yapısı  yani  evlenmek  olduğunu  beyan  buyurmaktadır.’’ Biharul Envar  c100. S.222

 

Bu  güvenliğin temin edilmesinin  ilk şartı:  Eşlerin  karşılıklı  olarak  birbirlerinin  hak ve  hukukunu  tanıyıp   uygulamalarıdır.

İkinci şart  ise:  Sağlıklı  bir  ailevi  eğitim ve  terbiyedir.

Üçüncü şart  ise: Ailenin  tesisini kolaylaştıracak ve  istihkam  ile  payidarlığını  teminat altına  alacak  olan  kanun ve  kuralların  kükümet  tarafından   hazırlanıp  yürülüğe  konmasıdır.

 

Nitekim eğer  aile   kurumu, kutsal bir  yapıya  haiz ise, bu  yapının  güvenliğinin her şeyden  daha yüksek  düzeyde  olması lazım. Dolayısıyla bu  mukaddes   yapının  güvenliğini temin edecek  aile  düzeninin ahlaki ve  hukuki boyutlarına dikkat etmek ve bu konuda   insanları ve  bilhassa  yuva  kuran  genç  nesilleri  aydınlatmak lazım.

 

Devletler ve hükumetler aile teşkilini kolaylaştıran hususlara  bu  cümleden iş, aş, mesken, evlilik harcamaları ve  benzeri  konularda  kolaylık sağlamalıdırlar. Bir  çok  ülkede ailevi  ihtilafların temel nedenlerinden biri  maddi  sıkıntılardır. Yuvayı  kuranlar  işin başında  ekonomik  sorunlarla  boğuşmamalıdırlar. Bu  konuda  gerekli  olan  önlemler  alınsa ve ailenin iki  temel ögesi  olan eşlere  ahlaki ve  dini  gerekli  eğitim ve  terbiye  verilirse, tabiki  ihtilaflar ve  sorunlar asgari düzeye   inmiş  olur.

 

Maalesef   aile  güvenliğini  tehdit eden bir çok  faktör  mevcut  bulunmaktadır. Bu  tehdit faktörlerine  karşı  koymak için  gerekli olan  önlemler  alınmazsa, aile atmosferine  ıstırap. dağınıklık, perişanlık ve güvensizlik hakim olur. Aileyi  tehdit eden faktörlerin başında uyuşturucu bağımlılığı gelmektedir. Uyuşturucu  bir  çok  yönden aileyi sarsacak ve  dağıtacak  boyutlara  haiz  bulunmaktadır.  Gençliğin telef edilmesi, maddi sermaye ve malların  heder edilmesi, fiziki  ve  psikolojik sarsıntılar,  Bunun  yanında  onur  ve  haysiyet  zedelenmesi ve  diğer    manevi  zarar ve  kayıpların hepsi yuvanın dağılmasına  ivme  kazandıran  faktörlerdir. Tabiki  bu  ayrılıklardan en fazla  zarar  gören ve  perişan  olan   çocuklardır. Boşanmış  ailelerin çocukları  ciddi psikolojik ve  kişilik sarsıntıları  geçirmekteler ve  kolayca  fuhuş, kaçakcılık  ve  hırsızlık  şebekelerine  kendilerini  kaptırabilirler. Dolayısıyla  hem  aileleri ve hem de  toplum için ciddi psıkolojik ve  toplumsal  sorunlara  sebebiyet  verirler.

 

Aile  yapısını  tehdit eden ve  huzur  ile asayışın yok olmasına sebebiyet veren  bir  diğer hususta fakirlik ve  işsizliktir. Unutmamak gerekir ki  fakirlik ve  sefaletin olduğu yerde  küfür  çabucak kök  salabilir.  Yani  bir eve  fakirlik  girdiğinde  iman diğer  kapıdan  çıkabilir. Peygamber  Efendimiz  şöyle buyurmaktadır: ‘’Nerdeyse  fakirlik  küfre  dönüşceketi.’’ Kafi  c 2 s 307  

 

Fakirlik  aileleri  çabuk sarsan bir  tahlikedir.  Fakir  bir aile  reisi  hatta hanımı ve  çocukları karşısında  dahi değerini  kaybeder. Bunun için rivayetlerde  aile  maişetini  temin ve rahatı  ile  refahını sağlamak  için  herkesin elinden  geleni  yapması  emredilmiştir.  Bunun için İslam  dini iş  ve  aş güvenliği  üzerinde  önemle durmaktadır. Tabiki  her kese  munasib  bir  iş  ve  maişet temin etmek  birinci derecede  memleketi yönetenlerin  sorumluluğudur.

