Hatip: Hamburg İslam Merkezi Başkanı Ayetullah Ramazani
Tarih: 17.01.14
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah’a olsun. Bizi doğru yola hidayet eden odur. Eğer O’nun hidayeti olmasaydı doğru yola gelmiyecektik. Ona iman ediyoruz. Ona güveniyoruz, Ona tevekkül ediyoruz, Ona ibadet ediyor ve Ondan yardım ve medet talebinde bulunuyoruz. Salat ve selam ise kalblerimizin mahbubu, nefislerimizin munisi, günahlarımızın şefaatçısı ve hastalıklarımızın tabibi sevgili Peygamberimiz Hatemul Enbiya, Rahmetenlilalemin Hz. Muhammed Mustafa ile risaletinin ve ilminin varisi ve sünnetinin muhafızı olan mutahhar Ehl-i Beyti ile mucadele ve dava arakadaşlarından seçkin Ashabının üzerine olsun. Allah’ın rahmeti ve bereketi ise tüm müslümanların ve bilhassa burada hazır bulunan muhterem bacılar ve değerli kardeşlerin üzerine olsun.
Başta kendi nefsim olmak üzere hepinizi İlahi takvaya, Allah’ın emirlerine sarılmaya ve yasaklarından ise kaçınmaya davet ediyorum. Takva en iyi azık cennetin anahtarı ve cehennem ateşine karşı ise koruyucu siperdir.
Siyasi güvenlik:
Güvenlik çeşitlerinden biri de siyasi güvenliktir. İslam bu güvenliğin önemini vurgulamaktadır. Yani islami bir toplumda insanlar hem birbirlerine karşı ve hem de hükümete ve yöneticilere karşı hayırhah olmalıdırlar. Tabiki hayırhahlığını yapıcı eleiştiri, meşveret, nasihat, emri bil maruf ve nehyi anil münker iyiliği emretmek ve kötülükten alıkoymak şeklinde göstermelidir. Her kes bu hususlarda tam bir güvenceya ve sükunete sahip olmalı. İnsanların bu şekilde birbirlerine yaklaşmaları ve hayırhahlık ilkesini esas alarak birbirlerine karşı yapıcı davranmaları imani bir yükümlülük olarak telakki edilmektedir. İnsanlar yardımlaşma, işbirliği ve gönül birliği duygularıyla birbirlerine yardım etmeye kalkışmalıdırlar.
Tabiki bu hususların kurumlaştırılması, farklı sorunlar ve krizler karşısında toplumu sigortalamış ve beklenmedik hadisler karşısında korumuş olur. Bunun için Kur’an insanların böylesi bir yaklaşım ve mentaliteye sahip olmalarının altını önemle çizmekte ve müslümanlardan bu yardımlaşma ve dayanışma ruhiyesini takviye etmelerini istemektedir. ‘’Hayır ve takva üzerine yardımlaşın günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın.’’ Maide 2
Bu yardımlaşma ve dayanışma duygusunun İslam toplumunda çok yaygın ve güçlü olduğu ve her kese şamil olduğu kesindir. Bu kültürün ve ruhiyenin topluma hakim olması toplumu yasak ve günah olan şeylerden büyük ölçüde muhafaza eder. İslam bireyler arası öğüt ve nasihata önem atfettiği kadar, yöneticilere ve sorumlulara yönelik olarak ta nasihat ve eleştiri hakkını mahfuz bilmekte ve bunu bir gereksinim olarak görmektedir. Bunun için genel olarak toplum bireylerine, yöneticilerin kendi görevlerini doğru-dürüst bir şekilde yerine getirmeleri ve yanlışlarını kanuni düzenlemelerle ıslah etmek için onları kontrol etme ve gözetleme hakkı verilmiştir.. Siyasi düzende, herkesin kendi davranışları, yaptıkları ve söylediklerine dikkat etmesi büyük önem taşımaktadır.
Konuyla ilgili olarak Allah Resulünden rivayet edilen bir hadiste şöyle deniliyor: ‘’Üç konuda müslümanın kalbı sahtekarlığın yapılmasına izin vermez. Allah için yapılan amellerde ihlas, müslüman yöneticiler için hayırhah olmak ve müslümanlarla dini irtibat içerisinde olmak.’’ Tühef-ul Ukul s.30
Hayırhahlık ruhiyesi toplumun selametini teminat altına alır. Böyle bir sorumluluk terk edilirse veya unutulursa, bir çok yöneticinin fasit olması ve görevini kötüye kullanması ve sonuçta zulüm ve sitemin toplumda yaygınlaşmasına neden olabilir. Dolyaısıyla emr-i bil maruf ve nahyi an-il münker iyiliği emretme ve kötülükten uzaklaştırma tüm şartlar ve zamanlarda gerekli olan mülahazaların yapılmasıyla sağlıklı bir şekilde eda edilmesi gerek. Hatta eğer bu vecibeyi ifa etmek, zaman zaman hoşnutsuzluğa ve eleştirilere de sebep olursa yine de terk edilmemeli. Bu bağlamda önemli olan bir diğer husus ise bireylerin haysiyet ve şerefinin korunmuş olmasıdır. Yani insanların özel hayatlarının sınırları titizlikle korunmalı, müdahele edilmemeli. Yani bir sorumluya yönelik bir hıyanet veya görevini kötü kullanma gibi bir durum söz konusu olduğunda ve ilgili merciler tarafından ıspatı yapılamadan onun haysiyet ve şerefini lekelemeye ve sahsiyetini terörize etmeye kalkışmamak gerek. İslam sadece yöneticiler ve sorumlular değil tüm insanlara karşı bu türden saygısızlık yapılması ve haysiyetin çiğnenmesine izin vermemektedir. Şartlar ne olursa olsun insan onurunun korunması lazım.
Son olarak şunu söylemekte fayda görüyorum. Hayırhahlık ve hayır severlik iyi bir şeydir ve farklı şartlar ve zeminlerde farklı biçimlerde bunun yapılması lazım. Hayırhahlığın bir diğer yansıması ise danışma ve meşverettir. Konuyla ilgili olarak İmam Ali hazretleri oğlu Muhammed Hanefiyeye yazdığı mektbunda şöyle buyurmaktadır:
‘’İnsanların görüş ve düşüncelerini topla ve aralarından iyi olanı seç. Devamında şöyle dedi: Kendi görüşü üzerinde direten, kendisini tehlikeye atmıştır, farklı görüşlere kulak verense, işin zaafını daha iyi anlamış olur.’’ Tahsi Mesailiş Şeria c 12 bab 25
Sözün özü: Siyasi güvenliğin hakim olduğu bir toplumda insanlar toplumun ve bireylerin salahı ve hayrı için eleştirilerde ve nasihatlarda bulunduklarında veya kendi siyasi ve toplumsal görüş ve düşüncelerini beyan ettiklerinde hiç bir tehlike kaygı ve korku hissetmemelidirler ve bu yaptıklarını dini ve insani bir görev olarak rahatça yapabilmelidirler.
Wesselamu aleykum werahmetullahi we berekatuhu