 

İslam dininde   helal dairesinde  çalışıp aileyi  geçindirmek ibadet  nitelenmiştir. Meşhur Mirac  hadisinde ibadetin  onda dokuzunun    helal  kazanç  talebinde olduğu ifade edilmiştir. Bunun için  toplumun  tüm  bireyleri işi ve  çalışmayı ve kendi emeğiyle ekmeğini  kazanmayı  ciddiye almalıdırlar. Çalışamk  hem  ibadettir ve  hem de  önemli  bir eğitim ve terbiyevi  faktör ve  toplum  bireylerinin  rüşdü ve toplumun  ise nisbi  refah vesilesidir. Çalışmak  o kadar  önemlidir ki,  hadislerde işten  kaçanların dualarının  kabul  görmeyeyeceği beyan  buyrulmuştur. Kafi  c 5. S 84

 

Nitekim   ilgili kurum, kuruluş ve yetkililer  tarafından iş  imkanları  oluşturulmalı ve  öte yandan bireyler de çalışmalı ve  iş talebinde  bulunmalı ve  evin  güvenliğinin ön koşullarından olan maişetini  temin etmeye çalışmalı.

Konuyla ilgili  olarak İmam Caferi Sadık  hazretlerinden  gelen bir rivayette  şöyle  deniliyor:

‘’ Ailenin refahının yükseltmek için  çabala, senin aleyhine  onların  bir  şeye teşebbüs etmesine sebep  olacak işlerden sakın’’

 

Ailenin  güvenliği açısından önem arzeden  bir  diğer  husus  ta,  evlilik saiki motivasyonudur Bunu değiştirmek lazım. Çünkü  bir  çok  insan geçici  bazı zevkleri esas alarak  evlenmekteler. Yani  servet,  güzellik,  diploma  ve  benzeri  şeylerden  dolayı eşini  seçiyor ve  bazıları da  çevrenin  baskısıyla evleniyorlar. Bu  tür  evliliklerin bir  çoğu kısa  zamanda   başarısızlıkla  sonuçlanabilir. Ancak  eğer  taraflar evlat edinmek, iffetlerini  korumak, yanlızlıktan kurtulmak, iyi  bir  nesil  insanlığa  sunmak, İslamı  evlenerek  daha iyi  yaşamak, sünneti nebeviyi  uygulayarak  rüşd ve  tekamulünü  yakalamak ve  meşru  dairede  kendi tabii ihtiyaçlarını temin etmek   için evlenirlerse  ve  her  şeyden  önemlisi  kalben birbirlerini  sevip  sayarlarsa, Allah’ın lütfü ve  inayetiyle bu tür evlilikler  payidar ve  kalıcı  olur.  Tabiki  evliliğin  devamı ve  kalıcılığında  etkili olan  diğer  bir  takım faktörler de mevcut  bulunmaktadır  bu cümleden  karşılıklı  güven ve  saygı, sadakat ve dürüstlük, özveri ve ilahi  emir ve yasaklara  boyun eğme. Bu   hususlar nazarı itibare alınarak yapılan evlilikler ailevi  güven ve  huzuru  beraberinde  getirir. Eşlerin böylesi  bir  yaklaşıma sahip  olmaları meddi ve  manevi  esenlik ve  selameti aile  ortamına  hakim kılar. Bu vesileyle  insanlar  evlerinde  bir nevi  cenneti yaşamış  olurlar. Böylesi   aile  yuvalarına  sahip  olan bir  toplum elbetteki  sağlıklı ve  güvenli bir  toplum olacaktır.

 

Sözün özü şudur: Ailenin güvenliği  toplumun  selametinde  önemli  bir  rol  ifa etmektedir. Çünkü  insanlar hayatın gerçek ve güzel  anlamını ve önemini güvenli ve sağlıklı ailelerde  öğrenirler. Dolayısıyla anne ve  babaların  güvenli  bir ailenin  şekillenmesinde  ifa etmesi lazım olan  rollerini  yeniden  gözden  geçirmeleri,  yeni nesli  safa ve  samimiyetle  terbiye  edip  topluma  salih  insanlar  takdim etmeleri  lazım.  Eğer aileye yön verenler beyan ettiğimz  şekilde  hareket edip  ideal yuvalar  kursalar ve devamını sağlasalar, kesinlikle  insanlık camiası   huzur ve güvenliği  her açıdan tatmış  olacaktır. İnşaallah.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment